Savaş stratejisi: İşkence ve tecavüz

Dünyada savaş bir strateji olarak kadın bedeni üzerinden şekilleniyor. 1990’lı yıllarda sistematikleşen uygulamalar, Rojava’dan tanıdık olduğumuz vahşet bugün Ermenistan’da Anush Apetyan’ın yaşadıklarıyla devam ediyor.

SUHAM AKMAN/SARYA DENİZ

Haber Merkezi- “Savaş en çok kadınları etkiliyor.” Bu söz yıllardır birçok kesim tarafından basın metinlerine başlık yapıldı. Bu konuda belki de yüzlerce tez yazıldı. Sokaklarda ne zaman savaş anılsa bu ezber cümle tek nefeste söylendi. Evet; savaş en çok kadınları vuruyor. Evet sosyal, psikolojik, ekonomik her türlü şiddet ve yobazlığın bedelini kadınlar ödüyor. Bugün daha da gün yüzüne çıkan bir resim var.

Rojava dünyada bu tablonun en başında yer alıyor. Savaş, bir strateji olarak kadın bedeni üzerinden şekilleniyor. Kadın direnişinin en çıplak (!) hali, kendi gerçekliğiyle kanlı ellerin sosyal medya hesapları üzerinden servis ediliyor. Tüm dünya kadınları artık şu sözü söylüyor, söylemeli “Savaş en çok kadınları vuruyor.”

Antropolog Veena Das, tüm savaşların ancak özellikle etnik gruplar arası cereyan eden iç savaşların kadın bedeni üzerinde gerçekleştiğini söylüyor. Haksız değil. Savaşın erkleri, mesajlarını öldürdükleri ve işkence ettikleri kadın bedenleri üzerinden veriyor. Bunun en son ve en yakın örneğini Ermenistan’da gördük. Çok uzaklara da bakmaya gerek yok gözlerimizi Ortadoğu’dan ıraklara da çevirmeye bile lüzum yok. O kadar yakın bir tarih ki üstelik. 21’nci yüzyıl evet!

Anush Apetyan’a tecavüz edildi beden bütünlüğü bozuldu

Azeri askerler tarafından esir alınan Ermenistanlı asker Anush Apetyan’ın tecavüze uğradıktan sonra işkence edilerek katledilmesi bununla yetinilmemesi beden bütünlüğü üzerinde oynanması ve işte bunların bil cümle hepsinin de görüntülenerek sosyal medya denilen tüketici aygıta yüklenerek, “yenilmez erkekliğin” sonsuzluğunun deklaresi gibi paylaşılması.

Ermenistan Savunma Bakanlığı, söz konusu kadının 13-14 Eylül tarihlerinde Ermenistan-Azerbaycan sınırında çıkan çatışmalarda katledildiğini açıkladı. Bu arada 13-14 Eylül çatışmalarında 10’dan fazla Ermeni askerinin Azerbaycan tarafından esir alındığı da Ermenistan makamları tarafından açıklandı. Konuyla ilgili Ermenistan uluslararası hukuk sözcüsü Hasmik Samvelyan Azerbaycan’ın işlediği savaş suçları nedeniyle Adalet Divanı’na başvurduklarını açıkladı.

Hevrîn Xelef vahşice katledildi

Dünya tarihi kadın bedeninin savaş alanına çevrildiği örneklerle dolu. Hevrîn Xelef’in bulunduğu araç Türkiye ve bağlı paramiliter çeteler tarafından durduruldu. Hevrîn Xelef’in araçtan indirilmesi sonrasında yaşanan vahşet görüntüleri kaydedildi. Kadın siyasetçiye yapılan otopsi sonucunda işkenceyle katledildiği bir kez daha kayıt altına alındı. 35 yaşındaki Hevrîn Xelef, kadın hakları, ekoloji, tarım reformu gibi alanlarda çalışmalar yürütmüştü. Bir kadın siyasetçi olarak hedef alınması elbette tesadüf değildi; ve elbette katledildiği anların yayınlanmasının da bir anlamı vardı.

Amara Renas’ın katliam görüntüleri hafızalarda

YPJ’li Amara Renas’ı da (Azize Celal) ölümüyle tanıdık. Katilleri Xelef’in katilleri ile aynı. Suriye Milli Ordusu, Kuzey ve Doğu Suriye saldırılarında katlettikleri YPJ’li Amara Renas’ın cenazesine işkence ettikleri videoyu sosyal medya hesaplarından paylaştı. Cinayet ve sonrasında yaşanan işkenceler ateşkesin olduğu 21 Ekim günü Kobanê’nin Çelbê köyünde yaşanmıştı.

