Basma Al Soussi: Tunus’ta engeli bulunan kadınlar zor şartlar altında yaşıyor

Tunus’ta engeli bulunan kadınların zor şartlar ve koşullar altında yaşadığına dikkat çeken kadın hakları aktivisti ve İbsar Kör ve Görme Engelliler Kültür ve Eğlence Derneği Başkan Yardımcısı Basma Al Soussi, ülkede engeli bulunan kadınların gerek çalışma yaşamında gerekse de toplumsal yaşamda sorunlar yaşadığını belirterek, “Kadın hareketleri koordineli bir şekilde kadın hakları için hareket etmeli. Özel ihtiyaç sahibi kadınlar özellikle savaşın-çatışmaların yoğun olduğu ülkelerde daha çok desteklenmeli” dedi.

Tunus’ta engeli bulunan kadınların zor şartlar ve koşullar altında yaşadığına dikkat çeken kadın hakları aktivisti ve İbsar Kör ve Görme Engelliler Kültür ve Eğlence Derneği Başkan Yardımcısı Basma Al Soussi, ülkede engeli bulunan kadınların gerek çalışma yaşamında gerekse de toplumsal yaşamda sorunlar yaşadığını belirterek, “Kadın hareketleri koordineli bir şekilde kadın hakları için hareket etmeli. Özel ihtiyaç sahibi kadınlar özellikle savaşın-çatışmaların yoğun olduğu ülkelerde daha çok desteklenmeli” dedi.

ZOUHOUR MECHERGUİ

Tunus - Tunus’ta kadın haklarına dair çalışmalar uzun yıllardır sürüyor. Yaşamın birçok alanında baskılara rağmen mücadele etmekten vazgeçmeyen Tunuslu kadınlar, birçok kazanımda elde etti. Ülkede kadın haklarına dair birçok konuda yasal değişiklikler yapılsa da henüz istenilen düzeye ulaşılabilmiş değil. Feminist hareketler ve kadın hakları örgütleri tam bir eşitlik için yoğun bir mücadeleye devam ediyor. Fiziksel engeli bulunan özel ihtiyaç sahibi kadınlara hizmet veren bir dernekte genel başkan yardımcılığı yapan kadın hakları aktivisti Tunuslu Basma Al Soussi, ülkede engeli bulunan kadınların yaşadığı sorunlara ilişkin ajansımızın sorularını yanıtladı.

Tunus'ta engeli bulunan kadınların durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Evet, Tunus’ta engeli bulunan kadınlar zor koşullar altında ve şartlar yaşıyor. Özellikle de Tunus’ta bu grupta yer alan kadınların aşmak zorunda oldukları önemli sorunlar var demek yanlış olmaz. Engeli bulunan kadınların bilişeni oldukça yüksek, hukuk boyutunda hak sahibi, ancak bu ne kadar günlük yaşama yansıyor sorusuna gelirsek gerekli mekanizmalar yaşamsallaşmadığı için ve gerekli mekanizmalar düzenli işlemediği için yasalar koruyucu vasfı taşımıyor.

Tunus yasaları engeli bulunan kadınların haklarını koruyor mu? Engeli bulunan kadınlar çalışma yaşamına katılabiliyor mu? Yoksa bir dışlama ve ötekileştirme mi söz konusu?

Kısmen de olsa kadını şiddetten koruyan yasaların olmadığını söylemek zor. İşte bu yüzden kısmen diyoruz. Çok kırılgan bir konu bu… Kırılganlık durumu ise kadına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması hakkındaki kanun, engelli ve orta yaş üzerindeki kadınlar ve benzeri için özel olmalı. Koruyucu yasaların olması başka bir şey, ama onları çalışır düzeye getirmek başka bir şey. Mesela Tunus’un 2014 yılında hazırlanan yasalarında 48’inci madde var ama bunu işler kılmak başka bir şey.

