Kürt kültürünün hafızası: Dengbêjlik-3

Her dönemin dengbêjî: Fatma İsa Dengbêjler seslendirdikleri kılamlarla her dönem yaşamayı sürdürüyorlar. Fatma İsa’nın seslendirdiği stranlar da bütün dönemlere hitap ediyor ve bu nedenle hala çok sevilerek dinleniyor.

Her dönemin dengbêjî: Fatma İsa

Dengbêjler seslendirdikleri kılamlarla her dönem yaşamayı sürdürüyorlar. Fatma İsa’nın seslendirdiği stranlar da bütün dönemlere hitap ediyor ve bu nedenle hala çok sevilerek dinleniyor.

Haber Merkezi - Fatma İsa, Kürt kültürüne sahip olan bir ailenin içinde Azerbaycan’ın Erezegin köyünde 1934 yılında dünyaya geldi. Henüz 3 yaşındayken ailesi Azerbaycan’dan Ermenistan’a göç eden Fatma İsa, Ermenistan'ın Hamzali köyünde yaşamaya başlar. Hiçbir göç o ve ailesinin köklü kültürden uzaklaştırmamış ve bu kültür zenginliği onun için bir okul oldu.

Çocuk yaşta evlendirilir

Sürgün, baskı, şiddet aynı zamanda katı feodal bir geleneğin içinde doğar. 6 yaşında annesini 8 yaşında ise babasını kaybeden Fatma'ya ve kız kardeşine amcası bakar. Okula gitmesi ve çocukluğunu yaşaması gerektiği 14 yaşında evlendirilir. Hiç çocuğu olmayan Fatma'nın üzerine kuma getirilir. Henüz çocuk yaşta mucizevi bir sese sahip olduğu söylenir Fatma’nın. Her zaman Kürtlüğün bir bedeli olmuştur. Kimi zaman göçmenlikte kimi zaman kendi toprakları üzerinde sürekli baskı ve işkenceye maruz kalmışlardır. Bütün baskılara rağmen tarihin izleri onlarda daha da derinleşmiş ve onunla yaşamışlardır. Birçok yer değiştirmesine rağmen Fatma İsa’nın ailesi toplumsal hafızayı gittikleri her yere götürmüşlerdir. Küçük yaşta anne ve babasını kaybeden Fatma İsa’ya amcası bakar. Fatma İsa, 14 yaşına geldiğinde evlendirilir. Küçük yaşta evlilik, göçmenlik onun güzel sesine daha da güç verir ve Fatma İsa dengbêjlik yolculuğuna akar.

Güzel sesi ile sohbetlerin konusu oldu

Müzik okulundan önce sesini eğiten Fatma İsa, verdiği çabalar sonucu tanınır. O dönem toplum içerisinde kadınların stran söylemesi günah olarak kabul edildiği için Fatma İsa, stranlarını, kılamlarını sadece kadınlar meclisinde, düğünlerde, kadınların toplandığı divanlarda, yaylalarda kadınlar arasında söyler. Evlerde taze çay etrafında toplanan kadınlara kılamlarını seslendiren Fatma İsa, sanatını kendi elleriyle yaratır. Bu toplantılarda günlük yaşam üzerine sohbetler yapılır, gecenin geç saatine kadar sohbet daha da derinleşirdi. Her geçen gün sohbetler artarken, Fatma İsa’nın güzel sesi de bu sohbetlerin konusu olurdu ve her zaman Fatma’nın sesi üzerine konuşulurdu.

Radyo Erivan’da yer alır

Radyo Erivan’da çalışanlar 1972 yılında kadın dengbêjlere ulaşarak, onların sesini radyoda yayınlamak ister. Fatma İsa, böyle bir arayışın varlığından haberdar olur ve ağabeyi aracılığıyla radyoya ulaşır. Dengbêjliğin yanı sıra radyonun diğer çalışma alanlarında da kendini geliştiren Fatma İsa, büyük bir emek verir. Sûsika Simo, Zadina Şekir gibi Fatma İsa’nın da sesi birçok yerde yaşayan Kürtlere ulaşır.

Gönüllere taht kurar

Kısa bir süre radyonun yönetimi Fatma İsa’yı radyonun merkezine davet eder ve burada “De Miho”, “Dîna Min”, “Şerê Reya Beşer”, “Gedê Mirzo” ve “Derwêşê Evdî” aralarında birçok kılam seslendirir. Seslendirdiği bu stranlar kayıt altına alınır. Fatma İsa, özellikle “De Miho” parçasıyla Kürtlerin gönlünde taht kurar.  “De Miho” parçası bir Kürt mirinin kızı Telli’nin yoksul Miho’ya olan aşkını anlatıyor. Fatma İsa, bu stranda toplumun eşitsizliğine işaret ediyor. Fatma İsa, sadece bir kez radyoda bu kılamı söyledi ve kayıt altına alındı. Bu da onun stranlarının Kürt klasiklerinin arasında girmesine ve sürekli dinlenmesine yetti.

Sanat dünyasında yerini aldı

Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte Ermenistan’dan da göç etmek zorunda kalan Fatma İsa, o dönem 50 bin Kürt ve Ermeni gibi ailesiyle birlikte Moskova'nın Krasnodar’a sürgün edilir. Fatma İsa, toplum içinde saygı duyulan biridir. Ermenistan’da 15 Aralık 2010’da hayata gözlerini yuman Fatma İsa ardından unutulmayacak bir ses ve miras bıraktı. Fatma İsa, “De Miho”, “Dîna Min”, “Şerê Rêya Beşer” ve “Gedê Mirzo” sanat dünyası arasında yerini aldı.

Yarın: Kürt kültürünün temeli: Zadîna Şakir