Şine Eli: Cinayet dosyaları hasıraltı ediliyor

2021 yılının ilk 6 ayında Federal Kürdistan Bölgesi’nde yaşanan kadın cinayetlerine göz atmak kadına yönelik şiddetin durmadan artan tablosunu anlamaya yetiyor. Resmi verilere göre 20 kadının “intihar” ettiği, 37 kadının “kendisini yaktığı” bölgede 6 kadının ölümü kayıtlara “kadın katliamı” olarak geçti. Cinayetlerin artmasının nedenini değerlendiren aktivist Şine Eli, mahkemelerin zayıf tutumu ve cezasızlığın artıştaki etkisine dikkat çekiyor.

 

Süleymaniye- Federal Kürdistan Bölgesi’nde kadına yönelik şiddet gün geçtikçe artarak devam ediyor. BAAS Rejimi’nin yıkılmasının ardından istikrarsızlığın, ekonomik krizin hakim olduğu bölgede kadın cinayetleri “intihar”, tandırlarda yakılan kadınların cenazeleri de basında “kendini yakma” olarak veriliyor. Çok gerilere değil 2021 yılının ilk altı ayına bakıldığında; resmi kayıtlara göre bölgede 6 kadın katledildi, 20 kadının intihar ettiği iddia edildi ve 37 kadının ise kendisini yaktığı bilgisi paylaşıldı. 53 kadının cinsel istismara maruz kaldığı bölgede binin üzerinde kadın şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle resmi makamlara başvurdu.

Peki nüfusu 5 milyon olan bir bölgede kadına yönelik şiddetin bu kadar fütursuzca yaşanıyor olmasının nedenleri arasında neler geliyor? Öğretmen ve insan-kadın hakları aktivisti Şine Eli, bu soruyu yanıtlıyor ve çok sayıda nedene dikkat çekiyor. Şine Eli’ye göre bu nedenlerin en başında hukukun işletilmemesi, mahkemelerin ve adalet sisteminin sessiz, duyarsız ve cezasız kalması geliyor. Politik ve ekonomik krizin şiddeti tetiklediği ancak şiddet karşısında caydırıcı cezalar öngörmeyen hatta resmi kayıtlarda dahi tahrifat yaparak, katliam ve cinayetleri kayıtlara “intihar” olarak işleyen bir sistemin söz konusu oludğunun altını çiziyor Şine Eli.

Şiddet kayıt altına alınmıyor

Kabile-aşiretlerin gerici özelliklerinin yanı sıra “namus” olğusunun halen bölgede çok yaygın olarak dayatıldığının altını çizen Şine Eli, “Gerici bazı görüş ve özellikler maalesef kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddeti tetikliyor. Ayrıca halen oturmamış bir parlamento sistemi söz konusu. Yasalar çıkarılıyor, kadını koruyan ve kadına yönelik şiddeti uygulayan yasalar ancak bu yasaları uygulayacak mekanizmalar söz konusu değil. Bir şekilde bu küçük coğrafyada kadına yönelik şiddet asla resmiyete kavuşturulmamaya, hasıraltı edilmeye çalışılıyor” dedi.

Yasaların çıkarılması kadar uygulama alanlarının da olması gerektiğini savunan Şine Eli, bunun birincil olarak güvenlik güçleri, ikincil olarak mahkeme ve adalet sistemi yoluyla devam etmesi gerektiğini ancak bu sistemin işlemesi gerektiği gibi işletilmediğini düşündüğünü aktarıyor. Yasaların işletilmemesinden kaynaklı olarak şiddet vakalarının artış gösterdiğine dikkat çeken Şine Eli, “Şiddet failleri resmen güçlerini sırtını yasaları uygulamayan resmi kurumlara yaslıyor” diye konuştu.

“Hukuk kaygısı oluşturulabilir”

Katledilen, şüpheli şekilde yaşamını yitiren kadınlar hakkında açılan mahkeme dosyalarının çok kısa zamanda kapatıldığına dikkat çeken Şine Eli, “Mahkemeler özellikle namus cinayeti adı altında katledilen fakat şüpheli ölüm ya da intihar olarak geçen dosyaların soruşturma ve muhakemelerini sağlıklı yürütmüyor. Kapatma daha çok tercih ediliyor. Yine çok sayıda dosyanın değiştirildiğini biliyoruz. Eğer katil zanlıları yakalansa ve hak ettikleri cezaları almış olsalar ardından bu fiili tasarlayan katil erkek zihniyetlerine sahip olanlar daha temkinli yaklaşabilir. Hukuk kaygısı, korkusu oluşabilir ancak bu asla oluşturulmuyor” diyor.

Şine Eli, hukuk ve kadına yönelik şiddet vakaları karşısında adelet sistemi ve mahkemelerin sağlıklı işletilmesi çağrısında bulunurken, bu katlimaların ve davaların takipçisi olacaklarını da hatırlatıyor.