Serdar Tanış’ın annesi: O’ndan geriye hiçbir şey bulamadık

Silopi’de 2001 yılında HADEP İlçe Başkanı olan Serdar Tanış, ifadeye çağrıldığı karakoldan bir daha dönemedi. Yıllardır oğluna ait bir iz arayan anne Rabia Tanış, “Bir mezarı olsun, kemiğini bulalım diye çok mücadele ettik. Ondan geriye hiçbir şey bulamadık. Biz sonuna kadar onun davası ve mücadelesinin arkasındayız. Onun bıraktığı mirası bizler ve çocukları devraldık” dedi.

Silopi’de 2001 yılında HADEP İlçe Başkanı olan Serdar Tanış, ifadeye çağrıldığı karakoldan bir daha dönemedi. Yıllardır oğluna ait bir iz arayan anne Rabia Tanış, “Bir mezarı olsun, kemiğini bulalım diye çok mücadele ettik. Ondan geriye hiçbir şey bulamadık. Biz sonuna kadar onun davası ve mücadelesinin arkasındayız. Onun bıraktığı mirası bizler ve çocukları devraldık” dedi.

MEDİNE MAMEDOĞLU

Şirnex – Türkiye’nin doğusunda 1980’li yıllardan itibaren binlerce insan gözaltına alınıp kaybedildi. Kaybedilenler için yıllardır adalet arayışında olan aileler ise, her hafta biraraya gelerek, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını istiyor. Bu hafta da Silopi’de siyasi parti çalışması yürüttüğü için sürekli tehditler alan ve ifade için gittiği karakoldan kendisinden bir daha haber alınamayan Serdar Tanış’ın hikâyesini konu aldık. Siyasi parti çalışmalarına başladığında 25 yaşında olan Serdar Tanış, arkadaşları ile birlikte 2000 yılında Silopi’de HADEP ilçe teşkilatı açmak üzere çalışmalara başladı. Çalışma yürütenler, “Benim bulunduğum bölgede HADEP açılamaz, buna asla izin vermem” diyen Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can’ın ağır tehdit ve baskısı ile karşılaştılar. Tüm baskılara rağmen 3 Ocak 2001 tarihinde HADEP ilçe teşkilatı açıldı ve Serdar Tanış İlçe Başkanı oldu. Sonrasında baskılar daha da ağırlaştı.

İfade için gittiği karakoldan bir daha dönmedi

Jandarma Komutanlığı 25 Ocak 2001 tarihinde Serdar Tanış'ı telefonla arayıp komutanlığa gelmesi istendi. Serdar Tanış, ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz ile birlikte Silopi Jandarma Komutanlığı'na gitti ve onlardan bir daha haber alınamadı. Silopi Jandarma Komutanlığı beş gün boyunca Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’i görmediklerini söyledi. Kamuoyu baskısının artması üzerine Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, onların 25 Ocak'ta Silopi Jandarma Komutanlığı'na geldiklerini ama yarım saat kaldıktan sonra, ayrıldıklarını açıkladı. Baba Şuayip Tanış ise kamuoyuna yaptığı açıklamada: "Oğlum ilçe teşkilatını açmaya çalışırken Levent Ersöz bizi sürekli tehdit etti. Beni, Şırnak İl Jandarma Komutanlığı'na götürdüler. Levent Ersöz, 'Oğlun bu işten vazgeçsin, yoksa sizin için iyi olmaz' dedi. Oğlum parti çalışmaları için Diyarbakır'a gittiğinde Levent Ersöz beni telefonla arayıp, oğlun Serdar, Şırnak topraklarına ayak basarsa yaşatmam' dedi. Oğlum Diyarbakır’dan geldiğinde Silopi İlçe Jandarma Karakolu'na çağrıldı” diyerek, gittiği karakoldan bir daha dönmediğini söyledi.  

AİHM Türkiye’yi mahkûm etti!

İnsan hakları örgütleri, aydınlar ve Yargısız ve Keyfi İnfazlar Komisyonu, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in akıbetinin araştırılması için devreye girdi. Ama tüm girişimler sonuçsuz bırakıldı. Dosya etkin bir soruşturma yürütülmeden 2015 yılında takipsizlik kararı ile kapatıldı. Takipsizlik kararına yapılan itiraz ise Cizre Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Bunun üzerine aileler 17 Ağustos 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, 18 Temmuz 2019 tarihinde başvuruyu süre aşımı gerekçesiyle reddetti. Oysa 2001 yılında AİHM'e taşınan davada mahkeme, “Yerel mahkemeler tarafından ayrıntılı bir adli inceleme veya bağımsız bir soruşturma gerçekleştirilmemiş olmasını üzüntü ile karşılamaktayız” diyerek, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in kaybedilmesinden devletin sorumlu olduğu sonucuna varmış ve Türkiye’yi oybirliği ile mahkûm etmişti. 

“Oğlum sürekli tehdit alıyordu”

Anne Rabia Tanış, yaşanan olaydan sonra oğlu Serdar Tanış’tan ne bir haber alabildiklerini ne de mezar bulabildiklerini söyledi. Oğlunun o süreçte gördüğü bütün tehditlere rağmen davasının peşini bırakmadığını ifade eden Rabia Tanış, “Biz olaydan önce köyde yaşarken bize koruculuk dayattılar. ‘Ya silah alırsınız ya da köyden gidersiniz’ dediler. Biz de silahı kabul etmeyip köyden Cizre’ye geldik. Çocuklarımız orada büyüdü. Serdar da o zaman evli küçük çocukları vardı. Serdar da partide çalıştığı için sürekli tehdit ediliyordu. Biz de ona akşamları Silopi’de kalma evine gel diyorduk. Ama o ne tehditlerden ne kimseden korkmuyordu. Onca şeye rağmen parti binasını açıp orada çalışma yürüttü” sözlerini kullandı.

“Oğlum kimseyi öldürmedi”

Kayıp edilmesinin ardından 20 yıl geçtiğini belirten Rabia Tanış, “Benim oğlum kimseyi öldürmedi, kimseye bir şey yapmadı, sadece halkı için siyaset yapmak istiyordu. Ama onu bile çok gördüler onlara. O kayıp edilmeden önce defalarda babasını gözaltına aldılar. Gözaltında babasına ‘ya o bu işi bırakır ya da seni öldürürüz’ dediler. Oğlum bu tehditlere karşı hiç boyun eğmedi. En son parti çalışması için Diyarbakır’a gittiğinde buradaki komutan ‘buraya ayak basarsa onu yaşatmam’ dedi. Buraya döndüklerinde ifade için karakola gittiler. Gidiş o gidiş bir daha da onlardan bir haber alamadık” diye belirtti.

“Davasının arkasındayız”

Fail meçhul cinayete kurban giden oğlunun davasının arkasında olduklarını dile getiren Rabia Tanış, “Oğlum ‘ölsem de bu davadan vazgeçmeyeceğim’ diyordu. İfade vermeye gittikten sonra bir daha ondan haber alamadık. Bir mezarı olsun bir kemiğini bulalım diye çok mücadele ettik. Ondan geriye hiçbir şey bulamadık. Biz sonuna kadar onun davası ve mücadelesinin arkasındayız. Onun bıraktığı mirası bizler ve çocukları devraldık. Devlet istese bunun kimin yaptığını, oğlumun cenazesinin şuan nerde olduğunu hemen bulur. Ama bu süreçte en ufak bir adım dahi atmadılar” ifadelerini kullandı.