Menal Hac Elî: Suriye gerilimine en iyi çözüm Demokratik Ulus

Demokratik Suriye Meclisi Kadın Bürosu Sözcüsü Menal Hac Elî, bölgeye yönelik son gelişmeleri değerlendirerek, Demokratik Ulus Projesi’nin Suriye'de yaşanan gerilim ve karışıklıklara en uygun çözüm yolu olduğunu söyledi.

ROJ HOZAN

Qamişlo- Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılar artarak devam ediyor. Her alanda güçlü örgütlülük ve devrimci halk savaşı geliştirerek devrimi ve  yaşamlarını savunacaklarını ifade eden halklar saldırıların hedefinin geliştirdikleri Demokratik Ulus Projesi olduğunu söylüyor.

Saldırılara karşı örgütlü mücadele ile yanıt verdiklerini ve vermeyede devam edeceklerini söyleyen Demokratik Suriye Meclisi Kadın Bürosu Sözcüsü Menal Hac Elî ile saldırıları ve buna karşı çözüm önerilerini konuştuk.

*Türkiye’nin Federe Kürdistan ve Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik kimyasal silah kullanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk devletinin Suriye halkına karşı olan düşmanlığının uzun bir geçmişi var. Türk devletinin işgal saldırıları ve Suriye’ye geçmek için her zaman bahaneleri hazır ve Misak-i Milli anlaşmalarını yenilemek istiyorlar. Bu temel üzerine Türk devletinin her türlü ağır saldırısıyla karşı karşıyayız. Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük her türlü savaş yöntemin ve yasaklı silahlar kullanıldı. Bunun en önemli örneği Efrîn'de fosforu nasıl kullanmasıdır. Savaş uçaklarıyla Efrîn'ne nasıl saldırdığını gördük. Yine kaçırma, katletme ve yağma gibi yöntemleri de kullandıklarına tanık olduk. Türk devletinin kimyasal silah kullandığı belge ve görüntülerle net bir şekilde görülüyor. Ancak plana dahil olan güçler bu gerçeği saklıyor. Perde arkasında desteğin verildiğini çok iyi biliyoruz. Bu yüzden uluslararası ülkeler bu konudaki sessizliklerini hala koruyor. Öte yandan Başûrê Kürdistan’da da bu kimyasal silahlar kullanılıyor ve aynı sessizlik burada da mevcut. Bir devlet düşüncesini sömürü üzerine kurmuşsa her şeyi yapabilir ve toplumu yok edebilir. Onlar için önemli olan insanlık değil, önemli olan bu saldırılarla ne kadar kazanabilecekleridir.

‘Proje değişim ve çözüm getiriyor’

*Demokratik Ulus Projesi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın projesidir. Bu proje, egemen sistemin planları ve saldırılarına ne ölçüde yanıt verdi?

Suriye’de savaş başladığında ve uluslararası çıkar devreye girdiğinde derin bir kriz yaşandı. Çünkü yaşananlar çıkar savaşına dönüştü. Bir çok taraf bu savaşta yer alarak insanların evlerini ve yaşamlarını talan etti. Kuzey ve Doğu Suriye'de bir devrim yaşandı. Demokratik projelerle halkın değerleri korundu. Demokratik Ulus Projesi, iktidar sistemlerine alternatif olduğu için birçok saldırı ve planla karşı karşıya kaldı. Ayrıca bizim sürece dair görüş ve düşüncelerimiz Suriye muhalefetininkinden farklıydı. Suriye'de tüm halkların kendini içinde göreceği ve karar sahibi olabileceği değişim ve dönüşümlerin yapılması gerektiği üçüncü çizgiyi savunduk biz. Suriye'de sistemin değişmesi gerekiyor. Bu olmadan demokrasi gerçekleşmez. Demokratik Ulus Projesi toplumsallaşmaya yönelik değişimler yaratıyor ve Suriye sorununa çözüm getiriyor. Bu deneyim,  Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinde başarılı oldu ve bunu ispatladı. Suriye'de merkezi olmayan bir sistem kurulmalıdır. Bu proje Suriye topraklarını bölmeden demokratik bir şekilde tüm bölgeleri kapsamalıdır.

*Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırıları devam ediyor. Türkiye Suriye rejimi ile bazı görüşmeler yaptı. Bu, Kuzey ve Doğu Suriye'nin geleceği ve Suriye'nin demokratikleşmesi açısından ne anlama geliyor? Suriye rejimi, politikalarını nasıl değiştirmeli?

