İranlı kadınlar tarihte büyük bir direniş gösterdi (10)

İran’da Jina Mahsa Amini’nin katledilmesinin ardından başlayan ayaklanma devam ediyor. Ancak ülkedeki bu başkaldırı kadınlar açısından ilk değildi. Protestolara götüren süreçte birçok direnişten söze etmek mümkün.

MALVA MİHEMED

Haber Merkezi- İran’da Jina Mahsa Amini’nin, başörtüsü zorunluluğuna uymadığı gerekçesiyle “ahlak polisleri” tarafından katledilmesi ülkede kadın mücadelesi açısından yeni bir dönemi de beraberinde getirdi. Ülkenin neredeyse tüm şehirlerinde Jina Mahsa Amini’nin katledilmesi protesto edilirken bu protestolar “jin, jiyani azadi” sloganıyla bir ayaklanmaya evrildi. Protesto gösterileri yönetimin istifasının istenmesi ve devrim talebiyle her yerde devam ediyor.

İran’da başörtüsü zorunluluğu, Humeyni’nin “Kadınlar İslami standartlara göre giyinmelidir” açıklamasında bulunduğu 1979 yılının Mart ayından günümüze uygulanıyor. Ülkede önemli gerilim alanlarından biri olarak görülen başörtüsü zorunluluğu İslami rejime karşı gelişen ilk tepki olarak yer aldı. İran dünyada kadınlara dini aidiyetlerini gözetmeden başörtüsünü zorunlu kılan nadir ülkelerden olma özelliğine sahip. Jina Mahsa Amini’nin ölümünden önce yakın zamanda başörtüsü zorunluluğu iki kez daha tepkilerle gündeme gelmişti. Temmuz ayında İranlı yazar Sepideh Rashno uygulamaya uymadığı gerekçesiyle gözaltına alındı. Görüntüleri sosyal medyada yayıldı. Çok geçmeden Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin başörtüsü zorunluluğunu sosyal medya profillerini de içerecek bir şekilde genişletmesi tepkinin artmasına neden olan başka bir gelişmeydi. Tüm bunlar ülkede yaşananları yorumlayanlarca bugünkü eylemlerin arka planı olarak değerlendirildi.

Medler’den günümüze

İran’da yapılan araştırma sonuçları kadınların Medler zamanından dahil olmak üzere uzun kollu gömlek, ayak bileği uzunlukta pantolon ve uzun çarşaf dahil olmak üzere başörtüsü taktığını gösteriyor. Bazı araştırmalar ise peçenin çeşitli Pers hanedanları döneminde yaygın olduğunu ve Ahameniş hanedanı döneminde, yani ülkede İslam'ın ortaya çıkmasından önce yayıldığını ve empoze edildiğini ortaya koyuyor. İlk protestolar on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkan Babi hareketinin önde gelen liderlerinden biri olan aktivist Tahera Karat el-Ain’in 1848'de halkın önünde peçesini kaldırması, İranlı kadınların zorunlu tesettür protestosunu ateşledi. Şair ve yazar İsmat Mostofi Ashtiani (1861/1868-1911) gibi kadınlar özel meclislerde peçelerini çıkardılar. Bu tür eylemler giderek yaygınlaşmaya başladı.

Zorunlu tesettüre karşı çıktılar

İran feminist hareketindeki aktivistler, 1906'da, yani anayasa döneminde kızların eğitim alanını daraltacağı için zorunlu tesettür meselesine müdahale etmeden kızlar için okullar kurmaya odaklandılar.  1907 yılı kadın meseleleri ile ilgili dergi ve gazetelerin çıkarıldığı yıllara sahne oldu. Kadınlar bu dergilerden yararlanarak zorunlu tesettüre karşı olduklarını duyurdu, başörtüsünü bir kenara bıraktı. Aynı yıl başkent Tahran'da bir grup kadın, kadınların dini kısıtlamalardan kurtulması için sloganlar atarak başörtüsü takmadan halka açık alanlara çıktı. Ancak yetkililer bu protestoları bastırdı.

Peçe eleştirişine ceza

Kadın hakları aktivistlerinin ve zorunlu tesettür karşıtlarının çoğu, tehdit edildiler. Gazeteci, aktivist ve “Kadın Dünyası/Jahan Zen” dergisinin yönetmeni Fakhr Afaq Parsa'nın evine saldırı düzenlendi. “The Hijab in Iran” başlıklı makalesinin bir kısmındaki desteği nedeniyle Meşhed'den Tahran'a sürgüne gönderildi. 1919'da, en önde gelen kadın hakları aktivistleri ve “Lisan al-Wal'a / Zaban Zanan” dergisinin kurucusu Sedika Dolatabadi, peçeyi açık ve aleni eleştirisi nedeniyle ölümle tehdit edildi.

Peçe karşıtlığının devamı olarak 1921 yılında İran'ın çeşitli şehirlerinden özellikle Tahran'ın kuzeyinden bazı kadınlar sokaklara peçesiz çıktı. Bu eylemciler arasında 1923'te gazeteci Shahnaz Azad da vardı. Eşi Ebu el-Kasım Azad, başörtüsü takmama hakkını talep eden “Tesettür Kolektifini Bırakın”ı kurdu. Toplantı bir yıldan az bir süre içinde durduruldu. Ebu el-Kasım Azad hapse atıldı ve sürgüne gönderildi.  1925 yılında bazı kadınlar ülkenin sokaklarında çarşafsız, uzun pelerinsiz geziyordu.

“Kadınların Özgürlük Günü!”

