Ayrımcılık ve şiddet Mısır'da kadınları çalışma hayatından öteliyor

Mısır’da çalışma yaşamında kadınlar birçok engelle karşı karşıya kalırken, Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Aya Mahmud Omar, işyerinde ayrımcılık, şiddet ve tacizle mücadele için güçlü önlemlerin alınması gerektiğini kaydetti.

ASMAA FATHI

Kahire- Mısırlı kadınlar, çalışma yaşamında kadınların şiddetle yüz yüze kaldığını belirtirken bu durumun güvensizlik yarattığını ve birçok alanda ihlal anlamına geldiğini anlattı.

İhlallerin kadınlara ekonomik ve psikolojik zararlar verdiğini belirten çalışma yaşamındaki Nada Omar da yaşadıklarını ajansımıza anlattı. Gerçek ismini açıklamayan 40 yaşındaki Nada Omar, kadınların çalıştıkları kurumlarda çok sayıda ayrımcılığa maruz kaldıklarını dile getirerek, "Şiddet ve ayrımcılığın olmadığı, güvenli bir çalışma ortamı aramaktan yoruldum. Yirmili yaşlarındayken eşit fırsatların, eşit ücretin, her iki cinsiyetin de karar verici pozisyonlarında yer alacağı yönünde hayallerim vardı. Ancak pratikte gördüm ki kadınlar tüm bunlardan mahrum bırakılıyor. Çünkü ataerkil zihniyet çalışma yaşamında kadınları kontrol ediyor. ILO 190 sayılı İş Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nin hayata geçirilmesini ve çalışma yaşamında kadınların yaşadığı ayrımcılıkların sona ermesini istiyorum” dedi.

Sırf kadın olduğu içim imkanlardan mahrum bırakılıyor

Üç dili akıcı olarak konuşabilen ve kendi alanında çok sayıda ileri düzey teknik sertifikaya sahip olan Nada Omar, şöyle konuştu: “Eskiden reddedebilir, risk alabilir ve kendimi zor durumda hissettiğim anda işten ayrılabilirdim. Yaşım büyüdükçe, işte kalmak da dahil olmak üzere bazı tavizleri kabul etmeye başladım. Benimle aynı iş kademesinde çalışan meslektaşım benden daha yüksek maaş alıyor. Ona daha fazla seyahat etme ve becerilerini geliştirme fırsatı veriliyor, oysa ben sırf kadın olduğum için tüm bunlardan mahrumum.”

‘Uluslararası sözleşmelerin varlığı bana umut oluyor’

Hamileliği sırasında yaşadığı sorunları da aktaran Nada Omar, "Hamileliğim sırasında doğum iznine ayrıldım. Doğum izni sırasında işlerim başka bir erkeğe verildi. İş pozisyonumu ve bana verilen iş ve faaliyetlerin bir kısmını kaybettim. Döndükten sonra baktım ki artık yapacak bir işim kalmamıştı ve her şeye yeniden başlamak zorunda kaldım. İkinci çocuğumda da aynı sorunu yaşadım ve artık olup biteni normal gördüm ve itiraz etmedim. Döndükten sonra idari işe yerleştirildim. Ayrımcılığı, takdir edilmemeyi, hırslarımın kaybolmasını gözümün önünde görmeye alışmıştım. Ancak uluslararası sözleşmelerin varlığı bana umut oluyor. Bir gün toplumsal cinsiyetin ve adaletin sağlanacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

Kadınlardan çağrı

Psikolog Soha Abdel Nasser, çalışma ortamında taciz ve ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına ilişkin ILO 190 sayılı sözleşmenin kadınların güvenli bir mesleki ortamda var olmalarına yardımcı olacak birçok hak ve özgürlüğü sağlamayı amaçladığını anlattı. Kadınların meslek ve işçi sendikalarına katılımının önemine değinen Soha Abdel Nasser, kadına yönelik şiddetin çeşitli biçimlerinin ortadan kaldırılması çağrısında bulundu. Tüm dünyada kadınların ihlallere maruz kaldığını aktaran Soha Abdel Nasser, kadınların liderlik yapamayacağına veya karar alma yerlerinde bulunamayacağına inanan, konuyu erkeklerin karar verme yeteneklerine bırakanların hala bulunduğunu kaydetti.

‘Geçmişe oranla şiddet azaldı’

Tacizin hâlâ kadınların haklarını ihlal ettiğini ve birçoğunun kendilerini güvende hissetmelerini engellediğini söyleyen Soha Abdel Nasser, ücretlerde cinsiyete dayalı ayrımcılık olgusunun yaygınlaşmasının yanı sıra üretkenlik düzeyini düşürerek kadınlara ekonomik ve psikolojik zarar verdiğini belirtti. Şiddetin çeşitli çalışma ortamlarında hala mevcut olduğunu dile getiren Soha Abdel Nasser, “Ancak son dönemde farkındalık çalışmaları arttı. İstismara maruz kalan kadınlar destekleniyor, konuyla ilgili çok sayıda kampanya yürütülüyor. Yürütülen farkındalık çalışmalarının geçmişe oranla kadına yönelik şiddeti azalttığını söyleyebiliriz” dedi.

‘Güvenli bir çalışma dünyası istiyoruz’

ILO 190 sayılı İş Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi’nin ülkeler üzerindeki etkisini anlatan Soha Abdel Nasser, şöyle konuştu: "Mısır'da etkili olan feminist girişim ve kurumlar sözleşmenin uygulanması için büyük çaba sarf ediyor. Ancak genç girişimcilerin önünde fon gibi birtakım engeller var. Öte yandan olumsuz konuşmalar ve daha birçok sorun kadının özgüvenini yitirmesine neden olabiliyor. Ayrımcılık ve şiddetten uzak, haklara saygı duyulan, görevlerin eşit olduğu güvenli bir çalışma dünyası istiyoruz.”

‘Esnek çalışma saatleri uygulanmalı’

Aswan Valiliği'nden Toplumsal Cinsiyet Uzmanı Aya Mahmud Omar da çalışan anneler için çözümler aradığını söyleyerek, “Anne olan adınlar çalışma yaşamında kabul görülmüyor. Anneler çalıştıkları kurumlarda çocuklarını bırakacak bir ortam bulamıyor. Başta ekonomik şiddet olmak üzere kadınlar şiddetin hiçbir türüne boyun eğmemeli ve taviz vermemeli. Birçok kurumda kadınları koruyan net politikalar bulunmuyor. Bu durum kadınların şikâyet hakkından vazgeçerek sessiz kalmasına yol açıyor. Uluslararası sözleşmeler uygulanırsa ekonomik de dahil olmak üzere her türlü şiddetin önüne geçilebilir. Kadınların çalışma kurumlarında net koruma politikaları oluşturmaları ve işyerinde ayrımcılık, şiddet ve tacizle mücadele için güçlü önlemler almaları gerekiyor. Çalışan annelerle ilgili de esnek çalışma saatleri uygulanmalı” ifadelerinde bulundu.