Filistinli kadın gazeteciler yaşadıklarını anlattı

“Kadın Gazeteciler Konuşuyor” konferansında yaşadıklarını anlatan kadın gazeteciler, ekonomik ve psikolojik desteye ihtiyaçlarının olduğunu söyledi.

REFÎF ÎSLÎM

Gazze – Filistin Kadın Örgütü, 27 Kasım'da kadın basın çalışanlarının medya alanında karşılaştığı fiziki, psikolojik, sosyal ve ekonomik şiddete ilişkin “Kadın Gazeteciler Konuşuyor” başlığıyla 6’ncı konferansını gerçekleştirdi. Konferans kapsamında bir grup gazeteci ağırlandı ve gazeteciler haber takibi sırasında karşılaştığı sorunlara dikkat çekti.

Kadınlar ataerkil zihniyet baskısı altında

Filistin Kadın Örgütü yöneticisi Wefa Abdel Rahman, kadınların Filistin’de aile içi, sözlü şiddet olmak üzere farklı şiddet yöntemlerine maruz kaldığını söyledi. Bu duruma örnek veren Wefa Abdel Rahman, “Katledilmekten kurtulan bir kadına toplumda ‘neden biraz daha sabır etmedin’ deniliyor. Katledildiği zaman da ‘neden kaçmadın’ deniliyor” diye konuştu. Wefa Abdel Rahman, kadınların ve kadın basın çalışanlarının ataerkil zihniyet nedeniyle baskılandığını ifade etti.

“Şiddet sistematik olarak gerçekleşiyor”

Gazeteci Hind Şerida, aktivist Nizar Benat’ın öldürülmesi olayını kınayan gösterileri takip ettikleri sırada şiddet gördüklerini belirterek, daha sonra gözaltına alındıklarını kaydetti. Kadın gazetecilere yönelik saldırıların kendileri gibi Filistin polis güçlerinde çalışan kadınlar tarafından gerçekleştirildiğini söyleyen Hind Şerida, kendilerine yönelik şiddetin sistematik olduğunu vurguladı.

“Birçok yere başvurdum, sonuç alamadım”

Polis merkezine götürüldüklerinde şiddet ve tehdide maruz kaldıklarını anlatan Hind Şerida, “O zaman Nizar Benat’ın nasıl katledildiğini anladım. Filistin yönetiminin kadın polis memurlarını kadın tutukluları dövmeye mecbur bırakması beni çok üzüyor. Eğer ki denileni yapmazlarsa maaşlarından kesinti yapılıyor” dedi. Gördüğü şiddete ilişkin birçok yere başvuru yaptığını söyleyen Hind Şerida, herhangi bir şey elde edemediğini anlattı.

Her şeye rağmen işine devam edecek

Nisrin Salim, İsrail sisteminin kadın gazetecileri düşman olarak gördüğünü ifade ederek, “Birçok nesil büyüten Filistinli kadınlar, gazeteciliğin kadın mesleği olmadığına, sadece erkeklerin yapabileceğine inanan İsrail’in sistematik saldırılarına karşı durabilir” diye konuştu. Nisrin Salim, Kudüs’teki olayları takip etmenin yurtseverlik görevi olduğunu ve bütün engelleme ve tutuklamalara rağmen işini yapacağının altını çizdi.

 Etkileri hala üzerinde

Takip ettiği son savaş olayların kendisini çok etkilediğini ve hala psikolojik olarak etkisinden çıkmadığını ifade eden gazeteci Meryem Ebu Deqa, “Sağ salim eve dönüp yeniden çocuklarımı göreceğime inanmıyordum. Günlerimin çoğunu El-Şifa hastanesinde geçirdim. El-Wehda katliamına tanıklık ettim” dedi.

 Takip ettiği olayı anlattı

Mayıs ayında yaşamını yitiren Meryem El-Talbanbi’nin olayını takip eden gazeteci Emel Hebib ise, “Olayı takip ettiğimde taşın üzerine oturdum. İşimiz bittiğinde fotoğrafçı taşlar altında bedeni kalan Meryem’in parçaları üzerine oturduğumu söyledi. Bu sözler beni çok etkiledi, gözyaşlarımı tutamadım. İşte o zaman gelen kokunun çocukların bedeninin kokusu olduğunu anladım” dedi.

 Psikolojik ve ekonomik desteğe ihtiyaç var

16 yıldır basın alanında çalışan Meysun Kihel de, Gazze başta olmak üzere Filistinli kadın gazetecilerin son saldırıda yıkılan kurumlarına alternatif mekanlar bulabilmeleri için psikolojik ve ekonomik desteğe ihtiyaçlarının olduğunu söyledi.