‘Geçinemiyoruz sadece hayatta kalıyoruz’
Durdurulamayan enflasyon, önüne geçilemeyen faiz artışı, eriyen maaşlar… Alım gücünün günden güne düşmesi halkı açlık ve sefalete sürükledi. Halk zamlara tepki gösterirken, “Bir aldığımızı bir daha alamıyoruz, eski günleri arar olduk” diyor.
ELİF ÇETİNER
İstanbul- Türkiye’de asgari ücret son gelen zamla birlikte 17 bin 2 liraya, en düşük emekli maaşı ise 10 bin liraya yükseldi. AKP iktidarının ‘müjde’ diye duyurduğu tüm vaatler sözde kaldı. Halk yoksulluk ve açlığa mahkum edildi. Biz de İstanbul’da yaşayan kadınlara mikrofon uzatarak nasıl geçindiklerini sorduk.
Halk yaşadığı yoksulluğa tepki gösterirken sarayın günlük masrafı binlerce emeklinin aylığına denk düştü. İstanbul’da yaşayan emekli yurttaş, “Evim olmasaydı sokakta kalırdık. Etten feragat ettik, sevdiğimiz yiyeceklerden vazgeçtik, artık seyahat etmiyoruz, dışarıda yemekten vazgeçtik” sözleri ile yaşadıkları ekonomik buhranı anlatıyor. Erdoğan’ın duyurduğu emekli maaşlarına yapılan zammın da yeterli olamadığını belirten yurttaş, “Eskiden bir kilo alırdık şimdi yarım alıyoruz. Yemek yemek zorundayız yani. Ekstra gelirim olmasa bu maaşlarla geçinmek imkansız” diyor.
‘Evin kiraysa vay haline’
Peş peşe gelen zamlarla geçinmenin artık imkansız hale geldiğini belirten bir diğer yurttaş, “Her şey almış başını gitmiş hiçbir şey alınacak gibi değil. Giysi almaktan vazgeçtik zaten, çarşıya pazara, markete git et falan almak imkansız.” sözleri ile isyan ediyor. Ailelerin ev ekonomisi uzmanına döndüğünü söyleyen yurttaş “Evin kiraysa vay başınıza. Bir artı bir ev 29 bin lira. Bu evin eşyası alınacak daha. Gençler evlenmeye korkuyor. Benim beyim memur emeklisi, evime 3 maaş giriyor ama anca ucu ucuna yetişiyor. Eskiden olsa bir maaşla rahat rahat geçinirdik. Bize ne oldu bilmiyorum” şeklinde konuşuyor. Ekonomik krizin iktidarın yanlış politikalarından kaynaklandığına dikkat çeken yurttaş, “Tarlalarımız boş duruyor. Buğdayımız dışarıdan samanımız dışarıdan, her şeyimiz dışarıdan. Haberlere bakıyorum bu yönetenler bizim iyiliğimizi istemiyor mu acaba diyorum” sözlerine yer veriyor.
‘Geçinemiyoruz sadece hayatta kalıyoruz’
Artan fiyatlardan şikayet eden bir diğer yurttaş ise geçinmek ve hayatta kalmak arasına sıkıştırıldıklarına dikkat çekerek, “Karnımızı doyurabiliyoruz sadece bu geçinmek değil. Toplum olarak geçinmek değil, hayatta kalmak gibi bir mücadelemiz var. Geçinemiyoruz sadece hayatta kalıyoruz.” diye konuşuyor.
Çocukların bile ekonomi uzmanı olduğunu belirten yurttaş, “Okullar kapandı kızıma oyuncak alayım dedim. Kızım fiyatları görünce ‘anne polis çağıralım bu fiyatlar olamaz’ diye bağırdı. Küçücük çocuğun bile bunu fark etmesi her şeyi özetliyor” diyor.
‘Okul araç gereçlerini alırken bile hesap yapıyoruz’
Geçinemeyenler sadece aileler değil. Üniversite okumanın bedeli hem aileler de hem de gençlerde travmatik sonuçlara yol açıyor. Gençliklerini yaşamadıklarını ifade eden üniversite öğrencisi, “Öğrenciler için hiç kolay değil hayat. Herhangi bir şekilde sosyalleşemiyoruz onu geçtik okul araç ve gereçlerini almakta bile zorlanıyoruz. Her şeyin hesabını yapıyoruz. 6 aydır evdeyim ilk defa arkadaşımla sokağa çıktım onu da hesaplıyorum” diye konuşuyor.
‘İstediğimizi almak için köle gibi çalışmamız gerekiyor’
Bir diğer üniversite öğrencisi ise kişisel ihtiyaçlarını sürekli ertelediklerine dikkat çekerek, “Hobilerimiz için sürekli ekstra ücret gerekiyor. Bunları yapmak için aylarca çalışmamız ve para biriktirmemiz gerekiyor. Bir şey yapabilmek için önce köle gibi çalışmalıyız. Geçinmek zor” sözleri ile öfkesini dile getiriyor.
‘Bu ülkede gelecek göremiyorum’
Diğer bir üniversite öğrencisi de sürekli stres altında olduklarına vurgu yaparak, “Dışarı çıkarken sürekli hesap yapıyorum ve stres oluyoruz. Ülke içinde artık hayal kuramıyoruz. Hayallerimi yurt dışına göre kuruyorum. Bu ülkede kendimle ilgili gelecek göremiyorum” şeklinde konuşuyor.