“Dünya kadınlar için engellerle dolu bir yer”

Engelli kadınlar haklarını biliyor mu? Engelli kadınlar cinsiyete dayalı şiddeti ortadan kaldıracak bir yasa olduğunu biliyor mu? Cinsiyetin ne anlama geldiğinin farkında mı? Özellikle engelli kadınlara, kız çocuklarına temel haklarına dair eğitimler vermenin yanı sıra gelenek ve göreneklerin de işaret edilmesi, tacizin de ne olduğunun anlatılması da gerektiğini ve bunların kategorize yapılması gerekliliği var. Konuyla ilgili derinleştirilmesi gereken soru çok. Bu yüzden bizde merak ediyoruz; yasalar uygulanamıyorsa ne anlama geliyor? Toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı 58 sayılı kanun ile ilgili olarak bile uzmanlar müdahale birimlerinde eğitilseler farkındalık düzeyi değişir. Dünya, kadınlar için engellerle dolu bir yer, üstelik bir de dezavantajlı olarak dünyaya geliyorsanız bu engeller kat be kat önünüzde artıyor demek. Örneğin yasaları işitme engeline sahip bir kadına nasıl anlatabilirsiniz? Uğradığı tacizin suç olduğunu dahi bilmeyen bir kadına tacizi anlatmak zorundasınız ve bunun yasal haklarını anlatabilmek için yeterli alt yapınız olması gerekiyor.

Engeli bulunan kadınları hakları konusunda eğitmek için ne gerekiyor sizce? Sivil toplumun mu yoksa devletin sorumluluğu mu?

Bu ortak bir sorumluluktur. Eğitim ile birlikte bu tür konuların kökenlerine inmek gerekiyor. Engelli insanlarda farkındalık yaratmak için eğitimlerde kullanabileceğiniz argümanların onlara da hitap edebilir olması gerekiyor. Fiziksel engeller farklı farklı olabilir ve tüm bunlara hitap edebilmek gerekir. Ancak farkındalık eğitimleri kesinlikle ortak bir sorumluluk ile yapılmalıdır.

Engeli bulunan kadınların gerçekliğini değiştirmek için neyi değiştirmeyi hayal edersiniz?

Genel olarak kadınların ve özellikle engeli bulunan kişilerin gerçekliğini değiştirmek için, kadınların rolünü ev içi görevler ve çocuk bakımı ile sınırlayan erkek zihniyetleri değiştirilmelidir. Bu zihniyet genel olarak kadınları ve özellikle engeli bulunan kadınları toplumda aktif olmaya teşvik edemez.

Şu anda toplumumuzda engeli bulunan üniversite profesörleri, tam işitme engeli bulunan doktoralı kadınlar ve birçok alandan mühendisler var. Engeli bulunan kadınlar ülkemizde ya evlenmeyi tercih etmiyor ya da evlenen kadınların evlilikleri uzun sürmüyor. Özellikle çalışan, meslek sahibi olan kadınlar aile ve iş arasında sıkışıp kalamıyor, bu grupta boşanma oranı beklenilenden fazla. Bunda en önemli etkenin ise müfredatımızın üreme sağlığı ve kadın fizyolojisi konusunda bilinçli olmayan erkeklerden kaynaklanması ile ilgilidir. Sorunlar çok boyutlu olduğu için çözümleri de çok boyutludur elbette. Örneğin engelli kategorisinde görme engelli kadınların uğradıkları cinsel tacizi anlatabilmeleri ve tacize karşı savunmasız olmaları nedeniyle topluma karşı duydukları hayal kırıklıkları daha çoktur ve bu grupta psikolojik sorunların daha fazla olduğunu söyleyebiliriz. Görme engeli bulunan kadınların sivil toplum kurum ve kuruluşlarında çalışmalarına çok önem veriyoruz, ayrıca toplum içerisinde aktif rol olmaları, bilinçli bir şekilde rol sahibi olmaları toplumu da değiştirecek önemli bir faktördür. 

Tunuslu kadınlar tüm kazanımlarını ve uğruna savaştıkları her şeyi elde etme, garanti altına alma seviyesine ulaştılar mı?

Kadınlar için mücadele yolu meşakkatli, uzun ve süreklilik arz eder. Bu kazanımlar garanti altına alınmazsa kazanımlardan gerçekten söz edemeyiz. Tunus toplumundaki değişiklikler, garantili kazanç diye bir şeyin olmadığını doğrulamıştır, bu nedenle bu kazanımların sürdürülmesi ve desteklenmesi için hala çalışılması gerekir. Hak ve görevlerde kadın erkek arasında etkin eşitliğe ulaşılamazsak bu kazanımları garanti altına almış olmayacağız.

Yıllardır “kişisel statü” dergisinde, özellikle devrimden sonra kadınların değişiklik çağrıları var, sizce bu derginin bazı değişikliklere ihtiyacı var mı, yoksa Tunus'ta bugün kadınların gerçekleriyle uyumlu mu?

