Tüm dünya kadınlarına örnek bir örgütlenme: Kongra Star -10

Kültür kadınlarla yaşatılıyor Rojava’da en önemli çalışmalardan biri de kültür-sanat çalışmaları. Farklı haklardan kadınlar, çocuklar ve gençlerin katılımıyla çok sayıda proje hayata geçirilirken, Hîlala Zêrîn Kültür Sanat Hareketi Yöneticisi Rûken Mihemed, devrim sonrası kültürün kadınlarla yaşatıldığına dikkat çekti.

Kültür kadınlarla yaşatılıyor

Rojava’da en önemli çalışmalardan biri de kültür-sanat çalışmaları. Farklı haklardan kadınlar, çocuklar ve gençlerin katılımıyla çok sayıda proje hayata geçirilirken, Hîlala Zêrîn Kültür Sanat Hareketi Yöneticisi Rûken Mihemed, devrim sonrası kültürün kadınlarla yaşatıldığına dikkat çekti.

RONAHÎ NÛDA

Qamişlo - 21’inci yüzyılda denilebilir ki kültür kadınların eliyle yenilendi, modernleşti ve en somut örneği de Rojava’da görüldü. Rojava’da devrimi ile birlikte kültür ve sanat alanında önemli çalışmalar yürütüldü. Direniş üzerine birçok şarkı, tiyatro, folklor, sinema ve filmler çekildi. Rojava’da kadınlar 2016 yılında Hîlala Zêrin’i kurdu. Birçok kadın, genç ve çocuklar Hîlala Zêrîn'de yer alıyor. Hîlala Zêrin yöneticilerinden Rûken Mihemed, bu alandaki çalışmalarını anlattı.

"İlk resmi çalışma 2016 yılında başlatıldı”

Rojava’da devrim öncesi de kültür-sanat çalışmalarının olduğunu belirten Rûken Mihemed, toplumsal baskılar nedeniyle kadınlar kültür-sanat alanında yeteri kadar yer alamadığını söyledi. Rojava Devrimi ile birlikte kadınların kültür-sanat alanında çalışma yürüterek örgütlendiğini kaydeden Rûken Mihemed, “Egemen güçler eliyle halkların kültürleri yok edilmiş ve dilleri asimile edilmiştir. Bizlerde buna karşı kültürümüzü yeniden canlandırmak, yaratmak ve örmek adına özgün bir çalışmaya ihtiyaç duyduk. Bunun üzerine büyük bir emek ile 2016 yılında resmi bir şekilde özgün kültür merkezimizi açtık" dedi.  

"Kadın mirasına sahip çıktık"

Rojava Kürdistan devriminin mirasına sahip çıkmak ve yaşatma görevini üstlendiklerinin altını çizen Rûken Mihemed, "Kadın hareketi ve tarihine uygun tüzük hazırladık. Merkezin açılmasıyla her yıl kültür ve sanat dalları ve çalışmaları daha da gelişti. Amacımız kadın devrimi olarak tanınan Rojava devriminin mirasına sahip çıkmak ve yaşatmak oldu. İlk konferansımızı 2017 yılında 200 delegenin katılımıyla gerçekleştirdik. Delegelerin arasında Kürt, Arap, Süryani ve Çerkez oluşumların temsilcileri de yer aldı. İlk konferansta hareketin adını Kevana Zêrin olarak belirledik. Konferansın ardından ilk bürolarımız Halep ve Efrin'de açıldı. Fırat Bölgesi kapsamında da açıldı. Yine çocuklar için okul açtık. Kültür ve sanat çalışmaları geliştikçe kadın dengbêjlik, şarkı, avaz ve duygularını açığa çıkaran çalışmalar yürütüldü” diye belirtti.

