Güneş’e akan nehir karanlığa sürükleniyor!
Bir zamanlar Kirmanşah’ın yaşam kaynağı ve simgesi olan Karasu Nehri, bugün kirlilik ve ihmalin gölgesinde yok oluyor; her akışıyla kentin ekosisteminden ve kültürel kimliğinden bir parçayı daha yitiriyor.

NASİM AHMEDİ
Kirmanşah — Eskiden Kirmanşahlı şairler, şiirlerinde Karasu Nehri’nin görkeminden söz eder ve ona “güneşe doğru akan nehir” adını verirlerdi. Ancak bugün, bu canlı nehir büyük bir tehlike altında; hızla kuruyor ve binlerce yıllık yaşamı sona erme noktasına yaklaşıyor. Son yıllarda, hükümetin yetersiz çevre politikaları nedeniyle Kirmanşah ilindeki doğal kaynaklar ciddi zarar gördü. Birçok yaşam alanı yok olurken, binlerce hayvan türü de tehdit altında. En önemli sorunlardan biri, nehirlerin kuruması ve ciddi şekilde kirlenmesi. Resmi raporlara göre, bu kirliliğin başlıca sebepleri insan faaliyetleri ve yönetim eksiklikleri.
Nehir kuruma tehlikesiyle karşı karşıya
Son dönemlerde Sarab Nilufar başta olmak üzere birçok nehir ve göl ya tamamen kurudu ya da çeşitli kirleticilerle doldu. Önümüzdeki yıllarda daha fazla su kaynağının bu kötü kaderi paylaşması bekleniyor. Bu koşullar ve Sarab Nilufar’ın kuruması göz önünde bulundurulduğunda, Karasu Nehri’nde de benzer bir kuraklık ve kirlilik sorununun yaşanacağı endişeleri artmaktadır. Kirmanşah Eyaleti Genel Çevre Dairesi Denetleme ve İzleme Dairesi Başkanı’nın Temmuz 2018’de başlattığı çalışmalarla, bölgedeki en kirli nehir olarak kabul edilen Karasu Nehri, artık kuruma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Nehir, evsel, endüstriyel ve kanalizasyon atıklarının sürekli olarak boşaltıldığı bir alan haline gelme riski taşımaktadır.
Kirlilikten canlılar ölüyor
Hazırlanan raporlarda yetkililer evsel atık suların kirliliğin ana nedeni olduğunu belirtirken, endüstriyel atık suların nehre karıştığını reddetmiştir. Ancak IRNA haber ajansının verilerine göre, 2019 yılında nehre yakın bir endüstriyel tesisin atıkları nedeniyle 100 binden fazla balık hayatını kaybetmiştir.
2019’da Tahran Harezmi Üniversitesi Jeoloji Bölümü’nden üç öğrenci, Karasu Nehri’nin kirliliği üzerine bir araştırma makalesi yayımladı. Bu çalışma, nehirdeki yüzey tortularındaki kirlilik düzeyini ve ağır metallerin kaynağını incelemektedir. Sonuçlar, özellikle Kirmanşah Petrol Rafinerisi çevresinde, nehir suyunda çinko, bakır ve kurşun gibi ağır metallerin bulunduğunu ortaya koydu. Araştırmada, petrol rafinerisi ve sanayi bölgesine yakın noktalardaki kirlilik ölçüm istasyonlarının, diğer bölgelere göre çok daha yüksek kirlilik seviyeleri kaydettiği vurgulanmaktadır. Bu durum, devlet kurumlarının nehrin kirlenmesinde ve ekosisteme verilen zararların oluşmasında önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Makalenin bir bölümünde, nehir suyundaki kurşun varlığına dikkat çekilerek, “Kurşun, düşük konsantrasyonlarda bile su canlıları için zehirli ve tehdit edici bir metal” olduğu ifade edilmiştir.
Çevre krizinin boyutları giderek büyüyor
Bu çalışmanın sonuçları, Karasu Nehri’ndeki kirliliğin esas olarak sanayi tesislerinin faaliyetlerinden kaynaklandığını ve bu durumun hükümete bağlı, hatta kasıtlı bir yönü olabileceğini ortaya koymaktadır. Nehrin yalnızca evsel atık sular nedeniyle kirlendiği yönündeki iddiaların ise gerçeği tam olarak yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Raporlar arasındaki bu çelişki, hükümetin Karasu Nehri’nin içinde bulunduğu kritik duruma gereken önemi vermediğini ve kamuoyuna şeffaf, doğru bilgi sunmak yerine çevre krizinin boyutlarını küçümsemeye çalıştığını göstermektedir. Bu tutum, çevresel felaketlere dair haberlerin bastırılmasına ve kamuoyunun bu tür sorunlara karşı duyarlılığının azalmasına neden olabilir.
