Barikatları, orduları ve devrimleriyle direnen kadınların tarihinden bir kesit-II

Faşizme, erkek zihniyetine 'no pasarán' diyen İspanya'nın Özgür Kadınları
Haber Merkezi - İspanya'da 1936 yılında başlayan devrimde her alanda yer almak için çabalayan kadınlar, kadının köleleştirilmesine karşı Mujeres Libres-Özgür Kadınlar'la örgütlendi. Cepheden kadınlara "kendini özgürleştir" çağrısı yapan Pepita Carpeña, "'Erkekler kendilerini kadından daha iyi olduklarını sanmasınlar, bize hükmetme hakları yok' dediğimizde bir şekilde kargaşa çıkardı. Bence İspanya kadınları o çağrıyı bekliyordu" diyordu. Savaşa katılmaya çalışırken cinsiyetçi erkek komutanlar tarafından reddedilen kadınlar, yeni bir yaşam örmüştü.
1936 yılında İspanya'nın Madrid ve Barselona kentlerinde Mujeres Libres (Özgür Kadınlar) isimli örgütle 20 bin kadın "cahilliğe, kadın olarak, üretici olarak başta olmak üzere üç yönden köleleştirilmeye" karşı direniş ilan etti. Francisco Franco'nun faşist ordusuna karşı silahlarla ve kadın kimliğini tanımayan sol kesimlere karşı eleştirilerle direniş veren Özgür Kadınlar, üç yıl boyunca özgürleşmiş bölgelerinde yeni bir yaşam ördü. 
Faşist saldırılar başladı, kadınlar 'no pasarán' dedi
1936 yılında faşist güçler, İspanya'da askeri darbe yapmaya çalıştılar. Hemen cevap veren halk, birçok yerde cephaneleri açtı ve silahlandı. İlk günlerde birçok kentte çatılara çıkarak barış çağrısı yapan kadınlar, el yapımı sesborularıyla darbeci askerlere "üniformayı çıkar, halkına geri dön" çağrısı yaptılar. Ancak darbeciler durmayınca halk silahlı mücadele vermeye başladı. İspanya Komünist Partisi'nden Dolores Ibárruri'nin icat ettiği slogan "No pasarán!" (geçmeyecekler!); saldırılara karşı topyekûn bir direnişi anlatıyordu. Dolores, Madrid'de verdiği konuşmasında, "Bütün ülke, demokratik İspanya'mızı terör ve ölüm uçurumuna geri savurmak isteyen bu vicdansız barbarlar karşısında ürküyor. Ama geçmeyecekler! Çünkü bütün İspanya savaş için hazır bulunuyor" diyerek, gençleri ve kadınları silahlanmaya çağırdı.
İspanya'nın yüzde 60'ı kolektifleşti
Temmuz 1936 yılında faşist güçler ile cumhuriyetçi güçler arasında savaş başladı. Guernica gibi sanat eserlerinde görünen savaşın yıkıcılığına inat, başlayan devrimde İspanya halklara yine kolektif yaşam ördü. Yıllardır İspanya'da aktif olan çeşitli sosyalist ve anarşist grupların ortak hareketinden "anarkosendikacılık" isimli yeni bir ideoloji ortaya çıktı. İspanya'nın kırsalında, tarihçilere göre ülkenin yaklaşık yüzde 60'ı kolektif olarak işlenmeye başladı. Özellikle Madrid, Katalonya, Aragon, Endülüs ve Levante bölgelerinde hayata geçen tarım kolektifler kurulurken, kentlerde fabrikadan kuaföre işyerleri kolektifleştirildi. Kadın ve erkeğin önceleri iki ayrı dünyada yaşadığı İspanya'da, kolektif devrimci yaşamıyla beraber cinsiyetçi yaklaşımlar da kırılmaya başlandı. Kadınlar kentlerde kolektif fabrika ve endüstriye yoğun katıldı, köylerde köy meclislerine katıldı.
Tren raylarından Özgür Kadınlar'a
Özellikle Katalonya'nın başkenti Barselona'da, devrimden önce mevcut bir kadın isyan tarihi vardı. 1909'da askerlerin Fas'a gitmesini engellemek için bedenlerini tren raylarına koyan Barselonalı kadınlar, 1918 yılında temel ihtiyaçların yüksek fiyatlarına karşı "kadınların savaşı" denilen genel grevi yaptılar. 1930'lu yıllarda esen devrimci rüzgarla beraber "kadın özgürlük" sloganın zamanı çoktan gelmişti. 1934 yılında, "sokakta devrimci, evde egemen" erkeklerden bıkan, kadın sömürüsüne karşı siyaset yapmak isteyen kadınlar, Barselona ve Madrid kentlerinde iki ayrı kadın örgütü kurdular. İki grup 1936 yılında iletişime geçti ve "Özgür Kadınlar" oluşmaya karar verdi. 
Zorla evlendirilmeden kaçan Soledad, kolektif yaşama atıldı
Özgür Kadınlar'ın kurucu üyelerinden Soledad Estorach, 15 yaşındayken annesinin zorla evlendirme girişimlerine karşı Barselona kentine taşındı ve fabrikalarda çalışmaya başladı. Soledad, çocukken alamadığı eğitim ve ev dışındaki hayatı bulmak için Özgür Kadınlar'ı kurdu. 1936 yılında savaşın başlamasıyla beraber mahallesinde barikat kurmada ve kolektif yaşam çalışmalarında yer alan Soledad, "Büyük sinemalara el koyup, komünal yemekhanelere çevirdik. Yemek nereden geldi? Nereden alabildiysek! Bölgedeki dükkanlara gidip yemekleri alıyorduk. Tabii onlar çok sevmediler, bazıları 'bizi mahvediyorsunuz' dediler, ama yapacak bir şey yoktu. Devrimin ilk günlerindeydik ve halka yemek ulaştırmamız lazımdı. Sonra Halk Üniversitesi'ni açtık. Güzel Fransız rahibe manastırına el koyduk, kentin her yerinde kütüphanelerden kitap aldık. O kadar kitap karşısında kendimden geçtim. Yoldaşlarım benden daha eğitimliydi ve en uygun kitapları seçtiler. Bana kalsa hepsini alırdım!" dedi.
