Amşa El-Munîf’in teşîsinde bir ömür dokunuyor

Göçer kültürünün kendisiyle birlikte getirdiği gelenek ve göreneklerin başında iplik yapımı da geliyor. Hayvanların yünlerinden elde edilen ipliklerin renklere büründürülmesi, ardından çadırlar, çantalar, heybeler ve kilimlere dönüşmesi mevsimleri ve ömürleri dolduruyor. Dêrazorlu Amşa El-Munîf şimdi sanatını çocuklarına devrediyor.

ZEYNEP XELİFA

Dêrazor- Eğirmen veya eğirmeç olarak Türkçeleşen “Tevin û teşî”, Arapça’da “Sadu” olarak ifadesini buluyor. Özellikle hayvancılığın yoğun olduğu kesimler tarafından benimsenen bin yılları aşan yün, keten, kenevir, pamuk gibi lifli ham maddeleri büküp ip yapmaya yarayan bir ucu çengelli tahta araçlarla yapılan bu iş, Ortadoğu’da kadınların vazgeçilmez bir parçası olarak günlük yaşamda yerini buluyor. Kuzey ve Doğu Suriye’nin Dêrazor kenti kırsalında yaşayan Amsha Al Munif şimdi 50’li yaşlarında ve çocukluğundan bu yana elinden düşürmediği “teşî”sini şimdi çocuklarına ve torunlarına öğretiyor.

Göçer Arap (bedevi) kadınlarının vazgeçilmez el işlerinden biri olan ve günlük yaşamın de bir parçası haline gelen teşî, gelenekselleşen bir kültürün parçası. Bedevi kültüründe, koyun, keçi ve deve kıllarından yapılan yünün iplik haline getirilmesi ardından ise sapasağlam örtüler, kilimler, çadırların yapımında kullanılmak üzere hazırlanıyor. Hayvancılıktan, hayvancılığın kendisiyle getirdiği kültürel dokulara girift olarak ilerleyen gelenekler halen sürdürülüyor. Amşa El-Munîf, yılların göçer kültürünün alışkanlıklarını anlatıyor bize. Şu günlerde uzun uğraşlar sonucunda QSD tarafından kurtarılan Bahoz’da kalan Amşa El-Munîf ve ailesi geleneksel bedevi çadırlarında yaşamlarını sürdürüyor. Amşa El-Munîf’in hayatı, eşi ve beş çocuğu ile birlikte bu geleneksel çadırın etrafın dönüp duruyor.

Gelenek kadınlar tarafından korunuyor

Kaldıkları çadırı işaret eden Amşa El-Munîf, elleri ile dokuduklarını anlatıyor. Bu çadırın yazın serin, kışın ise sıcak olduğunu da ekliyor sözlerine. Bedevi-koçer-göçer kültüründen vazgeçmediklerini belirten Amşa El-Munîf, geleneğin kadınlar tarafından korunduğunu söylüyor. Şimdi ise bu geleneği çocuklarına aktarıyor. Havyan kıllarının yün hale getirilmesinden, iplik, iplik hale gelmesinden sonra da kullanılır hale geldiği sürece kadar ipliğin geçtiği evreleri anlatıyor bize. Dinlemek bir kaç dakika ancak mevsimlerin mevsimler üzerine binmesi anlamına geliyor tüm bu evreler.

Sanatını çocuklarına öğretiyor

Amşa El-Munîf, “Fabrika işi çadırlar bize göre değil. Zahmetli ve zor elbette iplik elde etmek ama sağlıklı, doğal ve bizi ancak bunlar kışın soğuk, yazın da sıcaklardan koruyor. Üstelik daha sağlamlar. Pazardan aldığımız bir çadır buraların bir yazında bile dayanmaz” diyor.

Bu sanatı izleyerek öğrendiğini şimdi ise sonbahar kış mevsiminin soğukları nedeniyle daha az hareket etmelerinden kaynaklı iplik üretme zamanı olduğunu ve tüm çocuklarına da bu zamanlarda bu sanatı öğrettiğini belirtiyor Amşa El-Munîf. “Onlarda kendi çocuklarına, torunlarına öğretecekler” demeyi de ihmal etmiyor.