İşkencelerin eski bir geçmişi var

Katledilen kadın savaşçıların bedenlerine yapılan işkenceler ilk değil. Çok eski bir geçmişi var. Efrin’de yaşamını yitiren YPJ savaşçısı Emine Mustafa Ömer'in (Barin Kobanê) bedenine de aynı yöntemle işkence yapıldığı ortaya çıktı. Kobanê’nin çıplak bedenine işkence yapıldı ve o anlar kameraya çekildi. Guardian ve Reuters gibi uluslararası basın da bu haberi sayfalarında paylaştı. Kobanê’nin Türk sınırı yakınındaki Bülbül (Bilbilê) bölgesinin Kurna (Qurna) köyünde öldürüldüğünü doğrulandı.

Çıplak görüntüleri yayınladılar

Sadece sınırın ötesinde değil, Cizre’de de sokağa çıkma yasaklarının olduğu dönemde kadınlar vahşice öldürüldü. Ölü bedenler üzerinden elbiseleri çıkaran askerler kadınların fotoğraflarını çekip sosyal medya hesaplarında yayınladılar. Kadınların bedenlerindeki işkence izleri dikkat çekiyordu.

Ekin Wan (Kevser Eltürk) isminden de kadınlar 10 Ağustos 2015 tarihinde haberdar oldu. Muş'un Varto ilçesinde  çıkan bir çatışmanın ardından YJA savaşçısı Ekin Wan infaz edilmişti.  Yine diğerleri gibi elbiseleri çıkarıldı ve çıplak halde cenazesinin fotoğrafları yayınlandı.

Kadın bedeni üzerinden geliştirilen tecavüz kültürü, erkekleşmiş olan savaş ve işgal zihniyetinin çirkin yüzüne her geçen dönemde bir yenisi ekledi. Amaçlanan toplumu aşağılama, sindirme, geri çekme, özgürlük mücadelesinden alıkoymaydı. Bu insanlığa karşı bir suçtu ama tek bir kişi hakkında bile soruşturma açılmadı.

7 günün sonunda defnedildi

Sadece savaşçıların değil sivil kadınlarında cenazelerine benzer uygulamalar yapıldı. Silopi’de “sokağa çıkma yasakları” sırasında 50 yaşındaki Taybet İnan, evinin önünde vuruldu. İnan, hastaneye kaldırılabilirdi ancak ne buna ne de çocuklarının yanına gitmesine izin verildi. İnan, çocuklarına sadece birkaç metre mesafede yaşamını yitirdi.  Cenazeyi almak isteyen akrabası Yusuf İnan ‘da aynı yerde vurularak katledildi. Taybet İnan’ın cenazesi 7 gün boyunca  herkesin gözleri önünde bekletildi. 7 günün sonunda Taybet İnan defnedilebildi. 

1980’den bu yana …

Kadınların bedenlerinin direkt hedef alıması esasen 1980’li yıllara kadar gidiyor. Ve defalarca yaşanan bu vahşet gündeme geldi.  Eski Astsubay Kasım Çakan’ın itiraflarını yazdığı kitapta yaşananlar bir bir anlatıldı. Ancak suç duyurusunda bulunulmasına rağmen ihbar niteliğindeki bu kitap ve yazarı hakkında  hiçbir işlem yapılmadı. 

Peki bu kitapta neler vardı? Öldürülen bir kadın savaşçıya tecavüz edildi.

“7. Mekanize Tugayı 1. Mekanize Taburu’nda görevliydik. 27 mayıs 1994 günü sabah saat 09.20 civarı askeri yol devriyesine PKK tarafından pusu atıldı. Sekiz asker ve bir astsubay hayatını kaybetti. Bir kadın ve bir erkek PKK’lı da hayatını kaybetmiş ve cesetleri de vadide kalmıştı. Ertesi gün çatışma bölgesine özel harekat birlikleri girdi. Arkasından da bizim askeri birlikler. Yanlarına geldiğimizde, özel harekât polisleri iki ölünün başındaydılar. Erkeğin vücudu isabet eden mermilerle parçalanmış; kadınsa kafasından vurulmuştu. Benim tim yanlarına gittiği zaman büyükçe bir taşın arkasında Adanalı polis Ramazan duruyordu. Bizim Bölük Komutanı Yüzbaşı Mehmet Özpolat sordu; ne yapıyorsun? diye. Polis Ramazan bağırdı; Gelme Ben ölen teröristi hallediyorum.”

Andrea Wolf (Ronahî), Çatak’ta 33 yaşındayken, 23 Ekim 1998’de sağ yakalandığı çatışma sonrası işkence gördü ve infaz edildi.

PKK tarihinin ilk kadın komutanlarından kod adı Saadet yani Rahime Kahraman, 22  Eylül 1985 yılında Cudi Dağı'nda arkadaşlarıyla katledildi. Kadın bedeni teşhir edildi ve cenazesine cinsel işkence edilmek istendi.