Samsun Tabip Odası Başkanı: Salgında bıçak kemiğe dayandı!

Samsun Tabip Odası Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Funda Furtun, Covid-19 salgınında halkı sosyal ve ekonomik zorluğa düşürmeden 15 günlük tam kapanmanın gerekliliği konusunda uyarıyor. Samsun’da artan vaka sayılarının büyük ölçüde mutant virüs probleminden kaynaklandığını ve aşılama çalışmalarının hızla arttırılması gerektiğini vurguluyor.

Samsun Tabip Odası Başkanı ve Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Funda Furtun, Covid-19 salgınında halkı sosyal ve ekonomik zorluğa düşürmeden 15 günlük tam kapanmanın gerekliliği konusunda uyarıyor. Samsun’da artan vaka sayılarının büyük ölçüde mutant virüs probleminden kaynaklandığını ve aşılama çalışmalarının hızla arttırılması gerektiğini vurguluyor.

ZEYNEP PEHLİVAN

Samsun- Hatırlanacağı üzere yakın zaman önce Sağlık Bakanlığı tarafından güncellenen Covid-19 vaka sayıları tablosunda Samsun şehri “Çok Yüksek Riskli” kategorisinde yer almıştı.  Özellikle İlkadım, Atakum, Bafra, Çarşamba ve Canik ilçelerinde son dönemde gerçekleşen anormal artış, gözlerin doğrudan Samsun’a çevrilmesine neden olmuştu. Son dönemlerde mutasyon virüs kaynaklı vakalara daha sık rastlanılan şehirde, idari tedbirlerin yeterince uygulanmaması, okulların belli bir süre açık kalması, cenaze törenleri ve bölgede gerçekleştirilen kalabalık parti kongrelerinin bu süreci ciddi ölçüde tetiklediği düşünülüyor.

Samsun Tabip Odası Başkanı, Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Funda Furtun ile hem Samsun’da bariz şekilde artış gösteren vakaların nedenlerini ve sonuçlarını hem de Türk Tabipler Birliği’nin çözüm önerilerini konuştuk.

“Kademeli açılma için henüz erkendi”

Samsun Tabip Odası’nın aynı zamanda ilk kadın başkanı olan ve bugüne kadar ortaya koyduğu çalışmalarla da büyük beğeni toplayan Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Funda Furtun, Şubat ayından itibaren kontrolsüz bir şekilde artmaya başlayan vakalar konusunda ajansımıza detaylı bir değerlendirmede bulundu.

“Şubat ayında harita yayınlandığı zaman bu durumu biz de görmüş olduk. O dönem ilk defa harita üzerinden haftalık vakaların 100 bindeki oranını vermişlerdi. Tabloda Samsun; İstanbul ve Ankara gibi şehirlere kıyasla çok dikkat çekecek ölçüde bir vaka sayısına sahipti. Bu durumun somut nedenleri o dönemde de çok sorgulandı. Hem Sağlık Bakanlığımız hem de Müdürlüğümüz tarafından veriler çok iyi paylaşılmadığı için mutant olabileceği üzerine yorumlar yapmıştık ve nitekim daha sonrasında bu bilgiyi teyit edebildik. Sadece Samsun özelinde değil, genel itibariyle Karadeniz Bölgesi’nde bir kümülasyon olduğunu söyleyebiliriz. İş bu haldeyken, yani Karadeniz haritada kırmızı renkteyken, bir kademeli açılma gerçekleştirildi. Bu erken bir açılımdı. Tam olarak o süreçte Karadeniz’de ve diğer bölgelerde kongreler yapıldı. Kademeli açılma ile birlikte tüm Türkiye’ye bu mutasyon dağıldı. Bizler Karadeniz’de daha fazla kapanma beklerken, en azından bir seyahat kısıtlaması beklerken cumartesi günlerinde bir açılmaya gidildi. Zaten vakaların sayısı çok yüksekti, bu tedbirler gevşetilince ülkenin her tarafına yayıldı ve sonrasında da bu artış hızı bir türlü kesilemedi.”

Artık mızrak çuvala sığmıyor!

