Şırnak ekolojik kıyımla nefessiz bırakılmak isteniyor

Savaş politikalarının bir parçası olan ekolojik kıyımla nefessiz bırakılmak istendiklerini belirten Şırnaklı kadınlar, “Yakında gölgesinde oturacağımız bir ağaç kalmayacak” diyerek, yaşanan zulmün son bulmasını istedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Şirnex - Şırnak’ta “güvenlik” gerekçesiyle üç yılda birçok alan talan edildi. Askerler eşliğinde korucu ve işçiler tarafından kesilen ağaçlar tırlarla başka şehirlere gönderilip satılırken, bu süre zarfında Cudî dağındaki ormanlık alanların çoğu da yok edildi. Şimdi de Cudî, Gabar ve Çilê Nimêja gibi alanlarda devam eden kıyıma tepkiler devam ederken, şehirde yaşayan yurttaşlar, yıllardır madenler ve ağaç kesimleri ile süregelen ekolojik tahribat karşısında nefessiz kaldıklarını belirtti.

Ocaklar yaşam alanlarını kirletiyor

Ağaç kıyımının yanı sıra birçok kömür ocaklarının da bulunduğu şehirde ocaklar yaşam alanlarını ve doğal kaynak surlarını kirletiyor. Şehir merkezine 5 kilometre yakında bulunan kömür ocakları, Silopi’ye bağlı Görümlü beldesinde bulunan termik santral, köylerde doğal kaynakların yok edilmesi nedeniyle her yaz yaşanan su kesintileri ve üç yıldır devam eden orman kıyımı kentteki doğa talanına dair sadece birkaç örnek. Bunların yanı sıra Dicle Nehri üzerinde var olan kum ocakları ve Besta’da yapılan 7 baraj da doğaya ve bölgede yaşayan canlılara büyük zararlar veriyor.

Özel savaş politikasının bir parçası

Özel savaş politikasının bir parçası olan ekolojik yıkımla kent merkezi ve köyler insansızlaştırılmak istenirken, termik santral ve kömür ocakları nedeniyle kentteki ölüm yaşı da düştü. Bilinçli olarak yürütülen bu kıyımla nefessiz bırakıldıklarını söyleyen Şırnaklı yurttaşlar, yürütülen politikalara dur deme çağrısında bulundu.

Konuya dair görüştüğümüz Şırnak merkeze bağlı Avgamasya (Toptepe) Köyü sakini kadınlar, yaşanan talana tepkilerini şu sözlerle dile getirdi:

Selamet Göngen: Her gün caddeden kamyon kamyon ağaçlar geçiyor. Yıllardır, aylardır bu şekilde devam ediyor. O tırları her gördüğümüzde canımız yanıyor. Biz bu durumu kabul etmiyoruz. Yeter artık bu ağaçları kesmesinler. Ağaç kalmadı dağlarda. İnsanlar yaylaya gidemiyor. Hayvanlarını otlatamıyor. Yakında ağaç bırakmayacaklar. Ağaç kalmazsa bizler neler yapacağız. 

‘Gölgesinde oturacağımız bir ağacımız kalmayacak!’

Sakine Göngen: Ağaçlarımızı kesmelerini istemiyoruz. Yakında gölgesinde oturacağımız bir ağacımız bile kalmayacak. Dağlarımız bir yere gitmiyor karşımızda ama ağaç kalmadı. İnsanlar artık ne yaylaya gidebiliyor ne de hayvanlarını otlatabiliyor. Buradaki maden ocakları nedeniyle her gün evlerimizi temizlemek zorunda kalıyoruz. Buradaki insanların durumu yok havaya baksanız insanlar artık nefes alamıyor. Şimdi de tünel yapılacak deniyor. Köyümüzün altından tünel geçecek diye suyumuz akmıyor, bizler susuz kaldık. Yeter artık. Kimsenin memleketine gitmek istemiyoruz. Kendi topraklarımızda kalmak istiyoruz. Bu zulmü durdursunlar artık.

‘Köylerimizi bırakıp başka topraklara gitmeyiz’

Hasine Göngen: Ağaçlarımızı kesmesinler artık. Bunları yaparak bizleri nefessiz bırakmak istiyorlar. Şırnak’taki ağaçların yüzde 50’si yok edildi. İnsanlar artık yaylaya çıkamıyor. Kömür desen zaten o ayrı dert, bizler kömür ocaklarının arasında kaldık. Köylerin yıkılmasını, boşalmasını istemiyoruz. Orman kıyımlarına bir dur desinler. Ormanları kesip satmaları canımızı yakıyor. İnsanlar kömürün ortasında da nefessiz kaldı. Ağaçlarımız da kesildi.

‘Ortada ne hayvan kalacak ne de insan’

Asya Göngen: Ağaçlarımızı kesip kendilerine satıyorlar. Bizler hayvancılıkla ekmeğimizi çıkarıyoruz. Şimdi orman yok, kömür ve baraj varsa bizler nasıl yapacağız. Ortada ne hayvan kalacak ne de insan. Her gün kapımın önünden onlarca tır ağaçlarla geçiyor. Yeter artık ağaçlarımıza dokunmasınlar.

‘Bu işkenceye bir son versinler’

Taybet Yumak: Hem kömür işkencesi hem de ağaç kesimi dursun artık. Tek istediğimiz bu. Suyumuz hiç akmıyor. Çocuklar okula gidiyor doğru düzgün temizlik, hijyen de yok. Komşularımızdan diğer köylerden su istiyoruz. Bu kömürün kiriyle de bu susuzlukla da rezil oluyoruz. Hiçbir şey bırakmadılar ortada.