Dünya Anadil Günü’nde Kürtler: Baskı, saldırı, linç, nefret…-II

“Kürtçe her alanda yaşatılmalı”
Amed'de Haftalık Kürtçe yayın yapan Xwebûn Gazetesi Editörü Elif Can Alkan, asimilasyon politikalarına karşı Kürt dilinin korunması ve yaşatılması çağrısında bulunurken, 65 yaşındaki Nurê Aba ise günlük yaşamda Türkçe bilmediği için yaşadığı zorluklara dikkat çekerek, “Biz dilimizin, davamızın, hakkımızın yolundayız” diyor. 
MEDİNE MAMEDOĞLU
Haber Merkezi - 21 Şubat Dünya Anadil Günü nedeniyle değerlendirmelerde bulunan Xwebûn Gazetesi Editörü Elif Can Alkan, dillerin tarihten bu yana halklar için çok önemli olduğunu söyledi. Medeniyetlerin dilleri üzerinden yaşamlarını biçimlendirip değerlerini sürdürdüğüne değinen Elif Can Alkan kendisi için dilin bir yaşam biçimi olduğunu anlatıyor ve ekliyor:   
“Dil bir halk için yaşam biçimidir. Halklar dünyadaki varlığını ispat etmek, göstermek için de bir dile ihtiyaç duyar. Küçük bir kabile bile olsa dil onlar için çok önemlidir. Dil bireyin toplumdaki kimliğidir. Dilin yoksa senin kimliğin de yoktur. Tarih boyunca medeniyetler, ülkeler kendi dilleri ile kendini tanıttı. Dilli olmayan bir topluluğun varlığı da hiçtir.“
“Kürt dili asimilasyon politikaları ile karşı karşıya”
Mezopotamya topraklarında kadim bir dil olan Kürtçe’nin de yıllardır yazılı veya sözlü bir şekilde nesilden nesle aktarılarak günümüze geldiğini ifade eden Elif Can Alkan, asimilasyon politikaları ile karşı karşıya kalan Kürt diline yönelik yoğun baskıların da yaşandığına dikkat çekti. Elif Can Alkan’a göre baskı politikalarına karşı halkın dillerini bir yaşam biçimi haline getirip her alanda Kürtçe konuşması gerekiyor.
“Kürtçeyi bizler her alanda konuşarak, yaşatarak koruyabiliriz. Eğer o dili konuşamaz ve yaşamın bir parçası haline getirmezsek o dili korumak mümkün değildir. Türkiye varlığını dilleri ve halkları yok etme üzerinde kurmuş durumda. Kürt dili üzerindeki baskılar da bu yüzden çok fazla.” 
“Dilimizi yaşatarak koruyabiliriz”
Türkiye’de hükümet tek dil üzerinden bir politika yürütüyor; Elif Can Alkan, bunun bir asimilasyon politikası olduğunu düşünüyor ve ekliyor: 
“Kürt dili de bu baskılardan payını yıllardır alıyor. Büyük bir nüfusu kapladıkları ve halkın konuştuğu dil olması nedeniyle Kürt dili üzerindeki baskıları dinmiyor. Bu baskıları her yerde Kürtçe konuşup, yaşatarak boşa çıkarabiliriz. Okuma, konuşma ya da yazma dilimiz Kürtçe olmalı. Bunlarla asimilasyon politikalarına karşı durabiliriz. Bunları yapamazsak bu politikalara karşı kendimizi de dilimizi de korumamız mümkün olmaz. Her şey konuşma ile olur. Eğer dilimizi konuşursak kendimizi de değerlerimizi de koruruz ama konuşamazsak dilimiz unutulur.”
“Xwebûn ile direniyoruz”
Xwebûn, Türkiye’de Kürtçe yayın yapan tek gazete ve haftalık olarak okuyucusuyla buluşuyor. Elif Can Alkan, destek çağrısında bulunuyor:
“Kürtçe eğitim veren yayın yapan yerlerin hepsi 2016’da kayyım atanmasının ardından kapandı. O dönemde artan baskılar halen devam ediyor. Bugün Türk devletinin bir Kürtçe tabelaya bile tahammül edemediğini görebiliyoruz. Bu zorluklar arasında kendi dilimizle halka ulaşma çabası içindeyiz. Gazetemiz haftalık da olsa asimilasyon politikalarına karşı direniyor. Elimizden gelene kadar da yayınlarımıza, yazılarımıza devam edeceğiz. Kapansak da başka alternatiflerimiz oluyor. Kendi dilimizle internet üzerinden ya da sosyal medya üzerinden halkımıza ulaşabiliriz. Biz elimizden gelene kadar dilimizle halkımıza hitap etmeye onları yansıtmaya devam edeceğiz.” 
“Cezaevlerinde ‘Kürtçe konuşmayın’ diyorlardı”

