WWF: Yaban hayatı popülasyonunun yüzde 70’i yok oldu

WWF'nin Yaşayan Gezegen Raporu'na göre son 50 yılda vahşi yaşamdaki popülasyonun yüzde 70'i yok oldu. Raporda 2015 Paris Anlaşması‘na benzer şekilde, doğayı korumak için uluslararası, bağlayıcı bir taahhüt çağrısında bulunuldu.

Haber Merkezi – Savaşlar, kimyasal maddeler, fabrika atıkları ve daha birçok neden doğadaki dengeyi bozmaya yetiyor. WWF (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) ve Londra Zooloji Derneği’nin (ZSL) hazırladığı Yaşayan Gezegen Raporu’na göre; 1970’den bu yana izlenen omurgalı yaban hayatı popülasyonlarında ortalama yüzde 69’luk bir düşüş gerçekleşti. İki yılda bir yayımlanan rapor insan faaliyetleri nedeniyle doğaya verilen yıkıcı tahribatları ortaya koyuyor. Küresel biyoçeşitlilik ve gezegenin sağlığı konusundaki eğilimlerin araştırıldığı raporda, doğadaki kaybın tersine çevrilmesi için acilen eyleme geçilmesi gerektiği ortaya koyuldu.

Yaşam popülasyonlarında üçte iki düşüş var

Rapora göre; izlenen tatlı su popülasyonları, 1970’ten bu yana, yüzde 83 düştü. Avrupa’da vahşi yaşam popülasyonunda yüzde 18’lik bir düşüş görüldü. Rapor, geçim kaynaklarının yüzde 70’inin doğaya bağlı olduğu Afrika’da, 1970’den bu yana vahşi yaşam popülasyonlarında üçte iki düşüş olduğunu gösterdi. Bu popülasyonlara yönelik tehditlerin yarısını habitat kaybı ve göç yollarının önündeki engeller oluşturuyor.  Memelilerin, kuşların, balıkların, sürüngenlerin ve amfibiyenlerin popülasyonlarını izleyen Yaşayan Gezegen Endeksi (LPI) 1970’den bu yana izlenen yaban hayatı popülasyonlarında ortalama yüzde 69’luk bir düşüş olduğunu ortaya koyuyor.  2020’den bu yana veri setine 838 yeni tür ve 11 bin 11 yeni popülasyon eklenmesi ile Yaşayan Gezegen Endeksi 2022 bugüne kadarki en büyük veri setini kullandı. Rapor kapsamında yaklaşık 32 bin tür popülasyonu analiz edildi.

“İklim değişikliğinin ikili krizini yaşıyoruz”

Raporda iklim değişikliği ve biyoçeşitlilik kaybı sadece çevresel sorunlar olarak değil, aynı zamanda ekonomik, kalkınma, güvenlik, sosyal, ahlaki ve etik sorunlar olarak da tanımlandı. “Çevresel bozulmanın çoğundan sanayileşmiş ülkeler sorumludur, ancak biyolojik çeşitlilik kaybından orantısız şekilde etkilenen gelişmekte olan ülkelerdir. Herkesin sağlığı için gezegeni koruyan, doğaya pozitif bir toplum inşa etmede hepimizin oynayacağı bir rol var” ifadelerine yer verilen raporda, “Kanıtlar açık – gezegenimizin kaynaklarının sürdürülemez kullanımından kaynaklanan biyolojik çeşitlilik kaybı ve iklim değişikliğinin ikili krizini yaşıyoruz. Bilim insanları, bu acil durumları iki ayrı konu olarak ele almayı sürdürdükçe hiçbir sorunun etkin bir şekilde ele alınmayacağı konusunda net” sözlerine dikkat çekildi.

“Politikalar oluşturulmalı”

Rapor, yaban hayatı kaybının ana sebeplerinin kalkınma ve çiftçilik, sömürü, istilacı türlerin girişi, kirlilik, iklim değişikliği ve hastalık nedeniyle habitat bozulması olduğunu ortaya koydu. Aralık ayında COP15 biyoçeşitlilik zirvesi için Montreal‘de toplanacak dünya liderleriyle birlikte, rapor yazarları, iklim değişikliğine ilişkin 2015 Paris Anlaşması‘na benzer şekilde, doğayı korumak için uluslararası, bağlayıcı bir taahhüt çağrısında bulundu. Ayrıca hükümetlerin gıda, ilaç ve su temini gibi doğa kaynaklı hizmetlerin değerini politika oluşturma sürecine uygun şekilde dahil etmelerini istedi.

Çeviri: NuJINHA