İdlib'te şiddete uğrayan kadınlar nerede?

İdlib'te işgalin yarattığı militarist ortam kadına yönelik şiddeti daha da artırdı. Temel insani haklardan dahi mahrum bırakılan kadınlar gördükleri toplumsal baskı sonucu evlerini terk ettikleri iddia ediliyor.

HEDÎL OMER

İdlib- Kadına dönük şiddet ve katliam dünyanın her yerinde ciddi bir artış gösterdi. Şiddetin temeli devletli ataerkil sistem. Devletlerin gasp, talan ve tecavüze dayalı hayata geçirdikleri sistemin temel hedefi kadınlar. Evde koca, baba, kardeş, oğul ya da yakın akraba baskısına maruz bırakılan kadın, kamusal alanda da iş verenin veya devletin polisi, askerinin her türlü şiddeti ile karşı karşıya yaşam mücadelesi veriyor. Tecavüz kültürüne karşı 'Jin Jiyan Azadî' sloganı ile ayaklanan kadınlar Kuzey ve Doğu Suriye'de 10 yıl önce bir devrime öncülük etti. Bugün hala kurumsal, ideolojik ve öz savunma temelinde büyük bir direniş içinde olan kadın enternasyonal bir örgütlülüğü de önemli oranda sağladı.

Suriye'nin Kuzey kenti İdlib, Suriye rejiminin baskısı, Türk devletinin ve ona bağlı çetelerin işgali altında. Militarizmin arttığı idlib'te kadına dönük şiddette ciddi oranda artış görülüyor. Tecavüze, fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete, zorla ve çocuk yaşda evlendirmelere ve toplumsal baskı ile karşı karşıya bırakılan kadınlar çareyi şiddet gördüğü evleri terk etmekte buluyor. İdlib'te son süreçte evlerin terk eden kadınların sayısında ki artış kadınların kaçtığımı yoksa kaçırıldığı mı sorusunu akıllara getiriyor? Evlerini terk etmek zorunda bırakılan kadınların akıbetleri hala bilinmiyor.

32 yaşındaki Rudeyna Elêq, Kasım ayı başında ailesinin yeniden evlenmesi yönündeki baskıları nedeniyle iki çocuğuyla evi terk ettiği iddia edildi. Rudeyna Elêq’in arkadaşı Dua El-Sexir, “Rudeyna çocuklarını korumak istedi. Bu yüzden böylesi bir karar verdi. Rudeyna son zamanlarda ağabeyinden kötü muamele görüyordu. Bu da onun kendi gerçekliğinden kaçmasına neden oldu” dedi.

Kızının akıbetini bilmiyor

Dêr Hesan kentinde yaşayan 29 yaşındaki Raida Keyali'de aile içi şiddet gören kadınlardan. Bu yılın başında onunda evini terk ettiği ileri sürülüyor. 48 yaşındaki annesi Xedîl El-Hesen, kızının arama çabalarının sonuçsuz kaldığını belirterek, “Kızımı karakol, hastane, cezaevi gibi aklına gelebilecek her yerde aradık. Sosyal medyada da aradık ama bulamadık. Kızım evli olduğu erkek tarafından şiddet görüyordu. Babası ve ağabeyleri boşanmasını kabul etmediler. Bu yüzden kızım kayboldu. Kızımın akıbetini bilmediğimden kaynaklı çok üzgünüm” dedi.

Zorla evlendirilmek istendi

Atmeh kentindeki kampta kalan 19 yaşındaki Zehra Ebd El-Qadir, evlendirilmek istendiği amcasının oğluyla evlenmemek için kaçtığı iddia ediliyor. Akrabası Fatima El-Rehmûn, “Zehra ailesi tarafından şiddet görüyordu. Ailesi amcasının oğlu ile zorla evlendirmek istiyordu. Bu yüzden düğününden iki gün önce kaçtı. Ağabeyleri onu bulurlarsa öldüreceklerini söylüyorlar” diye belirtti.

Kadına hiçbir alanda hak yok

Kadının güçlendirilmesi alanında çalışan aktivist Rabia El-Xetib, kadınların yaşam ve psikolojik koşullardan kaçmasının geri kalmış bir toplumun kadınlar üzerindeki egemenliğini gösterdiğine ifade etti. Bu olgunun artma nedenlerine değinen Rabia El-Xetib, “Psikolojik strese neden olan aile ve evlilik çatışmalar bu olgunun artmasının başlıca nedenidir. Zor yaşam ve maddi koşullar kadınların kaçma kararı almalarına neden oluyor. Mahkemelerde ve yerel toplulukta kadın haklarının bulunmaması, İdlib'de kadınların karşılaştığı sorunların ve olayların çoğunun temel nedenidir. Kadın güç merkezlerinin ve kadın destek ve koruma kurumlarının uygun şekilde etkinleştirilmesi bu olguları büyük ölçüde azaltacaktır” şeklinde konuştu.