100 bin kişide en çok vakanın görüldüğü iller sıralamasında uzun süre boyunca ilk sıralarda yer alan Samsun’da rakamlar ne yazık ki düşmek bilmiyor. Karadeniz sahil şeridinin en önemli şehirlerinden biri olarak kabul edilen 1 milyon 350 bin nüfuslu Samsun’da merkeze doğru gittikçe tablo daha da ağırlaşıyor. Doğru idari tedbirler kadar denetim ve bilinçlendirme çalışmalarının da önemini vurgulayan Funda Furtun, gerekli önlemler alınmadığı takdirde ne yazık ki durumun daha da ağırlaşabileceğini söylüyor:

“Şu anda Türkiye genelinde vaka sayısı 50 binin üzerine çıktı. Ölüm hızı da aynı şekilde çok arttı, 300 kişiye kadar dayandı. Her gün bir uçak düşüyor gibi. Daha önce yaşadığımız piklerden çok daha büyük bir pik olduğunu düşünüyorum. Hem Türk Tabipler Birliği hem de illerdeki tabip odaları olarak artık tahammülün kalmadığı bir noktadayız. Özellikle İstanbul, Samsun, Ankara, İzmir gibi illerde Tabip Odası başkanları bu durumu açıkça ifade ettiler. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Hem yatak bulmakta zorlanıyoruz hem de yoğun bakımlar ve yeni açılan servisler doldu. Bu noktanın bir ötesi, artık hasta seçimine gider. Büyükşehirlerde insanlar hastaneye gidemeden evlerinde kötüleşebilirler. O yüzden tedbirlerin alınması elzemdir.”

“Ekonomik destek sağlanmazsa tam kapanma zulüm olur”

Meslek odaları ve Türk Tabipler Birliği, son vaka artışlarıyla beraber özellikle de hastanelerde yaşanan müthiş yoğunluklara ve zorluklara sıklıkla vurgu yapıyor. “Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz” sloganı ile Sağlık Bakanlığı ile bir görüşme talebi gerçekleştirdiklerini söyleyen Funda Furtun, söz konusu sürece dair önerilerini ajansımızla şu şekilde paylaştı:

“Öncelikle bunca vaka yoğunluğu varken halka destek sağlamazsanız, kapanmanın sadece ‘zulüm edici’ bir etkisi olur. Sosyal ve ekonomik destek sağlanarak, en az 15 günlük tam kapanma gerçekleştirilmelidir. Öte yandan aşılamanın mutlaka hızlandırılması gerekiyor. Bir taraftan hastalığı kontrol ederken bir taraftan bağışıklığı arttırmamız gerekiyor. Devletin bu konuda daha şeffaf olması gerekir. Umut pompalamaktansa daha somut gerçekleri paylaşması çok önemli. Pandemi koşullarında yoğun çalışan iş kollarında ve hizmet sektöründe, aşılamanın bir an önce yapılması gerekiyor. Çok riskli bölgelere seyahat kısıtlaması getirilmelidir. Çünkü şu anda bir mutant virüs problemimiz var. Bunun hangi ilde ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Biliyoruz ki Samsun’da mutant virüs yüzde 90’ın üzerinde seyrediyor. Risk haritalarına göre seyahat kısıtlamaları ile ilgili özel tedbirler alınabilir.”

“Aşılar, ölüm ve ağır hastalık riskini çok azaltıyor”

Gelinen noktada hem sağlık çalışanlarının hem de halkın dayanacak gücünün kalmadığına ve artık tam anlamıyla bıçağın kemiğe dayandığına vurgu yapan Funda Furtun, aşılama süreçlerine dair detaylı bilgiler aktarırken, öte yandan da toplumda aşı konusunda doğru bilinen yanlışları bizler için sıraladı.

“Mesafe, maske kullanımına ve el hijyenine dikkat ettiğimizde hastalanmıyoruz. Özellikle acil ve pandemi servisinde çalışanlar, çok yoğun bir virüs yüküne maruz kalıyor. Bütün sağlık çalışanları olarak aşımızı olduk; ama buna rağmen mutant virüs ile enfekte olduk. Aşı elbette koruyor, ağır hasta olmamızı engelliyor. Ben de mutant virüsle enfekte oldum; ama aşı olmasaydım daha ağır bir tablo da olabilirdi. ‘Aşı koruyucu değil’ algısı kesinlikle oluşmamalı. Aşı, ölüm ve ağır hastalık riskini azaltan bir şey. Hastalanan ve aşı olan hastalarımız da süreci hafif atlatıyor. Çin aşısı ve Biontech aşısı da güvenilir. Sahada da gözlemlerimiz, aşılama ile hastalığın hafif atlatıldığı yönünde. İsrail örneğinde, nüfusun yüzde 90’ına yakınını aşılandı; ancak tedbirleri ve kısıtlamaları asla kaldırmadı. Aşılı bir kişi hastalanmasa da diğer kişilere virüsü taşıyabilir. Aşılama yapılsa bile tedbirlerimize devam etmemiz gerekiyor. Yasaklardaki gevşetmelerle, halkta pandemi bitti algısı oluşturuyor. ‘Biz aşılamada iyiyiz, çok başarılıyız, salgın yönetiminde bir kahramanız’ gibi söylemler ya da yöneticilerin yaptığı toplu cenaze namazları, parti kangrenleri halkta salgın ‘bitti algısı’ oluşturuyor.”