Suriye'de savaş başladığında Türk devleti, Suriye rejimine karşı tavır almış, ona karşı duruşunu göstermiş ve muhalefeti desteklemiştir. Ama hangi muhalefet? Kendi çıkarlarına göre olan muhalefeti destekledi. Muhalefeti yönetenler Suriye halkının değil kendi kişisel çıkarlarına hizmet ettiler. Türk devleti işgal projesinde bu insanları harekete geçirdi ve terörü onların aracılığıyla Suriye'ye geçirdi. Ayrıca şu anda Bab, Ezaz, Cerablûs, Efrin, Serêkaniyê ve Girê Spî'de durumun nasıl olduğunu ve halka karşı ne gibi ihlallerin yapıldığını herkes biliyor. Türk devleti Kuzey ve Doğu Suriye bölgelerinin yeni bir bölümünü işgal ederek, işgalini meşrulaştırmak için Suriye rejimine yanaşmıştır. Bu güçler her ne kadar açık bir şekilde anlaşmamışlarsa da bazı konular onları bir araya getiriyor. Konu Kürtler olunca anlaşıyorlar. Türk devleti yeni bir senaryo başlatmak ve Adana Anlaşması'nı yenilemek istiyor. Suriye rejiminin bu zihniyetine bir son vermesi ve Suriye'de yaşayan diğer halkları kabul etmesi gerekiyor. Suriye rejiminin sistemi yapıcı bir sistem değil. Suriye'deki çatışmanın derinleşmesine neden olan yanlış politikalar görüyoruz. Suriye rejimi, siyasi tartışmalara açık olmalı ve sadece şekil değişikliği değil özünde değişiklikler yapmalıdır.

‘Kadın ve gençler hedef alınıyor’

*Türkiye sadece askeri alanda saldırmıyor, özel savaş da yürütüyor. Özel savaş saldırılarına karşı nasıl bir politika yürütüyorsunuz?

Özel savaş, toplumlar üzerinde yürütülen en çetin savaştır. Askeri savaştan daha kötüdür. Direk insan psikolojisini hedef almaktadır. Özel savaşta kadın ve gençlerin toplumun temeli olduğu bilindiği için özellikle ilk olarak kadın ve gençler hedef alınmaktadır. Bu konuda önemli olan toplumun bilinçli ve uyanık olmasıdır. Devletin izlediği yol ve araçlara karşı güçlü bir tavır göstermeleridir. Egemen zihniyetler, her anlamda toplumu parçalamaya çalışacak ve bunun sonucunda topluma kolayca saldırıp, topraklarını işgal edilecektir. Öte yandan bölgemiz, çok çeşitli bileşenleriyle bilinir ve bu bölgenin insanları arasında ortak bir tarih var. Egemen sistem geliştiğinde toplumun çatışmaları çoğaldı ve bir kopuşu beraberinde getirdi. Şimdi de tüm insanları bir araya getiren bu devrimin onca zorlu çalışmasından sonra, tüm çabalarını boşa çıkarmak istiyorlar. Halklar arasında fitne çıkarmak istiyorlar. Toplumumuzun insanları bir kez daha aldanmamalıdır. Sistem bizim için hiçbir şey yapmamıştır. Bu politikalara en büyük yanıtımız örgütlülüktür.

‘Devrim tüm kadınların dirilişi oldu’

*Kuzey ve Doğu Suriye devrimi bir kadın devrimi olarak tanımlanıyor. Bugün kadın alanında ne gibi değişiklikler oldu?

Kadınların bölgemizdeki başarıları ortadadır. Siyasi, askeri, ekonomik vb. toplumun her alanında rol ve misyona sahip oldukları gibi karar alma süreçlerinde de söz sahibidirler. Kadınların devrimdeki başarılarının derinliğine girmeyeceğiz, ancak kadınların devrim çağrısında bulunmaya başladıkları tek slogan olan ‘Jin, jiyan, azadî’ dünya çapında tüm kadınların dirilişi için bir devrim oldu. Bu slogan bugün her bir kadının kalbinde yaşıyor. Rojhilatê Kürdistan ve İran'daki kadın isyanının nasıl  başladığını gördük. Kadınların egemen sistemlere karşı ayaklanması, kadınların devrimci mücadelesinin yenilenmesiydi. Bu slogan yeni bir değişim çağrısıydı ve dikkat edersek artık sadece kadınlar değil erkekler de birçok yerde ‘jin, jiyan, azadi’ sloganını atıyor. Çünkü kadın olmadan da yaşanmayacağına ve gelişimlerin kalıcılaşmayacağına inanıyorlar. Gerçekte de bu böyle. Kadınların birliğinin bu anlamda önemli olduğunu düşünüyoruz.

‘Halkımızın bu topraklarda kalması nefsi müdafaadır’

*Kuzey ve Doğu Suriye'ye yönelik saldırılar devam ediyor. Bu bölgenin insanları olarak bu saldırılara yanıtınız ne olacak?

Her şeyden önce halkımızın birliği başarımızın temelidir. Bir diğer husus ise savaş ve ambargolar nedeniyle bazı hayati sorunlar olduğunu biliyoruz. Ancak insanlarımızın bundan etkilenmemesi ve öncelikle kendisini koruması gerekiyor. Halkımız öz savunma bilincine sahip olursa her duruma direnebilecektir. Her şeyden önce öz örgütlenme halkımız tarafından halk savaşı şeklinde yapılmalıdır. İnsanların sadece silaha sarılması ve savaşması anlamında değil, bu topraklarda kalmaları bir nefsi müdafaa biçimidir. Bu toplumun insanlarının bunca yıllık devrimden sonra teslimiyet ruhuyla yaklaşacağına inanmıyorum. Çünkü biz özgürlük davasına inandık ve kazanacağız.