Özgür Kadınlar cephede kadınları örgütlüyor
Özgür Kadınlar, kadın devrimini yaymak için İspanya'yı gezdi. Cephenin gittiği her yerde Özgür Kadınlar üyeleri, sol savaşçıların savunduğu topraklarda yeni projeyi yerel kadınlara anlattı. Barselonalı kadın Pepita Carpeña, genç yaştan beri siyaset içindeydi. 14 yaşında metal işçilerini örgütlemeye başlayan Pepita, 16 yaşında savaşa katılmaya çalışırken cinsiyetçi erkek komutanlar tarafından reddedildi. Bundan sonra öfkelenen ve Özgür Kadınlar'a katılan Pepita Carpeña, cepheye gidip Özgür Kadınlar'ı tanıtmaya başladı. Pepita, bu süreci yazar Martha Ackelsberg'e böyle anlatıyordu: "Her yerde kadınları bir araya çağırıyorduk, anlatıyorduk. Genç kadınlar bana geliyorlardı, 'Bu çok ilginç. Dediklerini daha önce duymadık. Hissettik, ama bilmiyorduk' diyorlardı. Onları en çok etkileyen fikirler neydi? Erkeklerin kadın üzerinde yaptığı baskıyı konuşmak. 'Erkekler kendilerini kadından daha iyi olduğunu sanmasınlar, bize hükmetme hakları yok' dediğimizde bir şekilde kargaşa çıkardı. Bence İspanya kadınları o çağrıyı bekliyordu."
Muhabir ağından uçan kreşlere
Özgürleşmiş her bölgeye giden Özgür Kadınlar, kendi dergilerini çıkarmaya başladı ve okuma yazma az da olsa mektuplar yazan kadınlardan yoğun ilgi gördü. Ülke çapında gönüllü muhabir ağı ortaya çıktı ve artık kadınlar birbirinden haberdar olunca, kadın hareketi ortak çalışmaya başladı. Kadının siyasi hayata katılımını sağlamak için "uçan kreşler" kuruldu. Kentlerin fahişeleri de örgütlendi ve onların siyasi hayata katılımı gerçekleşti. Aslında kapitalizmin cinsiyetçi sömürüsünden dolayı erkeklere bağlı olan her kadının bir şekilde fuhuşa zorlandığını savunan Özgür Kadınlar, kurduğu merkezleriyle psikolojik, eğitimsel ve maddi destek sağlandı. 
Barselona İşçi Kadın Okulu
Özgür Kadınlar kapsamında birçok kentte kadın okulu kuruldu. Her gün yaklaşık 700 kadının katıldığı Barselona İşçi Kadın Okulu'nda, okuma-yazma, matematik ve sosyolojinin yanı sıra daktilo, dikim, mekanik bilimi, tarım, sendikalaşma gibi dersler veriliyordu. Her dersin bir parçası olarak cinsiyet ve kadın tartışmaları, bilinç yükseltme grupları yapılıyordu. Okullardan mezun olan kadınların aynı ücretle işe alınması ya da çırak olarak kabul edilmesi için Özgür Kadınlar sendikaları ikna etti. Madrid ve Katalonya'da kadın okulları kapsamında kadınların savaşa katılabilmesi için ateş poligonu ve askeri eğitimler başlatıldı.
Erkek 'yoldaşlar' kadının özerk örgütlenmesine karşı çıktı
Kadınların ilk günlerde yoğun olan savaşa katılımı toplumda kabul gördü. İspanya genelinde savaş devam ettiği sürede erkekler hem kadın savaşçıları, hem kadın örgütleri engellemeye başladı. "Kadın cephede değil, mutfakta direnişe destek olsun" diyen erkek zihniyet, kadın milislerine izin vermemeye başladı ve kadın örgütlerine karşı çıktı. "Kadın kimliği işçilerin birliğini bölecek" diyen anarşist ve sol örgütlerle sıklıkla tartışmalar yaşanıyordu. Barselona'ya gelen anarşist teorisyen Emma Goldman, Özgür Kadınlar'ın geride bırakmasına dikkat çekmeye çalıştı, ancak Özgür Kadınlar'a yine destek verilmedi, direnişin resmi bir parçası olarak hiç tanınmadı ve uzun yıllardır bu çalışmalar çok az tarih kitabında yer alıyordu. Faşist güçlerin İspanya geneline yayılmasıyla Özgür Kadınlar yasaklandı ve dağıldı. Özgür Kadınlar'dan Anna Delso, tecrübesini böyle anlattı: "Bizim yaşadıklarımız gibi tecrübeler hakkında uzun konuşabilirsin. Ama en önemlisi devrim yapmamız değildi aslında, ardındaki yıllarda kendi ortamlarımızda, trompet davul çalmadan, kendimize dikkat çekmeden bu mücadeleyi yürütmeye devam etmemizdi."
Yarın: İrlanda'da hendekler arkasında direnen '1916 Kadınları'