‘Evde olmak!’ şiddeti daha da arttırdı

Tüm dünyada kadınlar pandemi döneminde daha çok şiddete maruz kaldı ve kadına yönelik psikolojik, cinsel, fiziksel ve dijital şiddet arttı.  Salgın sürecinde “evde olmak” bir sağlık tedbirinin zorunlu hali iken kadınlar kendilerine şiddet uygulayan erkeklerle bir arada yaşamaya zorlandı ve bu ‘evlerde’ daha çok şiddete maruz kaldı. Birçok ülkede kadına yönelik şiddet oranında yüzde 30’a varan bir artış yaşandı. Türkiye’de ise kadına yönelik şiddet AKP’nin 18 yıllık iktidarı boyunca yüzde 400 arttı. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürüldü, 171 kadın da şüpheli bir şekilde yaşamını yitirdi. Bu süreçte birde ‘‘İntihar etti psikolojisi bozuktu’’, ‘‘Şakalaşıyorduk yüksekten düştü’’ gibi bahanelerle öldürülen birçok şüpheli kadın ölümü dosyası da kapatılmak isteniyor. İstanbul Sözleşmesi uygulansaydı her biri hayatta olacaktı. Birçok kadın o adalet aradıkları mahkemelerin önlerinde öldürüldü! 
“Evde” karantina ve izolasyon koşullarında yaşayan kadınların ve çocukların bu süreçte nasıl etkilendiğine yönelik yapılan araştırmalar psikolojik şiddetin, ekonomik şiddetin, dijital şiddetin, fiziksel şiddetin ve cinsel şiddetin arttığını gösteriyor. Pandemi döneminde artan bu şiddeti, “Evde Olmak Şiddetti Daha da Artırdı” başlıklı yazı dizisinde paylaşmaya çalışacağız. Dizinin ilk bölümü dünyadaki ve Türkiye’deki pandemi döneminde artan şiddeti inceliyor. İkinci bölüm salgın nedeniyle artan ücretsiz bakım işlerinden dolayı kadınların emeğinin daha da sömürüldüğü ile ilgili. Yazı dizisinin son bölümünde ise pandemiyle artan siber şiddet yer alıyor. Yazı dizisinin ilkiyle başlıyoruz.
ZEYNEP AKGÜL
Ankara- Salgın sürecinde evde kalan kadınlar, kendilerine şiddet uygulayan erkeklerle bir arada yaşamak zorunda bırakıldığı için daha çok şiddete maruz kaldılar. Yapılan araştırmalar, karantina ve izolasyon koşullarında yaşayan kadınlara ve çocuklara yönelik psikolojik, ekonomik, dijital, fiziksel ve cinsel şiddetin arttığını gösteriyor. Kadınlar, bu yıl, bir taraftan bütün dünyayı etkisi altına alan küresel COVID-19 salgını ile mücadele ederken, bir taraftan da salgın sürecinde artan kadına yönelik şiddetle ve bu şiddetin önlenmesinde önemli bir yeri olan 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanuna ve İstanbul Sözleşmesi’ne karşı yapılan saldırılarla mücadele ettiler. 
Yapılan araştırmalarda salgının ilk ortaya çıktığı yer olan Çin’in Wuhan şehrinde, ev içi şiddet vakalarının bir önceki yıla göre üç kat arttığı, bu vakaların yüzde 90’ının COVID-19 pandemisi ile ilişkili olduğu bildirilmiştir. Bu artış Fransa’da yüzde 30-36, Brezilya’da yüzde 40-50, Arjantin’de yüzde 25, Singapur’da yüzde 33, ABD’nin farklı eyaletlerinde ise yüzde 10-35 oranlarında.
Bu süreçte, ev içi şiddet vakalarının artışı nedeniyle İtalya ve Fransa’da bazı oteller sığınak olarak hizmete açıldı. Yapılan araştırmalar evde kalma çağrılarının ilk günlerinden itibaren ev içi şiddet için acil yardım hattı aramalarında İngiltere’de yüzde 25, İspanya’da yüzde 20, Kıbrıs’ta yüzde 30 artış olduğunu gösteriyor.  İspanya’da kadınların eczanelerdeki çalışanlardan “maske 19” talep etmesi durumunda eczane görevlilerinin gizli bir şekilde ev içi şiddet bildiriminde bulunduğu bir uygulama hayata geçirildi.  
