Gazetecilerin tahliye talepleri reddedildi

Ümit Akbıyık adlı açık tanığın beyanlarıyla tutuklanan gazeteciler, avukatlar ve beraberindeki diğer tutukluların görülen ara duruşmasında tahliye talepleri reddedildi.

Haber Merkezi- Açık tanık Ümit Akbıyık'ın ifadeleri doğrultusunda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan JİNNEWS muhabiri Beritan Canözer, Mezopotamya Ajansı (MA) editörü Abdurrahman Gök ile gazeteciler Mehmet Şah Oruç, Remzi Akkaya ve Mikail Barut ile 4 avukat hakkında ara duruşma görüldü.

Avukatların müvekkillerinin tutukluluk durumuna yaptığı itiraz üzerine Diyarbakır 4’üncü Sulh Ceza Hakimliği’nde yapılan duruşmada gazeteciler, avukatlar ve tutuklu bulunan yurttaşlar ve siyasetçiler Ses Görüntü ve Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden bağlandı.

Avukatlar Özüm Vurgun, Şerzan Yelboğa, Burhan Arta, Serhat Hezer’in avukatları, avukatlık ilkelerine uymayan soruşturma yapıldığını ayrıca delilin de olmadığını kaydetti. Yargılamanın bir kişinin beyanına dayandırıldığına dikkat çeken avukatlar müvekkillerinin adli kontrol hükümleri uygulanmaksızın serbest bırakılmasını istedi.

‘Gazetecilik suç değildir’

Beritan Canözer de açık tanık Ümit Akbıyık’ın tek bir beyanı üzerine tutuklu olduğunu söyledi ve “Bu mesleği on yıldır yapıyorum. Gazetecilik suç değildir. Ortada bir suçlama yoktur. Beyanları kabul etmiyorum. Bu nedenlerle öncelikle adli kontrol hükümleri uygulanmaksızın serbest bırakılmamı, Hakimlik aksi kanaatte ise adli kontrol hükümleri uygulanmak suretiyle serbest bırakılmamı talep ederim” şeklinde konuştu.

Tutuklu gazeteciler Mehmet Şah Oruç, Abdurrahman Gök, Mikail Barut ve Remzi Akkaya ve Dersim’de çatışmada yaşamını yitiren oğlu Agit İpek’in cenazesi kendisine kargo ile teslim edilen anne Halise Aksoy ile kızı Mizgin Karataş ve diğer tutuklular da serbest bırakılma talebinde bulundular.

Hakimlik yaptığı tutukluluk incelenmesinde şu ifadelere yer verdi:

“Avukatların müdafilerinin beyanlarından fiilen aktif olarak avukatlık faaliyetlerini halen yürüttükleri… Bu hali şüphelilerin avukat olmaları sebebiyle delilleri karartma ve kaçma ihtimallerinin diğer şüphelilere nazaran daha az olduğu... Yine avukatların tutuklu bulunduğu süre, dosyadaki delillerin büyük ölçüde toplanmış olması gözetildiğinde tutukluluktan beklenen faydanın sağlandığı... Avukatların sosyal ve mesleki durumları da göz önüne alındığında bu aşamada tutukluktan beklenen faydanın adli kontrol ile sağlanabileceği anlaşıldığından Burhan Arta, Şerzan Yelboğa, Serhat Hezer ve Özüm Vurgun hakkında CMK 109 maddesi gereğince adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesine…

Tutukluluğun devamına karar verildi

Dosyada kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve tutuklama nedeninin bulunması, üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu, suça dair yasada yazılı cezanın üst haddi de dikkate alındığında kuvvetli suç şüphesini gösterir somut delillerin mevcut olduğu anlaşıldığından; Abdulbahri Mavlay, Ahmet Cöcün, Berfin Can, Cesur Yılmaz, Cotkar Amara Yürek, Devrim Roni Atik, Fahri Uğurlayan, Hamza Cirrancir, Hasret Yelboğa, Helin Sayın, Kadir Şenci, Mehmet Yalçın, Muhsin Acar, Nurullah Özgün, Osman Demir, Suat Arda Işık, Süleyman Ulucan, Şervan Doğan, Tacettin Araz, Mazlum Kardaş, Sedat Eren, Nasır Tura, Erkan Vurmaz, Hülya Ertaş, Cahit İğanlı, Mikail Barut, Hakim Kaya, Şahin Biçimli, Mehmet Şah Oruç, Abdurrahman Gök, Beritan Canözer, Remzi Akkaya, Rumet Çekin, Ferit Aktepe, Hilal Ada, Alaattin Zuğurli, Agit Kaysi, Evin Doster, Fikri Ay, Emrullah Kalkan, Mahir Yıldız, Nurettin Bakan, Mehmet Andok Bayram, Osman Çetinkaya, Faris Türk, Şahin Tanrıverdi, Halise Aksoy, Velat Esin, Mizgin Karataş, Hamza Sümeli CMK’nın 108’inci maddesi gereğince ayrı ayrı tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.

Avukatlar Burhan Arta, Şerzan Yelboğa, Serhat Hezer ve Özüm Vurgun'un tutukluluk hallerinin kaldırılarak ayrı ayrı tahliyelerine karar verildi.”