Kentsel ve endüstriyel atık sular arıtma işleminden geçmiyor
Geçtiğimiz yıllarda Kirmaşah Eyaleti Bölgesel Su Şirketi, belediye ve çevre dairesi gibi ilgili kurumlar, Karasu Nehri’ndeki atık ve çöpleri temizlemek amacıyla çeşitli çalışmalar yürüttü. Ancak yapılan saha gözlemleri, bu girişimlerin büyük ölçüde medya gösterisine dönüştüğünü ve nehrin çöp ile kimyasal atıklardan arındırılması için somut ve etkili önlemler alınmadığını ortaya koydu. Bugün nehir kıyılarında biriken inşaat molozları ve suya karışan çeşitli atıklar, bu ekosisteme bağımlı canlıların yaşamını ciddi şekilde tehdit ediyor. Nehrin birçok noktasında, kentsel ve endüstriyel atık sular, herhangi bir arıtma işleminden geçirilmeden doğrudan nehre boşaltılıyor. Bu durum, Karasu Nehri’ni adeta bir atık bertaraf alanına dönüştürmüş durumda. Yüzeyde biriken büyük miktarda atık, sucul canlıların büyük kısmının yok olmasına yol açarken, geride kalan az sayıdaki tür ise ağır kirleticilerle dolu bir ortamda hayatta kalmaya çalışıyor. Birçok yerde nehir neredeyse tamamen kurumuş ve kalan sular durgunlaşmıştır. Nehrin yatağının bazı kısımlarının kurumasıyla oluşan bu akış kesintisi, su canlılarının başka bölgelere göç etmesini engellemiş ve sonuç olarak kuruyan bölgelerde yaşayan hayvanların ölümüne yol açmıştır.
Suyun kalitesinde ve miktarında azalma görülüyor
Karasu Nehri'nin yarattığı çevresel krizlere ek olarak, Karasu Nehri'nin tahribatının sosyal ve ekonomik sonuçlarına da dikkat edilmelidir. Bu nehrin kıyısında yaşayan birçok insan, yıllardır nehrin su kaynaklarını tarım, hayvancılık ve hatta içme suyu için kullanmaktadır. Suyun kalitesi ve miktarındaki azalmayla birlikte, bu insanlar ciddi geçim sorunlarıyla karşı karşıya kalmıştır. Su kaynaklı hastalıkların artması, bu nehrin kıyısında yaşayan insanların günlük yaşamlarını etkileyen sorunlardan biridir. Öte yandan, Karasu Nehri'nin tahribatı, Kirmanşah’ın tarihi ve kültürel kimliğinin bir kısmının da kaybı anlamına gelmektedir. Bu nehir, yerel şiirlerde ve efsanelerde özel bir yere sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda bu bölgenin yerleşim tarihinin başlangıcında da önemli bir rol oynamıştır. Aslında, bu nehrin korunmasını göz ardı etmek, bu ilin kültürel ve tarihi mirasını göz ardı etmek anlamına gelir.
Çevre uzmanlarının tekrarlanan uyarılarına rağmen, Karasu Nehri'nin restorasyonu için bugüne kadar kapsamlı ve işlevsel bir plan sunulmamıştır. Bölgesel ve profesyonel olmayan planlar, durumu iyileştirmeye yardımcı olmadığı gibi, bazı durumlarda krizi daha da kötüleştirmiştir. Etkili denetim eksikliği, çevre yasalarının zayıf uygulanması ve sorumlu kurumların hesap verebilirliğinin eksikliği, ilin doğal kaynaklarının yönetiminde ve Karasu'nun mevcut durumunda yapısal bir krize işaret etmektedir.
Herkese düşen sorumluluklar
Bu gibi durumlarda, medyanın, sivil toplum kuruluşlarının ve çevre aktivistlerinin rolü her zamankinden daha önemli hale gelmektedir. Kamuoyunun bilinçlendirilmesi ve Karasu Nehri'nin kritik durumunun belgelenmesi, bu değerli nehrin tamamen yok olmasını önlemeye yönelik etkili bir adım olabilir. Bir zamanlar hayat yatağında gürül gürül akan bir nehir, şimdi güneş yerine yıkıma doğru gidiyor.