Bir bütün olarak, bu derginin bu toplumsal değişikliklere uygun değişikliklere ihtiyacı var. Ve aslında Tunus toplumu bugün birçok değişimi iç içe, sancılı bir şekilde yaşıyor, 1950'lerde ve 1960'larda bazı çekincelerle devrimci ve ilerici olan şey 21. yüzyılda yer aldığı ölçümde elbette aynı farkındalık ölçüleriyle ilerlemiyor. Bugün Tunus'taki kadınların statüsüne artık yakış olmayan bu dergide gerçek değişim için yapılan tüm hamleleri destekliyorum.

Tunus'taki feministler kadın haklarını savunmak için toplumsal bir performanstan bahsediyorlar, bu liberal ve performans perspektifinde entelektüel ve maddi güçlenme gerektiriyor mu?

Hak savunuculuğunun kesinlikle yaşamsal olması çok önemlidir ve bunun kullanılabilir olması çok önemlidir, ancak daha da önemlisi bazen birçok feminist hareket ağırlıklı olarak seçicidir,

ancak son yıllarda gözlemlediğimiz şey Tunus'taki feminist harekette bile değişmiştir. Bugün kadın hareketi kırsal kesimde ve eğitimsiz kadın ve engelli kadınlara da vurgu yaparak her kesimden kadını ağırlamaya, kucaklamaya da çalışıyor.

Ülkedeki gerici hareketler kadınların özgürlüklerini ciddi şekilde tehdit altında tutacak düzeyi taşıyor mu, yoksa biraz abartı mı var?

Her özgürlük garanti edilmez ve toplumların dinamikleri bu değişimleri gerektirir, en önemlisi sadece kazanımların korunmasını değil, insan hakları ilkelerine olan inancı da sağlamak gerekmektedir. Feminist hareketlerin ya da kadın hakları aktivizminin gerici akımlardan korkmasına işte o zaman gerek kalmamaktadır. Gerici akımlara bir de kazanımların tehdidi olarak görerek de elde edilen kazanımlara dört elle sarılmasına de vesile oluyor. İstenilen kazanımlar zaten elde edildi diyerek rahat davranmamayı da beraberinde getirdiği için bir uyarıcı olarak görmemek de gerekmektedir.

Engeli bulunan kadınlara yönelik nasıl bir şiddet söz konusu?

Evet. Özellikle bu oranlarda dramatik bir yükseliş yakalayan karantina döneminde kadına yönelik şiddetin düzeyi artmış, bu tür şiddetten bahsedilen bir artış söz konusu. Yüksek işsizlik oranı, okullarda artan şiddet, ev içi şiddet ciddi oranlarda artış gösterdi. Karantina-pandemi dönemi deyim yerindeyse ‘erkeklerin statüsünü bozdu’ şimdi ben ne olacağım diyen erkeğin kadına yöneldiğini ve tüm bastırılmış öfkesini kadından çıkardığını düşünüyoruz. Bunu elbette normalleştirmek için değil şiddetin temellerini okumaya çalışmakla ilgili olduğunu söylemekte fayda var. Kadına yönelik şiddeti ele alacak bir mekanizmayı devreye soktuğumuz zaman çözümlerin kökeni tüm kadınlara, özellikle de en savunmasız kesimlere yansıtılmalıdır. Sınıf arkadaşları tarafından cinsel tacize uğrayan ve evine gönderilen kız çocukları başta olmak üzere ve hem eğitim çerçevesinden, dışlama, yoksunluk ve tecrit korkusuyla çoğu zaman konuşmayan, sessiz kalan tüm kadınları kapsayan bir yaklaşım geliştirilmelidir.

Suriye, Irak ve Yemen gibi çatışma bölgelerindeki kadınların durumu hakkında değerlendirmeniz nedir?

Bu yerlerde kadınların maruz kaldığı ihlallerin büyüklüğünü öğrenmek için bölgenin çeşitli ülkelerindeki yıllık veriler ürkütücü boyuttu. Savaş başlı başına zor koşulları getiriyor, üstelik birde engelli olmak ve kadın olmak yaşamı tamamen çekilmez kılıyor. Kadın hareketleri koordineli bir şekilde kadın hakları için hareket etmeli. Özel ihtiyaç sahibi kadınlar özellikle savaşın-çatışmaların yoğun olduğu ülkelerde daha çok desteklenmeli. Evlerinden atılan kadınlara da, sistematik tecavüze uğrayan kadınlara da şahit oluyoruz ve bu kadınlar savaş nedeniyle seslerini duyuramıyorlar.  Feminist hareketler, kadın özgürlük hareketleri bölge ülkelerinde koordine oluşturmalı.