Kiğı’da 93’te yaşanan göç bu kez doğa talanıyla tekrarlanmak isteniyor

Peri Vadisi üzerine kurulan barajdan sonra bu kez de projesi onaylanan maden ocağı için çalışmalar başladı. Maden şirketlerine tepki gösteren bölge halkı, 1993 yılında yaşanan göçün bu kez doğa talanıyla tekrarlanmak istendiğini belirtti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Çewlîg - Bingöl Metal Madencilik tarafından Kiğı (Gêxî) ilçesine bağlı 5 köy ve bu köylere bağlı mezraları kapsayan yaklaşık 500 hektarlık bir alanda kurşun, gümüş ve çinko çıkarmak amacıyla bir maden ocağı kurulmak isteniyor. Yapılmak istenen baraj için köy yakınlarında ve Peri Vadisi üzerinde bulunan bir dağ delinirken dağda kazı çalışmalarının ne zaman başlanacağı ise bilinmiyor. Hayvancılık, arıcılık ve bostan gibi işlerle geçimlerini sağlayan bölge halkı barajdan sonra açılacak madenle kendilerine yaşam alanı kalmayacağına dikkat çekti. Maden sahasında 1993 yılında koruculuk baskıcı ve askeri operasyonlar nedeniyle boşaltılan köyler de yer alırken, köylüler 30 yıl önce yaşatılan göçün aynı şekilde tekrarlanmak istendiğini söyledi.

Tarih tekerrür ediyor

Maden sahasında yer alan Eskikavak (Areg) köyü de 1993 yılında yakılan ve göçe zorlanan köylerden biri. Korucular tarafından silah zoruyla köylerinden çıkarılan ve evleri yakılan köylüler şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Yasakların kalkmasıyla köylerine dönen yurttaşlar burada yeni bir yaşam inşa ederken, kurdukları yaşam son yıllarda baraj ve maden sahalarıyla tehdit altında. Baraj ve maden eliyle köylerine gelen suyun kesilip kirletildiğini belirten köylüler, 30 yıl öncenin tekrarını yeniden yaşadıklarını ve doğa talanıyla göçe zorlandıklarını ifade etti.

“Bu senaryo 30 yıl önce de planlandı”

Yaşadıkları mağduriyete dair konuşan Areg köyü sakinlerinden Meryem Bayakır, bu senaryonun 30 yıl önceden planlandığını söyledi. Devletin doğayı mahvedip yok ederek insanları göçe zorladığına dikkat çeken Meryem Bayakır, “İnsanlar dönüş yapmak istediklerinde bile artık yapamıyor. Ortam bozuk hayat pahalı. Hepimiz mağdur ediliyoruz. Sadece biz değil bütün çevre köylerimiz boşaltıldı. Getirdiler bir baraj yaparak her şeyimizi bozdular. Bizim arazimiz düz arazi değil ki engebeli arazi ne faydası olacak bize hiçbir faydası olmayacak. Çeteler elektrik üretenler kendilerine pay çıkardı. Onlar dışında herkes zarar gördü” sözlerini kullandı.

“Bu talandan zarar görmeyen canlı kalmadı”

Sadece insanların değil bütün canlıların yürütülen ekolojik kıyımdan payını aldığını dile getiren Meryem Bayakır, “Bu tahribatlar insanlar dönüş de yapamıyor. Baraj zamanında insanlara para verdiler mahkemeden sonra hepsini de geri aldılar. Ağaçları da kesiyorlar bütün zararı veriyorlar. Dağdaki kurtlar kuşlar bile zarar gördü insanlar nasıl görmesin. Doğamızda bir hayvan kalmadı” şeklinde konuştu.

“Madenlerin bölge halkına faydası yok”

Aynı köyde ikamet eden ve göçten sonra şehirde ikamet edemediği köyüne geri dönen Aynur Ergin, göçten sonra insanların dışarıda çok fakirlik ve zorluk çektiğini aktardı. Köyde bir şekilde tutunmaya çalışan, hayvancılık ya da tarımla geçimini sağlamak isteyen insanların şimdi de madenlerle sınandığını belirten Aynur Ergin, yapılan maden ve barajların bölge halkına fayda sağlamadığına vurgu yaptı.

“Suyu keserek yaşamı bitirmek istiyorlar”

Aynur Ergin, konuşmasının devamında şunlara yer verdi: “Maden ocaklarını istemiyoruz. Bizim hayvanlarımız var. Gidip dağlarımızı yıkıyorlar bizim sularımız kesiliyor ya da kirleniyor. İnsanlar su olmazsa burada nasıl yaşayacak. Maden ocaklarının bize bu köy halkına ne faydası olacak. Baraj zamanı ekim yapmak isteyen insanlar ekim yaptırmadılar. Onlara ekim için para verdiler kaç sene sonra gelip o parayı geri istediler. İnsanlar şehre gidip ne yapacak. En azından insanların burada hayvanları var bir şeyleri var. Dağlarda ki maden ocağının bu insanlara ne faydası olacak. Bizler hayvancılık yapıyorduk eskiden burada her bir kapının önünde 50 hayvan vardı. Şimdi hiç kimsenin hiçbir şeyi yok. Üretim kalmadı insanlar burada buna rağmen yaşıyor. Maden ocaklarını burada yapmalarına izin vermiyoruz. Gerekirse ölümüne mücadele ederiz. Hiçbir yerde bırakmıyorlar bizde burada bırakmayacağız.”

“Ektiğimiz hiçbir şeyden verim alamıyoruz”

Kadınlardan Nuriye Vezeden ise, “Ben madeni istemiyorum. Sularımızın hepsi mikrop kapıyor. Doğamızdan bir verim alamıyoruz. 30 sene göç ettiğim köye dört sene önce geldim. Geldiğim günden beri köyde bir verim alamadık. Köyde ne ekiyor ya da biçiyorsak hiç ürün alamıyoruz. Hayvanlarımıza topraklarımıza hep zarar veriyor. Biz madene de barajlara da karşıyız. Onlara bunu yapmak isteyene de karşı duracağız” sözleri ile madene tepki gösterdi.