BERÇEM CÛDÎ

Kobanê-Türk devleti ve ona bağlı çeteler, 18 Mart 2018 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye'nin Efrin Kantonu’nu işgal etti. İşgalin ardından Efrinliler insanlık dışı muamelelere maruz kaldı. Efrin İnsan Hakları Derneği'ne göre işgalden bu yana 93’ü işkenceyle olmak üzere 680'den fazla kişi katledildi.  8 bin 792 kişi kaçırıldı, 100 kadın katledildi, 80'den fazla kadın ve çocuğa tecavüz edildi. 340'ı çocuk ve 216'sı kadın olmak üzere 750 kişi yaralandı.

En son 6 -11 Mayıs tarihlerinde Türk devletine bağlı çeteler, iki çocuğa tecavüz etti ve bir kadını da kaçırdı. Fırat Bölgesi Kadın Meclisi Başkanı Cîhan Derwîş, işgale ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Türk devletinin Efrin'i işgalinin ardından 9 Ekim 2019 tarihinde de Serêkaniyê ve Girê Spî'yi işgal ettiğini belirten Cîhan Derwîş, Türk devletinin bu tarihten itibaren de Kuzey ve Doğu Suriye topraklarının başka alanlarını da işgal etmek istediğini söyledi.

‘Saldırılar soykırımın gerçekleştirildiğini gösteriyor’

Cîhan Derwîş, şunları kaydetti: "İşgali tanımlarsanız, başlangıçta işgal toprağın ihlâlidir. Ayrıca o toplumun değerleri, inançları, kültürü, dili ve varlığı da işgal edilmektedir. Efrin bölgesi de Türk devleti ve çetelerinin işgali altında. Yaşanan göçün yanı sıra Efrin’de yaşayan halk en vahşi ve hukuksuz eylemlerle karşı karşıya kalıyor. Son 5 yıldır Efrin’in doğasına, tarihine, kültürüne ve anadiline saldırılar geliştirildi. Bu saldırılar soykırımın apaçık bir şekilde gerçekleştirildiğini göstermektedir.”

‘Efrin’de çeteler insanlık dışı uygulamalarını sürdürüyor’

Türkiye’de AKP-MHP iktidarının İstanbul Sözleşmesi’ni feshederek kadın düşmanlığını ortaya koyduğunu vurgulayan Cîhan Derwîş, “Efrin’deki çeteler de kadın ve çocuklara yönelik insanlık dışı uygulamalarda bulunuyor. Kadın düşmanlığı işgal edilen topraklarda devam ediyor” dedi.

Çocuklar için çağrı

Efrinli kadınların bir gün topraklarına dönecekleri ve özgür bir şekilde yaşayacağı umuduyla direnişlerini sürdürdüğüne vurgu yapan Cîhan Derwîş, “Efrin’de özellikle anadile karşı bir soykırım faaliyeti yürütülüyor. Çocuklara farklı diller öğretiliyor. Kendi anadili dışında başka bir dil öğrenmeye zorlanan çocukların elbette psikolojik olarak etkiler yaşayacağı ortada. Dolayısıyla bu çocukların ana dilleri yasaklandığında bu bütün çocuklara karşı işlenmiş en büyük suçtur" şeklinde konuştu.