“Kadının orijinal kültürünü ortaya çıkardık”

Rûken Mihemed, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Egemen devletler sürekli halkların kültür ve tarihine saldırıyor, bunun en somut örneği Efrin'e yönelik yapılan saldırılarda özellikle tarihi eser ve demografik yapısının değiştirilmesine yönelik saldırılarda görülebilir. Bunun yanı sıra Serêkaniyê'de de tarihi yer olan Til Xelef'in hedeflenmesi olarak da belirtilebilir. Tarihi kentlere yönelik işgal saldırıları yapılıyor. Bu temelde çalışmaların başında ilk olarak kadınların arşivi ve seslerini araştırdık ve topladık. Kaybolma ve unutulmaya yüz tutmuş birçok kadının arşiv çalışması ile kadim seslerine ulaştık. Kadın seslerinin yanı sıra folklor, yemek, eski enstrümanları, şarkılar, dengbêjlik, giyim ve kuşam kültürünü de ortaya çıkarttık. Amacımız halkların kültürünü yenilemek/modernleştirerek, tarihe mal etmektir. Bu çalışmalarla birlikte annelerden oluşan folklor ve dengbêj gruplarını oluşturduk. İlk başlarda kadınlar toplumun örf ve adetlerinden kaynaklı çekingen veya zorluk yaşıyorlardı ama her sahneye çıktıklarında o zorlukları da aştılar. Kadınlar kültür ve sanatın öncülüğünü yaptı ve aynı zamanda katılımlarıyla kadının orijinal kültürünü ortaya çıkardıklarını söyleyebiliriz."

"Masal kültürü yeni nesillere aktarıldı”

Eski masal ve masal anlatımlarına da dikkat çeken Rûken Mihemed, "Arşiv toplama sürecinde eski masalları da topluyorduk. Bir proje yaptık ve topladığımız o masalları JIN Tv'de sunduk. Masal kültürünü yeni nesile aktarmak istiyoruz. Bunun yanı sıra annelerden tutun çocuklara kadar sadece dengbêjlerden oluşan bölüm oluşturduk. Bununla da yine dengbêjlik mirasını bir nesilden gelecek nesille geçmesini sağlamak istedik. Yaptığımız etkinliklere tüm etnik ve oluşumlar kendi kültürleri ve rengiyle katılım sağlıyorlar. Kültür Komitesi çalışmaları kapsamında yılda bir kez farklı yapıların katılımıyla ortak festival yapılıyor. Kadınların kalemiyle birçok devrim şarkıları yazıldı. Orkêş Festivali'nde ilk kez özgün gruplar enstrümanlarıyla katıldı. Ve ilk ödüllerini de aldılar. Ülkeye dönüş için de kadınlar tarafından birçok büyük eylemler yapıldı ve olumlu sonuçlarda ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Yani devrimde kültür ve sanat rolünü iyi oynadı” ifadelerinde bulundu.

"Arap kadınlar kültür ve sanatın öncülüğünü yapıyor"

Arap bölgelerindeki kültür ve sanat çalışmalarına da dikkat çeken Rûken Mihemed, çalışmalarının tüm oluşumları da kapsadığını söyledi. Arap halkının ilk başlarda çocuklarını gönderdiğini kaydeden Rûken Mihemed, sözlerinin devamında şöyle konuştu: “Arap çocuklar 12-13 yaşa geldiklerinde aileleri tarafından evlere kapatılıyordu, biz bu anlayışı kırdık. Arap kadınlar şimdi çocuklarıyla birlikte çalışmalara katılıyorlar. Arap bölgelerinde kültür ve sanat merkezlerini açtıktan sonra iyi bir katılım oldu. Arap kadınlar, kültür ve sanatlarının ortaya çıkması için büyük bir mücadele verdi. Bu da Arap kadınların Önder Apo'nun sunduğu demokratik ulus projesini anladıklarını gösteriyor. Şimdi Arap bölgelerinde birçok tiyatro, folklor ve müzik grupları kuruldu. Arap kadınlar kültür ve sanat çalışmalarının öncülüğünü yapıyor. Arap kadınlar özellikle Arap halkı içinde gelişkin olan çok eşlilik ve çocuk evlendirmeleri üzerinde tiyatro ve etkinlikler yaparak kendi toplumuna mesaj veriyor."

