‘Şiddetin en büyük nedeni ataerkil zihniyet ve yıkılmayan tabuları’

Şiddetin artmasının nedeninin ataerkil zihniyet olduğunu vurgulayan Tunuslu kadın hakları savunucuları, kadınların bağımsız bir ekonomiye sahip olmadıkları için sistemleşen şiddetten kurtulamadıklarına dikkat çekti.

ZOUHOUR MECHERGUI

Tunus- Kadına yönelik her türlü şiddetle mücadeleyi büyütmek ve ortakalaştırmak için bir çok ülkede 25 Kasım ve 10 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilecek 16 günlük kampanyaya katılan ülkelerden biri de Tunus.

Tunuslu kadın hareketleri bir çok eylem ve etkinlikle kampanyaya katılırken, yaşanan şiddetin boyutunu ve şiddetten çıkış yollarını kadın hakları aktivistleri ajansımıza anlattı.  

Ataerkil zihniyetin şiddetin artmasındaki rolüne değinen feminist aktivist Meryam El-Hemami, “Kadına yönelik şiddet ekonomik, cinsel, toplumsal ve psikolojik gibi çok yönlü uygulanıyor. Tunuslu kadınlar bağımsızlıktan bu yana verdikleri mücadeleleri sayesinde birçok yasa elde etti. Ancak bu yasalar şimdiye kadar kadınlar için herhangi bir şey değiştirmedi. Özellikle 2017 yılında çıkarılan 58 sayılı yasa kadına yönelik şiddeti azaltamadı. Kadınların sessizliği ve ataerkil toplumların üzerine inşa edildiği tabuları yıkma cesaretini gösterememesi, şiddeti devam ettirdi. Eşinden ya da erkek kardeşinden şiddet gören kadının susmasını söyleyen karanlık zihniyete karşı kadınlar mücadele etmelidir” ifadelerini kullandı.

Ekonomik bağımsızlık ve şiddet

Kadınların gördüğü şiddeti açıklaması gerektiğini söyleyen Meryem El-Hemami, kadınların şiddet karşısında sessiz kalmamaları gerektiğine işaret etti. Tunus’ta kadınların şiddet görmesinin en önemli nedenini ekonomik bağımsızlıklarının olmayışı olarak açıkladı.

Ataerkil zihniyetle mücadele çağrısı

İnsan Hakları Savunucu Besma El-Susi, “Erkek ailenin temel ihtiyaçlarını sağlamadığı zaman bu umutsuzluk kadınları etkiliyor. Tüm krizlerden en çok etkilenen kadınlardır” dedi.

Kadınları katletmeye varan şiddeti toplum bakışıyla bağdaştıran Sosyolog Sebrin Ecrudi de “Şiddetin sona ermesi için her iki cinsin çabalarına ihtiyaç var. Mevcut yasalar kadına yönelik şiddet olgusunda başarılı olamadı. Aile ve okulla başlayan toplumsal eğitim, şiddetle mücadelede ve bu olguyu reddeden bir nesil yaratmada büyük rol oynuyor. Bir kız çocuğu, erkek kardeşinin isteklerine ve ev işlerine itaat edecek şekilde yetiştirildiğinde, bu şiddetin en tehlikeli biçimidir. Kadınları ataerkil zihniyete karşı mücadele etmeye çağırıyorum” şeklinde konuştu.