Yaşayan birikim: Feminist Bellek

Feminizmin temel tartışmalarını, kavramlarını bir araya getiren dijital sözlük feministbellek.org yayın hayatına başladı. Proje ile toplumsal cinsiyet ve hafıza alanlarındaki bilgi üretimi ve feminist pedagojideki gelişmelerin aktarılması amaçlanıyor. Ekibin içinde feministler, LGBTİ+ hareketten aktivistler, akademisyenler, gazeteciler, avukatlar ve farklı mesleklerden kadınlar var. Feminist Bellek ekibinden Yasemin Özgün ve Hülya Kendir amaçlarını, “Türkiye’de feminizmin tarihinde kırılmalar yaratan ‘Dayağa Karşı Yürüyüş’, ‘Mor İğne Kampanyası’ gibi kimi önemli deneyimlere dair başlıkları hem de günümüzde yeni ya da yeniden tartışılmaya başlanan kavramları ve konuları kapsayan bir bellek oluşturmak istedik.” olarak ifade ediyor.

ZEYNEP AKGÜL

Ankara- Feminist literatürde ön plana çıkan kavramların açıklandığı ve kavramlar üzerinden feminist mücadelenin hafızasının yansıtıldığı Feminist Bellek Projesi feministbellek.org sitesiyle yola çıktı. Feminist Bellek Projesi yürütücülerinden Yasemin Özgün ve Hülya Kendir ile projenin amacını, metinlerin değerlendirme süreçlerinin nasıl oluştuğunu, feminist mücadelede kavramların doğru kullanımının önemi üzerine konuştuk.

• Feminist Bellek Projesi nasıl oluştu? Kimler var projede? Bize biraz bu süreçten bahsedebilir misiniz?

 Feminist Bellek ekibinden kadınların bir bölümü birbirini Sosyalist Feminist Kolektif deneyiminden de tanıyan kadınlar. Feminist Bellek fikri ilk olarak 2018 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri döneminde oluşturulan YüzdeÇoğuz adlı feminist bir grupta tartışıldı. Sonrasında Bellek ekibi olarak daha yoğun bir çalışma sürecine girdik ve bu web sitesi de bu süreçle birlikte ortaya çıktı.

• Proje ile ne hedeflendi?

Hem “patriyarka”, “özel olan politiktir” ya da “ev içi” emek gibi feministlerin uzun yıllardır tartıştığı konulara ve Türkiye’de feminizmin tarihinde kırılmalar yaratan “Dayağa Karşı Yürüyüş”, “Mor İğne Kampanyası” gibi kimi önemli deneyimlere dair başlıkları hem de günümüzde yeni ya da yeniden tartışılmaya başlanan kavramları ve konuları kapsayan bir bellek oluşturmak istedik. Feminist belleğimizi geçmişten bugüne uzanan kocaman bir ağ gibi  düşünürsek bu başlıklar, ağı güçlendiren düğüm noktaları olarak düşünülebilir. Feminist Bellek’teki kavram/madde dizini aslında hali hazırda feminist teori ve politikanın, dünyada ve Türkiye’de ürettiği kavram ve tartışmalardan oluşuyor. Biz bu birikimi olabildiğince kapsayıcı, çeşitliliğine sahip çıkan bir  biçimde bir araya getirmeye çalışıyoruz. Bu dizine yeni başlıklar eklemeye devam ediyoruz.

“Feminist Bellek, durağan değil, sürekli gelişen ve yaşayan bir birikim”

• Bu projenin amacı cinsiyete dayalı şiddetin nedenlerine karşı mücadele veren uluslararası bir feminist ağ kurmak mı?

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de feminist hareketler özellikle son yılları özgürlüklerini ve hayallerini inşa etmek yerine gasp edilen haklarını geri almak ve/veya sınırlı tanımlanmış bazı haklarını talep etmek, bunları savunmakla geçirdi. Biz İstanbul Sözleşmesi’ne yönelik saldırılara karşı çıkarken Arjantinli ve Polonyalı kadınlar kürtaj hakları için direniyordu. Şimdilerde tüm dünyada kadın örgütleri, feministler İstanbul Sözleşmesi’nin kaldırılmasına karşı ses çıkarıyor. Dolayısıyla Türkiye’deki feminist hareketin, kadın ve LGBTİ+ mücadelesinin dünyadaki kadın ve LGBTİ+ hareketinden kopuk olduğunu düşünmüyoruz. Aksine bugün dünyanın pek çok yerindeki otoriter iktidarların patriyarkal niteliği ve yükselen anti-gender hareketleri farklı coğrafyalardaki feminist hareketlerin birbiriyle bağlantısını hem zorunlu kılıyor hem de güçlendiriyor. Bu nedenle Türkiye’ye özgü kimi farklılıklar olmakla beraber bütüncül bir hareketin parçası olduğumuzu düşünüyoruz.  Öte yandan, Feminist Bellek ayaklarını feminist politikaya basan, feminizm ve toplumsal cinsiyet alanına ait teori ve politika açısından temel öneme sahip kavramları ve Türkiye’deki feminizm mücadelesinin temel tartışmalarını feminist bakış açısıyla bir araya getiren bir dijital platform.

