Erk yargının iddianamesine tepki: Saldırı “kasten” değil “tasarlanarak” yapıldı

Sistematik şiddete karşı 12 kez koruma başvurusunda bulunan Nurcan Kaplan, 7 ay önce annesi Nezire Demir ile birlikte boşanma aşamasında olduğu eşi Tarık Kaplan tarafından silahlı saldırıya uğradı. Avukat Zelal Erdemci, iki kadını açıkça öldürmeye gittiğini belirten fail hakkında “tasarlayarak” değil, “kasten” öldürme ve yaralamadan iddianamenin hazırlandığını belirtti.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Amed - Amed’in Yenişehir ilçesine bağlı Şehitlik mahallesinde yaşayan Nurcan Kaplan ve annesi Nezire Demir, 1 Haziran 2021 tarihinde boşanma aşamasında olduğu Tarık Kaplan tarafından silahlı saldırıya uğradı. Pazardan döndükleri esnada uğradıkları saldırı sonucu Nurcan Kaplan ve Nezire Demir ağır yaralandı. Olay yerinden kaçan fail Tarık Kaplan ise Temmuz ayında tutuklanarak cezaevine gönderildi. Aylarca tedavi gören Nurcan Kaplan eski sağlığına dönemezken, yaşanılanlara dair açılan soruşturma kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede iki kurşunla ağır yaralanan Nezire Demir için “ağırlaştırılmış kasten yaralama”, Nurcan Kaplan için ise “eşi kasten öldürmeye teşebbüs” suçlarından ceza talep edildi. İddianameye tepki gösteren Avukat Zelal Erdemci, saldırının “kasten” değil, “tasarlayarak” yapıldığını söyledi.

12 kez koruma başvurusunda bulundu

Yaşanan olayın apaçık ortada olmasına rağmen hazırlanan iddianamenin iki husus bakımından eksik olduğunu belirten Avukat Zelal Erdemci, iddianamenin diğer şiddet dosyalarından farklı olmadığı ve bir özensizlik örneği olduğuna dikkat çekti. Nurcan Kaplan’ın 16 yıllık evlilik hayatı boyunca sistematik şiddete maruz bırakıldığına ve bu süre zarfında 12 kez koruma başvurusunda bulunduğuna yer veren Zelal Erdemci, bir kadının gördüğü şiddetin önlenmesi amacıyla kamu idaresine başvurmasına rağmen korunamadığına vurgu yaptı.

“İddia makamına göre sanık ‘insaflı’ davranmış!”

Göze çarpan iki hususa dair açıklamalarda bulunan Zelal Erdemci, konuşmasına şu sözlerle devam etti: “İlk nedenlerimizden biri olay anında Nezire Demir’e açık bir şekilde iki el ateş ediliyor ve Nezire Demir’in hayatına bir kasıt oluyor. Pervasızca bir şekilde bir erkek bir kadına yolun ortasında şiddette bulunuyor. Ancak iddianamede bu kadar açık bir durum olmasına rağmen iddianamede ağırlaştırılmış yaralamadan ceza isteniyor. Bu da yetmezmiş gibi üstüne ‘Sanığın Nezire Demir’i öldürme gibi bir olanağı vardı ama buna rağmen Nezire Demir’i öldürmedi’ ifadeleri yer alıyor. İddia makamı, sanığın çok fazla ‘insaflı’ olduğunu düşünüyor. Bu yönüyle iddianamenin çokça eleştirilecek bir iddianame olduğunu belirtmek isterim.”

“Tasarlayarak öldürmeye çalışma söz konusu” 

Olayın kasıtla değil tasarlayarak gerçekleştiğini ifade eden Zelal Erdemci, bu detayın iddianamede işlenmediğine dikkat çekti. Nurcan Kaplan’ın aldığı yaralar nedeniyle aylarca tedavi gördüğünü söyleyen Zelal Erdemci, “Nurcan uzun bir süre aldığı yaralar nedeniyle tedavi gördü ve vücut fonksiyonları aradan geçen zamana rağmen halen eskisi gibi değil. Çok ciddi bir fonksiyon kaybı meydana gelmesine rağmen iddia makamı iddianamede bu hususlara hiç değinmemiştir. Sanığın tasarlayarak Nurcan’ı öldürmeye yönelik kastının olduğu çok açıktır. Üzerinde silahla görüşmeye giden bir insanın tasarlama kastının olduğu çok açıktır” ifadelerine yer verdi.

“Fail cezalandırılmalı”

Zelal Erdemci, yargılama sürecindeki taleplerinin ise çok açık olduğunu kaydetti. Şiddetin önüne geçmek amacıyla failin cezalandırılması gerektiğini ifade eden Zelal Erdemci, konuşmasına şu sözlerle son verdi: “Kamu idaresinin kadına şiddete ilişkin herhangi bir politikasının olmadığını ya da mevcut haliyle politik olarak görülen genel davranışların çokta etkin olmadığı görülüyor. Kamu idaresi bu yönüyle bu kadar eksik kalıyorken, diğer yönüyle en azından yargı mercilerinde bu anlamda şiddet uygulayıcılarına bir mesaj vermeleri gerekir. Bu anlamda ellerinde ki tek argümanları cezalandırma olan yargılama makamlarının bu hususu gözetmelerini istiyoruz. Bununla birlikte bu şiddet politikalarına dur denilsin ve bu tür durumların cezalandırılabileceğini birileri görebilsin.”

Duruşma 23 Mart’ta

Davanın ilk duruşması 23 Mart tarihinde Diyarbakır 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek.