İranlı kadınlar ve başörtüsü: Yılların mücadelesi -2-

Özgürlük ilanından direnişe giden kadınlar

İran’da yıllarca süren yasaklamalara karşı kadınlar her zaman direniş içinde oldu. Ülkede bir yandan kadınların haklarının koruma altında olduğu iddia edilse de yasaklar zinciri hiç kırılmadı.

Haber Merkezi - İran’da yıllarca süren yasaklamalar ve sonrasında “Kadınların Özgürlük Günü” ilanı ile birlikte ülkede kadınların "başörtüsü, çarşaf" giymelerini yasaklayan kararname pek uzun ömürlü olmadı. Hatta öyle ki belki de daha önce hiç yaşanmamış bir baskı dönemi getirildi. İran’da 1979'da monarşiden cumhuriyet rejiminin yerini alan devrimden sonra, ülkenin her yerindeki ve tüm dinlerden kadınların, bol bir ceket, başlarına sıkı bir şekilde oturan koyu siyah bir peçe ve örtüden oluşan İslami elbise giymeleri gerekiyordu. Zamanla, çarşaf giymek, İran Cumhuriyeti'nin kurucusu Ayetullah Ruhollah Mousavi Humeyni tarafından başlatılan Wilayat al-Faqih teorisi temelinde ülkeyi yöneten Şii mezhebiyle ilişkilendirildiği için kutsal hale geldi.

15 bin kadından ortak cevap

Humeyni’nin bu adımına cevaben, 8 Mart 1980 Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle ilk feminist gösteriye yaklaşık 15 bin İranlı kadın, Başbakanlık binası önünde peçe takma kararını protesto etmek için çıktı. Öğrenciler, doktorlar, avukatlar, her yaştan ve her meslekten erkekler de onlara katıldı ve Tahran'da pek çok kişi kararı protesto etmek için greve gitti. Feminist gösterilerin sayısındaki kademeli artışa rağmen, bu işe yaramadı ve 1983'te tüm kamu ve hükümet mekanlarında kadınlara peçeyi dayatan bir yasa çıkarıldı.

Peçeyi çıkardı

Zorunlu peçeye karşı bir dizi protestonun devamında, üniversite profesörü ve çocuk doktoru Homa Darabi, Tahran'daki Tajrish Meydanı'nda zorunlu peçeye karşı bir konuşma yaptıktan sonra, 1994 baharında peçesini çıkardı. İnsan hakları savunucusu Yarvin Darabi olarak öne çıkan kız kardeşi, aktivist ve yazar anısına ABD'deki Tıp Vakfı'na kız kardeşinin adını verdi ve Homa Darabi'nin otobiyografisi Rage'in yazarlarından biri oldu.

Güvence altına alıyormuş!

İran İslam Ceza Kanunu'nun 638. maddesine göre, dini ne olursa olsun örtünme yasalarını ihlal eden İranlı kadınlara ceza veriliyor. Kadınlar on günden iki aya kadar hapis veya beş bin ila beş yüz bin İran riyaline kadar para cezası ile cezalandırılıyor. Öte yandan ayını zamanda kadınların Anayasanın 21. maddesi ile koruma altına alındığı da iddia ediliyor. Maddede “hükümet, kadınların haklarını İslami standartlara uygun olarak her bakımdan güvence altına almalıdır” deniyor. Yine aynı kanunun 639. maddesinde, “Fahişelik veya fuhuş yeri kuran veya işleten veya insanları buna teşvik eden her kişi hakkında bir yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” deniliyor. Ülkenin zorunlu başörtüsü yasalarına göre, yedi yaşın altındaki kızlar bile saçlarını örtmek zorunda.

Son kararname daha baskın

Son zamanlarda İran, İran Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi'nin 16 Ağustos 2022'de kadınların giyimine vurgu yapan ve ister sokakta ister internette olsun yasayı ihlal eden herkese daha ağır cezalar öngören bir kararname imzalamasının ardından, yaygın öfke kampanyalarına tanık olundu. Bu kararname, daha önce siyasi tutuklama, dövülme ve işkenceye maruz kalan yazar ve sanatçı Spideh Rachno’da dahil olmak üzere ulusal "peçe ve iffet gününün" ilan edilmesinin ardından 12 Temmuz'da ülke genelinde düzinelerce kadının tutuklanmasının ardından geldi.

Yaşananlar ilk değil

2014 yılında da eski İran Cumhurbaşkanı Hassan Rouhani'nin ofisinin yaptığı bir anket İranlıların yüzde 49,8'inin örtünmeyi reddettiğini gösterdi. Aynı yıl yasaya karşı hareket tırmandı ve sosyal medyada çeşitli kampanyalar ortaya çıktı. 2014 yılında başlatılan "Özgürlüğüm Çalındı" kampanyasının başlamasıyla birlikte yüzlerce İran asıllı kadın, video yayınlayarak ve kamusal alanlarda peçesiz veya beyaz başörtülüyken fotoğraflarını yayınlayarak zorunlu başörtüsüne karşı olduklarını duyurdular. Jina Mahsa Amini cinayeti İran'da kadınlara karşı işlenen ilk suç olmadı.

Araç kullanma kampanyaları

2016 yılının Ocak ayında İranlı aktivistler, kadınların başörtüsü olmadan araba kullanmaları için bir kampanya başlattı. Bu kampanya ile birlikte özellikle sosyal medyada kadınların peçesiz araba kullandığı videoları yayıldı. Yetkililer, yine şiddetleri ile İran sokaklarındaki feminist hareketi bastırdı. Bu dönem İran Parlamentosu Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir kamuoyu yoklamasında, kadınların yüzde 70'inin peçeyi zorla takmayı reddettiği ortaya çıktı.