Feminist kavramlar, terimler ve feminizmin tarihçesi, Türkiye’de de son yıllarda hız ve derinlik kazanarak, pek çok kaynakta bir araya getirildi veya çevrilerek Türkçe’ye kazandırıldı aslında. Ancak Feminist Bellek, feminist birikimin bu topraklardaki yansımalarını ve serüvenini de göz önünde bulundurma derdiyle ortaya çıktı. Yani Feminist Bellek’teki metinler, feminist tartışmaların  Türkiye’ye özgü yollarla, Türkiye’deki feminist politika bağlamında nasıl dolayımlandığını da anlamaya çalışıyor.  Tabii ki bu, durağan değil, sürekli gelişen ve yaşayan bir birikim. Bu nedenle basılı bir kaynak oluşturmaktansa değişen tartışmalara ve ihtiyaçlara göre yenilenebilecek ve daha kolay erişilebilen bir format seçmeye karar verdik. Dijital bir mecra oluşturmanın bu dinamizmi takip edebilmemizi mümkün kılacağını düşündük. Şunu diyebiliriz, yazarlarının bir kısmını akademisyenler oluştursa da feminist bellek akademik bir proje değil.

• Sanırım bu çalışma dışarıdan da katkılara açık? Yani kadınlar bir kavramı yazıp gönderebiliyor. Nasıl oluşuyor bu süreç?

İlk 100 başlığın yazarlarını, başta OHAL döneminde KHK ile işlerine son verilen, üniversitelerden tasfiye edilen, toplumsal cinsiyet ve feminizm alanında çalışan barış akademisyenleri başta olmak üzere yazdıkları kavram/başlık ile ilgili akademik ve/ya politik çalışmalar yapmış, ele aldığı konuyu sade, açıklayıcı ve feminist bir bakışla kaleme alabilecek yazarlara ulaşarak seçmeye çalıştık. Site açıldıktan sonra epeyce ilgi gördü ve bize yazmak isteğiyle ulaşanlar oldu. Bu bizi çok sevindirdi.

Bunun üzerine sitemizde şu ana kadar yazılmış başlıklar dışında yazılar yollamak isteyenler için bir çağrı metni ve mini bir kılavuz hazırladık: https://feministbellek.org/yazarlara/. Yazılar gelmeye başladı ve editöryal süreçleri devam ediyor.

“Herkesin içine sinen metinler çıkıyor”

• Feminist Bellek’e gönderilen metinlerin değerlendirme süreçleri nasıl oluyor?

Editöryal süreç yazarlar ile yoğun bir iletişim içinde olduğumuz bir süreç. Her bir yazı en az 2 kez okunuyor, önerilerde bulunduğumuz noktalar oluyor. Yazarlardan beklentimiz yazacakları başlık etrafında dönen tartışmaların bir çerçevesini çıkarmaları; yani ele alınan kavramın tarihsel arka planına dair bir çerçevenin yanı sıra, Türkiye’de kavramın tartışılma biçiminin diğer coğrafyalardan hangi açılardan farklılaştığını veya ortaklaştığını yansıtan bir güzergâh sunmaları. Feminist Bellek’in başlıkları arasında tutarlı bir bütünlük olması açısından metinlerin belirli bir nitelikte ve biçimde yazılmasına önem veriyoruz. Eksik kaldığını ya da yeterince anlaşılmadığını düşündüğümüz kısımları yazarlara iletiyoruz, kimi zaman yazıyı zenginleştirmek adına yazarlarla ve kendi aramızda tartışmalar da yürütüyoruz, çok iyi geliyor bu, büyük ölçüde herkesin içine sinen bir metin çıkıyor ortaya. Biz bunu bir tür birlikte yazma denemesi olarak da düşünüyoruz. Yazarlarımız önerilerimize katıldıkları noktada yazıyı gözden geçiriyorlar. Fakat günün sonunda, her bir metin, yazarın ele alınan konudaki yaklaşımını taşıyor.  Zira yazarların kendi bakış açılarını ortaya koymak konusunda özgür olmaları da önemli ve değerli bizim için.

