İranlı kadınlar tarihte büyük bir direniş gösterdi (15)

Müziğe kadınlar ses veriyor

Müziğin önemli duraklarından biri olan İran’da kadınlar kültürlerinin aktarılmasında bir vesile olduğu kadar son yıllarda ezgileri protesto amaçlı düşüncelerinin dışa vurumu olarak da kullanıyor.

MALVA MİHEMED

Haber Merkezi- Dili, ulusu, ırkı, rengi yoktur müziğin, insan ruhunun en arı halinin ezgilere yansımasıdır. Bizler insanlık hafızamızdan renk-dil-ulus vb katarız ezgilere. Hal böyleyken ‘etnik müzik’  çerçevesinden bakacak olursak dünyada önemi duraklardan biri İran olarak karşımıza çıkar.

İran etnik müziği yalnızca kendi ulusallığında ya da coğrafyasında sıkışıp kalmamıştır. En başta birlikte yaşadığı farklı ulusları etkilemiş ardından ise Arap, Kürt, Azeri olmak üzere çok sayıda ulusu da etkisi altına almıştır. İran musikisinde dört ana başlık karşımıza çıkıyor. Çeşitli bölgelerin makamlı musikisi, makamlı-dizili musiki, karışık yani İran ve farklı kültürlerin musikilerinden yararlanılarak oluşturulan tarz ve klasik musiki. Çok sesli bir yapıya sahip olan İran müziğinde ağırlıklı olarak bölgesel ve köklü enstrümanlar kullanılıyor. Tar ve setar, dutar bu enstrümanların başında geliyor.

İranlı kadınların vazgeçilmez varlıkları

Müzik kültürü itibariyle Perslerin öncesine giden bu köklü kültürel öğenin bugüne kadar gelen yazılı örnekleri ağırlıklı olarak MS 200’ler ve Sasani Hanedanlığı’ndan da kalan belgelere dayanmaktadır. İranlı kadınlar, İran'ın müzik tarihinde önemli bir yerde duruyor. Klasik İran müziğinin günümüze aktarılmasından, icra edilmesine sözlü, sesli katkı kadar sahne sanatlarından performans gösterimine İranlı kadınlar göz alıcı varlıkları ile halen vazgeçilmez yerlerini koruyorlar.

Rejime rağmen sanat için mücadele ediyorlar

Günümüz İran rejimi 40 yılı aşan tarihinde elbette bu tarihselliği arka plana atmaya, kadınların sahnelerden uzaklaşmasına, tek başına performans göstermesine engel olmaya çalışsa bile ülkeleri ve sanatlarının peşini bırakmayan kadınlar kah İran’da, kah sanatları için verdikleri mücadele nedeniyle sürgünde kah mahpushanelerde sanatlarına dört elle sarılıyor.

İran’da molla rejiminin ülke yönetimine el koymasının ardından İranlı sanatçı kadınların yalnızca kadın izleyiciler için performans göstermelerine izin verildi. Müzisyen kadınların tek başlarına solo performans göstermeleri de yasaklandı. Ancak dünya müziğine ilham veren kadın müzisyenler İrani halkların müziklerine sahip çıktı.

Kadın sesi provoke ediliyor

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini büyük oranda kadın üzerinden gerçekleştiren ataerkil bir toplum olan İran’da kadınların konumu, İran müziğinde de kadının rolünü gösteren bir faktör. Kadın müzisyenler sanatlarını icra etme hususunda çok büyük sıkıntılar yaşarken, müziğin genel anlamda denetimden geçtiği ülkede kadın sesi özellikle provoke edilerek, kadın müzisyenlerin ülke dışında seslerini ve sanatlarını icra etmek zorunda kaldıkları gözlemlemek zorunda kalıyoruz.