Diyarbakırlı 65 yaşındaki Nurê Aba da Kürt dilinin yaşatılması için hayatı boyunca mücadele edenlerden… Dilini annesinden öğrendiğini ve aynı şekilde kendisinin de çocuklarına aktardığını anlatan Nurê Aba, “Dilim benim her şeyim, ben onla varım” diyor. 

“Türkçe konuşamadığımız için yaşamda çok zorlandık, hastanelere gittik derdimizi anlatamadık, devlet kurumlarında zorlanmalar yaşadık. Bu dili yaşatmak için çok eziyet çektik. Ben Diyarbakır’a ilk geldiğimde tek kelime Türkçe bilmiyordum. Aradan kaç yıl geçti ama hala aynı sorunları yaşıyoruz. Çok çektik hala da çekmeye devam ediyoruz. Cezaevlerine gittiğimizde bize ‘Kürtçe konuşmayın’ diyorlardı. Türkçe konuşmamızı istiyorlardı, Türkçe konuşmazsanız çocuklarınızı göremezseniz diyorlardı.” 

“Baskılarla Kürtçeyi unutturamazlar”

Nurê Aba, Kürt dilinin yaşatılmasına yönelik açılan onlarca kurumun kayyımlar eli ile kapatıldığını söylüyor ve devam ediyor: 

“Türk devleti dilimizi unutturmak için elinden gelen her şeyi yapıyor. Kayyımlar geldi bütün kurumlarımızı kapattı, tek bir yer dahi bırakmadı. Nereye baksam ya Türkçe ya da Arapça yazılar var. Milyonlarca Kürt bu topraklarda yaşıyoruz ama ne bizi ne de dilimizi kabul etmiyorlar. Bize bu şekilde Kürtçeyi unutturamazlar. Bugün Kürt illerinde, bütün sokaklarda, evlerde bu dil konuşuluyor ve konuşulmaya devam edilecek.” 

“Çocuklarımız ile dilimizi konuşalım”

Baskı politikalarına karşı çocuklar ile Kürtçe’nin konuşulmasını isteyen Nurê Aba’nın da bir çağrısı var: 

“Bu baskılara karşı dilimizi konuşmaya, büyütmeye devam etmeliyiz. Bunu da ailede başlatmak gerekiyor. Küçük çocuklarımıza Kürtçe öğretelim, onlarla Türkçe değil, Kürtçe konuşalım. Çocuklar bütün dilleri bilsin ama anadilleri olan Kürtçeyi unutmasın ve yaşatsınlar. Bu kadar kadim ve köklü bir dilin her yerde konuşulması gerekiyor. Yasaklarla, korku politikaları ile bizi dilimizden vazgeçiremezler. Biz dilimizin, davamızın, hakkımızın yolundayız.”

Yarın: Hasekê Kantonu Eğitim Müdürlüğü Sözcüsü Jînda Elî Ehmêd, Kuzey Doğu Suriye-Rojava’da anadilde eğitimin önemine ilişkin konuştu.