• Bu süreçte karşı karşıya kaldığınız önemli sorunlar neler oldu?

Sorunlardan bahsetmeden önce bunun emek yoğun bir süreç olduğunu vurgulamamız lazım. Bir kere, dijital yayın yapmanın kendine has kimi özellikleri var. Bunları öğrendik zamanla. Editöryal süreç yazarlar ile yoğun bir iletişim içinde olmamızı da sağladı, her bir yazı en az iki kez okundu, önerilerde bulunduğumuz  noktalar oldu. Bir önceki soruda dediğimiz gibi, bir tür birlikte yazma denemesi olarak da düşündüğümüz bu süreçler içinde eksik kaldığını ya da yeterince anlaşılmadığını düşündüğümüz kısımları yazarlara ilettik, kimi zaman yazıyı zenginleştirmek adına verimli tartışmalar da yürüttük. Haliyle bunlar bazen çok zaman alıyor.

“Bilinçli olarak içi boşaltılan bazı kavramlar ve ilkeler var”

• Günümüzde siyasal iktidarlar eliyle kirletilmiş, içi boşaltılmış, anlamı tersyüz edilmiş öyle çok sözcük ve kavram var ki. Bu proje ile bunun önüne geçilebilir mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Feminist Bellek’i kurarken öncelikli hedefimiz feminist kavramları ve Türkiye’deki feminist politikayı güçlendiren önemli bazı eylemleri/ hareketleri bir araya getirip kolektif  hafızamızı canlı tutmak, feminist hareketteki ortak kabullerin daha fazla toplumsallaşmasını sağlamak oldu. Tabii, feministlerin gündemindeki kavramların yer yer kasıtlı olarak yanlış kullanıldığını veya çarpıtıldığını da görebiliyoruz. Örneğin, siyasi iktidar ve muhafazakâr düşünce tarafından bilinçli olarak içi boşaltılan ve/veya anlamı kaydırılan bazı kavramlar ve ilkeler var. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin toplumsal cinsiyet adaletine dönüştürülmesi buna bir örnek. Öte yandan, geniş anlamıyla toplumsal muhalefetin feminist  kavramlara yeterince aşina olmadan tartışmalara dahil olduğu durumlar da söz konusu olabiliyor. Ayrıca bazı kavramlar veya ilkeler, feminizmle doğrudan ya da dolaylı temas içinde olan çevreler içinde hala tartışmalı veya netleştirilmemiş. Feminist bellek hem bu tartışmaların giderek müşterekleşmesine mütevazi bir katkı sunmayı hem de  iktidar cephesinin kasıtlı çarpıtmalarına karşı yürütülen mücadelelere destek olmayı amaçlıyor.

“Feminizm ve kadın hareketleri bize ilham ve güç veriyor”

•  Son olarak Türkiye’deki kadın hareketinin geleceği ve örgütlü feminizmle ilgili neler söylersiniz?

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de feminist hareketler özellikle son yılları özgürlüklerini ve hayallerini inşa etmek yerine gasp edilen haklarını geri almak ve/veya sınırlı tanımlanmış bazı haklarını talep etmek, bunları savunmakla geçirdi. Feminizm ve kadın hareketleri, pandemi de dahil en elverişsiz koşullarda bile sokakla bağını kesmeyen, aynı zamanda dijital mecralarda da dinamizmi canlı olan bir hareket. Türkiye’de 2010’daki kürtaj yasağı, İstanbul Sözleşmesi’nin iptali girişimi gibi her hamle, feminist hareketin ve kadın hareketinin güçlü direnciyle karşılık buluyor. Örneğin şiddet, kadın cinayetleri ve cinsel saldırı davalarında örgütlenen dayanışma eylemleri ve direnişlerle birçok kazanım elde edildi. Feminist hareketin ve kadın hareketinin bu kazanımlarına yönelik saldırılar Türkiye’ye has bir durum da değil kuşkusuz. İspanya, Portekiz, Arjantin ve küresel güney başta olmak üzere dünyanın birçok yerinde kürtaj yasakları, metoo hareketi, feminist grevler, kadın cinayetlerine ve kadına yönelik erkek şiddetine karşı protestolar, Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyada neredeyse eşzamanlı bir biçimde devam ediyor. Bu politik iklim ve feminist ve kadın hareketlerinin canlılığı Feminist Bellek ekibi olarak bize inanılmaz bir ilham ve güç veriyor, bizi besliyor.