Güçlü tarihsel alt yapı

İslamiyet öncesinde, özellikle Sasani döneminde İran’daki müzik büyük gelişme kaydetti. Bârbad, Nakisâ, Râmtin gibi kadın müzisyenler büyük ün sahibi oldular. İran müziği ne İslam ne de İslam sonrasına sıkıştırılabilecek bir darlıkta ele alınamayacak kadar geniş bir tarihsel alt yapıya sahiptir. 3 bin yıldan fazla müzik ve müzik aletlerinin yapımının olduğu bölgede ve İrani kültürünün varlığını verili tarihsel bilgilerden biliyoruz. Ancak inanış ve yönetim biçimlerinin yaygınlaşmasında etkisini de görüyoruz. Örnek vermek gerekiyorsa 1979 yılının ardından İran’da pop ve popüler müzik yirmi yıl boyunca yasaklandı. 1990’lı yıllarda pop müziğin etkisini gören İran rejimi pop müzik yapılmasına izin vermek zorunda kaldı. Bu genel bir yaklaşım olarak elbette seyir gösterdi çünkü kadın müzisyenlerin pop müzik yapmasına müsaade edilmedi.

İran klasik müziğinde kadın orkestraları

Fars “avaz” müzik tarzı denildiğinde akla ilk gelen ve yaşayan seslerin başında Parisa gelir. Parisa ismi ile sahnelerde tanınan bir sima olan klasik müzik sanatçısı Fatemeh Vaezi, 16 Mart 1950 yılında İran’da dünyaya geldi. Parisa, orkestra eşliğinde konserler verdi. Sadece ülkesinde değil, İran müziğini ve kültürünü tanıtmak için Avrupa ülkelerinin yanı sıra Amerika Birleşik Devletleri’nde de 1996’dan 2012 yılına kadar sık sık sahne aldı. Parisa, ayrıca beş kişilik bir kadın orkestrası kurdu. Parisa halen İran’da yaşıyor olsa da, son 20 yıldır Avrupa’da ve ABD’de geniş bir yelpazede Farsça dilinde tasavvuf müziği icra etti ve bugüne kadar birçok albüm kaydetti. Elbette tüm kadın müzisyenler Parisa kadar şanslı olmadı.

Sürgünden sesler

Sürgünün kadın sesi Maryam Akhondy’di. Fakat sadece sesi değil aynı zamanda araştırmaları ile de İran müziğinde parmakla gösterilecek bir yere gelmesini sağlarken uluslararası boyuta taşıdığı İran müziğinde kadınların varlığını kanıtlar nitelikte ön plana çıktı. 1986’dan sonra Tahran’dan klasik müzik eğitim almış şarkıcı Maryam Akhondy, sürgündeki diğer İranlı müzisyenlerle çalışmaya başladı. Nawa ve Tschakawak ile Almanya ve İskandinavya’da sahne aldı. Aynı zamanda, son yıllarda tüm Avrupa’yı dolaşan bir başka geleneksel İran sanat müziği grubu olan Ensemble Barbad’ı kurdu. Maryam Akhondy, 2000 yılında İran’ın farklı bölgelerine ve kültürlerine bir tür müzikal keşif gezisi olarak ‘Banu’ isimli ve tamamı kadınlardan oluşan a capella (Çok sesli bir müzik türüdür ve enstrüman olarak insan sesi kullanılır)  grubunu kurdu. Bu proje için Maryam Akhondy yıllar boyunca, kadınların yalnızca kendi aralarında veya yalnızken icra ettiği, sadece özel durumlarda söylenen eski Fars ezgilerini topladı. Önemli araştırma-derleme çalışmalarına imza atan sanatçı aynı zamanda İslam öncesi döneme ait eski İran müziği araştırmalarını da içeren çalışmalar yürüttü, özellikle “Ahura Mazda” başlığı altında Zerdüşlük inancı dönemini yansıtan çalışmaları derleyerek toplamıştır. Maryam Akhondy, bu geleneksel kadın şarkılarını yeniden hayata döndürmeyi kendine görev edindi.

Kadınlar için konserler verdi

İran görsel sanatlarında ve klasik müziğinde tanınan bir diğer isim ise Sima Bina. Horosan’da 1945 yılında dünyaya gelmiştir. Horosan, Beluc, Türkmen, Lor, Şirazi, Baxtiyari, Mazandaran müziğine önemli katkılarda bulunmuştur. İran’da kız çocuklarına müzik eğitimi vermiştir. “Müziğin anası” olarak ün yapmış bir isimdir Sima Bina. İran geleneksel müziğinin icracılarından, üretkenlerinden olmakla beraber sahne sanatçılığı, araştırmacılık, bestecilik de yapmış resim sanatı ile de ilgilenmiştir. İranlı kız çocuklarını müzikte yetiştirmiş ve kadınlar için konserler vermiştir. Sima Bina, ülkesi dışında da müzik icra etmiş şu anda da İran ve Almanya’da yaşamaktadır.