243 milyon kadın cinsel ve fiziksel tacize maruz kaldı
Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan “COVID-19 Kadınlara Yönelik Şiddetin Sonlandırılması” raporuna göre dünyada son 12 ayda, 15-49 yaşları arasında 243 milyon kadın eşi ya da sevgilisi tarafından cinsel ve/veya fiziksel tacize maruz kaldı. Raporda, pandemi sürecinde ise, Fransa’da, 17 Mart’ta başlayan sokağa çıkma kısıtlamasından itibaren ev-içi şiddet şikâyetleri yüzde 30 arttı. Kanada, Almanya, İspanya, İngiltere ve ABD’de acil sığınak talepleri arttı.  Avustralya’da yapılan araştırma sonuçlarına göre yardım çalışanlarının yüzde 40’ı, kendilerine daha fazla talep geldiğini belirtmiş.
Birçok ülkede kadına yönelik artan şiddete karşı acil önlemler hayata geçirildi. Bunlardan bazıları şöyle:
Kanada’da sokağa çıkma kısıtlaması süresinde sığınma evleri açık kaldı. Cinsel şiddet ve diğer cinsiyet temelli şiddet biçimlerine maruz kalanlara yönelik sığınma evlerinin desteklenmesi için 50 milyon dolarlık bir yardım paketi açıklandı.
İtalya’da şiddete uğrayan kadının evi terk etmesi yerine, mahkemeler saldırganın evi terk etmesini zorunlu kılıyor.
Fransa’da sığınaklar dolup taştığı için ev içi şiddet ile mücadele için otellerle alternatif barınma olanağı sağlanıyor.
Çin’de sokağa çıkma yasağı döneminde şiddete maruz kalan kadınlara destek olmak ve sessizliği kırmak amacıyla, #SalgınSırasındaEviçiŞiddeteKarşı başlıklı bir hashtag kampanyası başladı.
Avustralya, Fransa ve İngiltere’de şiddete maruz kalan kadınların ve örgütlerin desteklenmesi için fon ayrıldı.
İspanya’da, konum bilgisi fonksiyonu da içeren bir chat uygulaması, şiddete uğrayan kadınlara anında psikolojik destek ve yardım sunuyor.
İspanya’da kadınlar eczanelerde “Maske-19” şifreli mesajı kullanarak yardım isteyebiliyorlar ve eczaneye polis geliyor.
İngiltere’nin bazı bölgelerinde polis, postacı ve kuryelere, şiddet veya istismar emarelerine dikkat etmeleri görevini verdi. Ayrıca ‘Bright Sky’ adında bir yazılım ise tacize uğrayan kadınlara destek ve bilgi sağlıyor.
Türkiye’de failler evlere gönderildi
Öte yandan, İnfaz Kanunu değişikliği sonrası, kadınlara ve çocuklara yönelik tehdidin boyutu daha da arttı. Bu yasa değişikliği ile beraber, 'cinsel saldırı', 'reşit olmayana cinsel saldırı', 'cinsel taciz' suçlarından süreli hapse mahkum olanlar ile cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlardan mahkum olanlar, “evlere” gönderildi.  
Birleşmiş Milletler tarafından hazırlanan “COVID-19 Kadınlara Yönelik Şiddetin Sonlandırılması” raporuna göre kadına yönelik şiddette Türkiye’deki artış yüzde 27.8. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2020 Raporu’na göre bu yıl 300 kadın cinayeti işlendi, 171 kadın da şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Öldürülen 300 kadından 171’inin neden öldürüldüğü tespit edilemedi, 22’si ekonomik, 96’sı da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü. 171 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğünün tespit edilememesi, kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin görünmez kılınmasının bir sonucu. Kadınların kim tarafından, neden öldürüldüğü tespit edilmedikçe; adil yargılama yapılmayıp şüpheli, sanık ve katiller caydırıcı cezalar almadıkça, önleyici tedbirler uygulanmadıkça şiddet boyut değiştirerek sürmeye devam ediyor.