Elektrik direklerine çıktılar

2017 yılına gelindiğinde Masih Alinejad, “Beyaz Çarşamba" hashtagini yayınlandı ve başörtüsü takan ancak zorla giyme fikrine karşı çıkan kadınlara seslendi. Bu seslenişte tesettürlü tüm İranlı kadınlara çağrıda bulunuldu. Masih Alinejad, Çarşamba günleri beyaz bir örtü takarak halka açık bir yere çıktı ve zorunlu peçeyi reddetmelerini sembolize etmek beyaz örtüsünü bir sopayla salladı. Onun bu eyleminden etkilenen kadınlar, Aralık 2017 ile Ocak 2018 arasında İran'da zorunlu örtünmeyi protesto etmek için elektrik direklerinin üzerine çıkarak başörtülerini çıkardı.

Onlarca kadın hapsedildi

Masih Alinejad, aynı zamanda İran'da kadınlara zorunlu kılık kıyafet yasağına karşı internette aktif olan "Gizli Özgürlüğüm" hareketini başlatarak vatandaşlarının üzerlerine zorla dayatılan tesettüre karşı direnmesine destek oldu. Ocak 2018'den bu yana, dördü erkek olmak üzere en az 48 kadın hakları savunucusu tutuklandı. Bazıları, son derece adil olmayan yargılamalardan sonra işkence gördü ve hapis veya kırbaç cezasına çarptırıldı. Tepki eylemlerine katılan kadınlar cezaevlerine gönderildi. İran muhalefeti ve Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri, Evin Hapishanesi’nde çok sayıda kadının işkence altında hayatını kaybettiğini açıkladı. İran'ın başkenti Tahran'daki protestolara katıldıkları için yaklaşık 35 kadın tutuklandı ve diğerleri on yıla kadar hapis cezasıyla tehdit edildi.

Kızını sordu tutuklandı

Tutuklanan kadınlar arasında, Ağustos 2018'de Tahran protestoları sırasında tutuklanan ve Şubat 2019'da Evin Cezaevi’nden serbest bırakılan, ancak Nisan 2019'un başlarında evinden yeniden tutuklanan aktivist ve tiyatro oyuncusu Yasmine Aryani ve annesi vardı. Munira Arabshahi, kızı hakkında soru sormak için Tahran'daki savcılığa gittiğinde tutuklandı ve iki hafta sonra Mojgan Keshavarz tutuklandı. İran Devrim Mahkemesi, "ulusal güvenliğe karşı toplanma ve gizli anlaşma, rejim aleyhine propaganda yapma, yolsuzluğu ve dağıtmayı teşvik etme" suçlarından Yasmine Aryani'yi 9 yıl 7 ay, Munira Arabshahi ve Mojgan Keshavarz'ı 5 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırdı.

Kadınlara ceza yağdırdılar

İnsan hakları aktivisti Nasreen Sotoudeh, birkaç gün süren Weda Muwahed protestosunun ardından tutuklandı ve kefaletle serbest bırakıldı. Ama serbest bırakılmasından sadece bir gün sonra kendisi ile üç kadınla birlikte yeniden tutsak edildi. Kadınların ve erkeklerin protestosu 30 Ocak 2018'e kadar İsfahan ve Şiraz da dahil olmak üzere birçok İran şehrine yayıldı.

Madih Hajbri'nin 600 binden fazla takipçisi olan Instagram hesabında başörtüsü olmadan Batı müziği eşliğinde dans ettiği bir videoyu yayınlamasının ardından gözaltına alması ülkede büyük tartışma yarattı. İranlı aktivistler, başkent Tahran'daki Al-Thawra Caddesi'nde halka açık yerlerde başörtülerini çıkaran 29 kadının tutuklanmasının ardından yetkililere karşı gelerek başörtülerini topluca çıkaran bir grup kadının video klibini sosyal ağlarda paylaştı.  2018 yazında tutuklu kadınları savunan avukat Nasreen Sotoudeh, 2017-2018 yılları arasında tutuklanan çok sayıda kadını savunarak “ulusal örgütlere karşı toplantı ve komplo kurmak” suçlamasıyla 33 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ayrıca İran yasalarını ihlal ederek başörtüsü olmadan duruşmaya gelmekten 148 kırbaç cezası aldı.

Asit saldırısı kurbanları

İsfahan kentinde ise 2014 yılında birkaç İranlı kadının yüzüne asit atma olayları yaşandı. Kadınlar motosiklet kullanan kimliği belirsiz kişilerce asit yağmuruna tutuldu ve ağır yaralar aldı. Asit mağdurlarından bazılarının da başörtüsü takma şekline dikkat etmedikleri için bu olaya maruz kaldıkları belirtildi. Ancak, bazı aile üyeleri başörtülerinin iyi olduğunu doğruladı.

2016 yılına gelindiğinde İran polisi halka açık yerlerde bulunma ve başörtüsü takmak da dahil olmak üzere İran tarafından empoze edilen İslami genel ahlakın uygulanmasını doğrulamak olan ahlak polisini kurdu. Peki kimdi bu ahlak polisleri? Neler yaptılar? Nasıl görevlendirildiler?

Yarın: Mahsa’nın ardından: Kim bu ahlak polisleri?