İlk peçesiz sahne

İranlı kadın ses sanatçılarından ilk kez ses kaydına ve peçesiz sahneye çıkılmasına Kaçar Hanedanlığı sürecinde rastlanır. Doğu Kürdistan’ın Xoy kentinden Kürt Hiram Xanim Danboli hakkında çok az sahne olsa bile sanat kariyerinde sesi, şiirleri ve edebiyata yaptığı katkılar ile adı günümüze kadar gelmiştir. Farsça, Azerice ve Kürtçe dillerinde yazdığı bilinmektedir. Sesi ve şiirleri ile yine müziğe katkı sunan Hiram Xanim Danboli, Doğu Kürdistan’ın Urmiye kentinde yaşamıştır ve Tebriz’e göç etmiştir. 1800’lü yıllarda yaşamıştır.

Kadınlar nefes borusu açtı

Aslında bir bütün olarak İrani müzik siyasi dalgalanmalardaki etkiden payını almıştır ancak toplum ve toplumdaki müzisyen kadınlar kendilerine tüm baskılara rağmen nefes borusu açmıştır ve bunu evrensel olan müzikle yapmışlardır. Günümüzde Lily Afshar, Hayedeh, Anicée Alvina, Derya Dâdver, Evlin Bağçeban, Gülşifte Ferahani, Hayede, Helen, Mahsa Vahdet, Parisa, Sevdaliza, Jasmin Tabatabai ve daha nice kadın müzisyen buşunmaktadır.  Nazanin Aghakhani ve Nezhat Amiri dünyaca ünlü orkestraları yöneten kadın şefler de yetişmiştir.

Kadınlar organize olarak sahne alıyor

Tek başlarına sahneye çıkmaları İran’da yasak olan kadınlar bunu örgütlenerek yapmaya yöneldiler. Bu yüzden müzik gruplarının sıkılıkla karşımıza çıktığını görürüz. 2016 yılında kurulan Dingo yalnızca kadınlardan oluşan ve İranlı kadınlar tarafından büyük beğeni ile karşılanan gruplardan yalnızca biri. Konserlerini yalnızca kadınların katıldığı organizasyonlarda yapıyorlar. Glaris ise Doğu Kürdistanlı kadınlar tarafından oluşturulmuş dikkat cezbeden gruplar arasında yer alıyor. 2017 yılında Kermanşah şehrinde kurulan Glaris kadın müzik grubu Irak, Federe Kürdistan Bölgesi ve Türkiye gibi bölge ülkelerinde de sahneye çıkıyor ancak sahne performansları nedeniyle grup üyeleri İran rejim yargısının kıskacından kurtulamıyor.

Tutuklanmayı göze aldılar

İranlı sanatçı şair, söz yazarı Mona Barzoui 29 Eylül 2022 tarihinde Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi üzerine yazdığı şiiri okuyarak paylaştığı için tutuklandı. Aktivist Maedeh Hajabri, Tahran’da metro istasyonunda bir kadının yalnızca dans ettiği için tutuklanması üzerine dans ettiği görüntülerini sosyal medyada paylaştı, ardından ise tutuklandı. Aktivist Maedeh Hajabri, “Dans etmek suç değildir” diyerek tutuklanmayı göze alarak videolarını paylaştı. İranlı sosyal medya kullanıcısı kadınlar bir dönem dans ederek gösterdikleri performanslarını Maedeh Hajabri’ye destek olarak paylaştı. Özetle, İran ve Rojhelatlı kadınlar müziği kültürlerinin aktarılmasında bir vesile olduğu kadar son yıllarda ise protesto amaçlı ve düşüncelerinin dışa vurumu olarak da kullanmaktalar. İranlı kadınlar politik içerikli şarkı-şiirlerden, klasik ya da yöresel danslara politik bir tutum olarak performanslarını paylaşarak İran rejiminin katı duvarlarını aşmaya çalışıyorlar ve bugün bunun sancıları en derin şekilde yaşanıyor.

Devam edecek...