2020 yılında kadınlar çoğunlukla evlerinde öldürüldü
Bu yıl öldürülen kadınların yüzde 60’ı evlerinde öldürüldü. Kadınların 22’si ekonomik, 96’sı da boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek, ilişkiyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak isterken öldürüldü.
Bu arada, Avrupa Konseyi Mayıs ayı başında Türkiye’nin de taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin Taraflar Komitesi aracılığıyla bir bildiri yayınlayarak ilgili hükümetlerin pandemi sırasında İstanbul Sözleşmesi standartlarına uygun hareket etmeleri gerektiğine dikkat çekmişti.
Kadınlar artık ‘Kol kırılır yen içinde kalır’ demiyor
Birleşmiş Milletler (BM) Kadın Birimi’nin yaptığı araştırmaya göre, pandemide şiddet gördüğü için çağrı merkezine gelen aramalar 5 kat artmış. Artık şiddet gören kadın ‘Kol kırılır, yen içinde kalır’ demiyor ve birlerine ulaşmaya çalışıyor. 
Türkiye’de kadına yönelik şiddet pandemi ile birlikte artarken, bunun bir göstergesi olarak kadın örgütlerinin yardım hatlarına gelen yardım çağrılarında da yüzde 80‘lik artış oldu. Kadınlar ev içi şiddete ve hane içi bakım hizmetlerini sürdürmeye mahkum edildi. Pandemi koşullarında derinleşen ekonomik kriz, var olan cinsiyet eşitsizliğini de derinleştirirken, ne yazık ki artan kadın şiddetine, işsizliğe ve yoksulluğa dair hiçbir önlem alınmadı.
Kadınların şiddete uğradıklarında başvurabileceği mekanizmalar hızla çalıştırılmalıyken; sığınabilecekleri danışma ve dayanışma merkezlerinin yetersiz olması, pek çok ilde sığınma evlerinin olmaması,  ilgili yasayı uygulaması gereken kolluk kuvvetlerinin görevlerini yapmaması, koruma ve tedbir kararlarına uyulmaması gibi nedenlerle bu yıl da yüzlerce kadın yaşamdan koparıldı.
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun hazırladığı rapora göre; korona tedbirleri ile birlikte önceki aylara göre başvuru hatlarını arayanların sayısı Nisan ayında yüzde 55, Mayıs ayında yüzde 78 artmıştır. Nisan ayında en çok cinsel şiddet nedeniyle, mayıs ayında ise en çok psikolojik şiddet nedeniyle başvuru olduğu ve en çok evli olduğu erkekten şiddet gören kadınların başvurduğu bildirilmiştir.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun raporuna göre ise, 2020 Mart ayında bir önceki yıla kıyasla psikolojik şiddet yüzde 93, fiziksel şiddet yüzde 80, sığınma evi talebi yüzde 78 oranında artış göstermiştir.
Birleşmiş Milletler”in (BM) aile içi şiddeti azaltmak için sunduğu öneriler ise şöyle:
Çevrim-içi hizmetler ve sivil toplum kuruluşlarına yatırımı artırmak 
Adalet sistemlerinin istismarcıları yargılamaya devam etmesinin sağlanması 
Eczane ve marketlerde acil uyarı sistemleri kurulması 
Sığınma evlerinin temel hizmet olarak ilan edilmesi 
Kadınlar yardım başvurularında istismarcılarının başvurduğunu anlamayacağı yaratıcı yollar bulunması 
Kadına karşı şiddetten hüküm giymişlerin salınmasına izin verilmemesi 
Özellikle erkekler ve erkek çocuklarına yönelik toplumda farkındalık yaratan kampanyaların artırılması
YARIN: Kadınların bitmeyen ev yükü