1934 yılında Türkiye'ye yaptığı ziyaretten sonra Rıza Han Pehlevi, Avrupa kültüründen etkilendi. Şah Rıza Han'ın attığı adımlar arasında, 1932'de İran'ın başkenti Tahran'da kızı Şems Pehlevi'nin başkanlığını yaptığı Doğu'da Kadın Konferansı'nın düzenlenmesi de vardı. Modern okulların kurulmasına katkıda bulundu. Bakanları ve parlamento üyelerini kraliyet kararına giden yol için kadınlarının peçesini kaldırmaya çağırdı. Türkiye'den döner dönmez 8 Ocak 1936'da kadınların her türlü örtüyü "başörtüsü, çarşaf" giymelerini yasaklayan bir kararname çıkardı. O günü ise "Kadınların Özgürlük Günü" olarak kaydetti. Çağdaş İran Tarih Okumaları Vakfı'nın belgelerine göre, kararname İranlı din alimleri ve peçeyi destekleyen İran halkı tarafından şiddetli eleştirilere maruz kalırken, yetkililer kararı uygulamayı reddeden veya eşlik etmeyi reddeden yetkilileri cezalandırmak için çalıştı.

İran’da kadınların "başörtüsü, çarşaf" giymelerini yasaklayan kararname uzun ömürlü olmadı. Belki de daha önce hiç yaşanmamış bir baskı dönemi getirildi. İran’da 1979'da monarşiden cumhuriyet rejiminin yerini alan devrimden sonra, ülkenin her yerindeki ve tüm dinlerden kadınların, bol bir ceket, başlarına sıkı bir şekilde oturan koyu siyah bir peçe ve örtüden oluşan İslami elbise giymeleri gerekiyordu. Zamanla, çarşaf giymek, İran Cumhuriyeti'nin kurucusu Ayetullah Ruhollah Mousavi Humeyni tarafından başlatılan Wilayat al-Faqih teorisi temelinde ülkeyi yöneten Şii mezhebiyle ilişkilendirildiği için kutsal hale geldi.

15 bin kadından cevap

Humeyni’nin bu adımına cevaben, 8 Mart 1980 Dünya Kadınlar Günü münasebetiyle ilk feminist gösteriye yaklaşık 15 bin İranlı kadın, Başbakanlık binası önünde peçe takma kararını protesto etmek için çıktı. Öğrenciler, doktorlar, avukatlar, her yaştan ve her meslekten erkekler de onlara katıldı ve Tahran'da pek çok kişi kararı protesto etmek için greve gitti. Feminist gösterilerin sayısındaki kademeli artışa rağmen, bu işe yaramadı ve 1983'te tüm kamu ve hükümet mekanlarında kadınlara peçeyi dayatan bir yasa çıkarıldı.

Zorunlu peçeye karşı bir dizi protestonun devamında, üniversite profesörü ve çocuk doktoru Homa Darabi, Tahran'daki Tajrish Meydanı'nda zorunlu peçeye karşı bir konuşma yaptıktan sonra, 1994 baharında peçesini çıkardı. İnsan hakları savunucusu Yarvin Darabi olarak öne çıkan kız kardeşi, aktivist ve yazar anısına ABD'deki Tıp Vakfı'na kız kardeşinin adını verdi ve Homa Darabi'nin otobiyografisi Rage'in yazarlarından biri oldu.

7 yaşın altındaki kızlar da örtünmek zorunda

İran İslam Ceza Kanunu'nun 638. maddesine göre, dini ne olursa olsun örtünme yasalarını ihlal eden İranlı kadınlara ceza veriliyor. Kadınlar on günden iki aya kadar hapis veya beş bin ila beş yüz bin İran riyaline kadar para cezası ile cezalandırılıyor. Öte yandan ayını zamanda kadınların Anayasanın 21. maddesi ile koruma altına alındığı da iddia ediliyor. Maddede “hükümet, kadınların haklarını İslami standartlara uygun olarak her bakımdan güvence altına almalıdır” deniyor. Yine aynı kanunun 639. maddesinde, “Fahişelik veya fuhuş yeri kuran veya işleten veya insanları buna teşvik eden her kişi hakkında bir yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” deniliyor. Ülkenin zorunlu başörtüsü yasalarına göre, yedi yaşın altındaki kızlar bile saçlarını örtmek zorunda.

Son kararname daha baskın

Son zamanlarda İran, İran Cumhurbaşkanı Ebrahim Raisi'nin 16 Ağustos 2022'de kadınların giyimine vurgu yapan ve ister sokakta ister internette olsun yasayı ihlal eden herkese daha ağır cezalar öngören bir kararname imzalamasının ardından, yaygın öfke kampanyalarına tanık olundu. Bu kararname, daha önce siyasi tutuklama, dövülme ve işkenceye maruz kalan yazar ve sanatçı Spideh Rachno’da dahil olmak üzere ulusal "peçe ve iffet gününün" ilan edilmesinin ardından 12 Temmuz'da ülke genelinde düzinelerce kadının tutuklanmasının ardından geldi.

Yaşananlar ilk değil

2014 yılında da eski İran Cumhurbaşkanı Hassan Rouhani'nin ofisinin yaptığı bir anket İranlıların yüzde 49,8'inin örtünmeyi reddettiğini gösterdi. Aynı yıl yasaya karşı hareket tırmandı ve sosyal medyada çeşitli kampanyalar ortaya çıktı. 2014 yılında başlatılan "Özgürlüğüm Çalındı" kampanyasının başlamasıyla birlikte yüzlerce İran asıllı kadın, video yayınlayarak ve kamusal alanlarda peçesiz veya beyaz başörtülüyken fotoğraflarını yayınlayarak zorunlu başörtüsüne karşı olduklarını duyurdular. Jina Mahsa Amini cinayeti İran'da kadınlara karşı işlenen ilk suç olmadı.

Devam edecek...