"Kültürel ve mesleki eğitimler açıldı"

Devrim içinde kültür devrimini gerçekleştirdiklerini dile getiren Rûken Mihemed, "Kültür ve sanat çalışmalarını yürüten kadınlar 8 Mart, Newroz kutlamaları ve Hozan Mizgin anma etkinliklerinde büyük rol oynadılar. Hîlala Zêrin olarak Hozan Mizgin üzerine bir şarkı besteledik. Eyşe Şan, Meryem Xan ve Hozan Mizgin'i kendi sanat öğretmenlerimiz olarak görüyoruz. Onların sanat ruhları halkın üzerine farklı bir etki yaratıyor. Biz kültür devrimini devrim içinde gerçekleştirdik. Elbette ki eksiklik ve yetmezliklerimiz oldu. Kapitalist sistem karşısında kendi sistemimizi oluşturmaya çalıştık. Geleneksel giyim kuşam projesi çerçevesinde tekstil atölyelerini kurduk ve el işleme çalışmasını geliştirdik. Hint ve Türk film ve dizilerini izlememeleri için topluma sürekli uyarılarda bulunuyorduk ve buna alternatif olarak da kendi direnişimizin filmlerini çekmeye çalıştık. Nûjiyan Sinemasi ve Şîmela Sineması tarafından film çekmek için hazırlıklarımız var ve setleri kurmaya çalışıyoruz. Kültür ve mesleki açıdan eğitimler vermeye başladık ve kadınları, genç kadınlar ve çocuklara eğitim veriyoruz. Bununla birlikte birçok kadın öğretmenleri de hazırladık" dedi.  

"Çocuklar için birçok proje hayata geçirildi”

Çocuklar için de projeler yaptıklarını belirten Rûken Mihemed, bağlama, gitar, kaval, keman gibi enstrümanları çocuklara öğrettiklerini söyledi. Birçok mesleki eğitim devresini açtıklarını sözlerine ekleyen Rûken Mihemed, bunun yanı sıra dans dersleri, tiyatro ve folklor derslerinin de verildiğini kaydetti. Çocuklar için hem teori hem de pratik eğitimler vermeye çalıştıklarını belirten Rûken Mihemed, “Şuanda Kuzey ve Doğu Suriye genelinde çok sayıda kadın ve çocuk gruplarımız var. Çocuk festivali her yıl yapılıyor ve bu yıl da altıncısı yapıldı. Yapılan son 4 festival Hîlala Zêrin öncülüğünde yapıldı. İlk başlarda çocuk sanatını ele alıyorduk ama şimdi kültürel anlamda da ele alıyoruz. Kültür ve sanat merkezlerimizde çocuklardan oluşan grup ve koordinasyonları da oluşturduk. Çamur ile yapılan oyuncaklar projesini hayata geçirdik. Çocuklara geleneksel ev yemeklerini tanıttık. Bir festivalde onlara Danûk (Buğday haşlaması) yaptık” sözleri ile çocuklara yönelik yapılan faaliyetleri sıraladı.

Kadın Kültür ve Sanat Akademisi için hazırlıklar sürüyor

Rûken, son olarak ileriki süreçte yapılacak olan plan ve projeleri de şöyle aktardı: "Yaklaşık bir yıldır Berçem Stüdyosu’nu kurduk ve gruplar hünerlerini orada hazırlıyor. Stüdyoda Zeynep Kınacı (Zilan) için iki parça hazırlayıp yayınladık. Kültür ve Sanat Akademisi’ni açacağız. Yine Çocuk Okulu’nu daha geniş kapsamlı hale getireceğiz. Bunun yanı sıra savaşlarda yaşamını yitirenlerin eşleri için de kültür ve sanat yönüyle destek vererek, onlara sahip çıkacağız. Biz şimdi Kadın Kültür ve Sanat Akademisi için hazırlık yapıyoruz. Dil öğretimi için de yeni eğitim devreleri açacağız. Kültür sadece bir çerçevede sığdırılamaz ve boğdurulamaz, kültür toplum ve halkların kültürüdür, onlara aittir. Biz de toplumun aynasıyız ve halkların kültürlerine sahip çıkmak gerekiyor ve aynı zamanda orijinal kültürü hep birlikte örmek gerekir." 

Yarın: Tanrıçalar ruhuyla doğa korunuyor