“Türkiye varlığını halkları yok ederek sürdürmek istiyor”
Kuzey ve Doğu Suriye Fırat Bölgesi Yasama Konseyi Eş Başkanı Fewziya Ebdi, Şengal’e yönelik operasyonları değerlendirerek, “Türkiye devleti kendi varlığını bizim yokluğumuz üzerinden sürdürmek istiyor” dedi.
BERÇEM CÛDÎ
Kobanê – Türkiye 11 Aralık’ta insansız hava aracıyla Şengal’e operasyon gerçekleştirdi. Saldırıda Şengal Yönetim Kurulu üyesi Merwan Bedel yaşamını yitirdi. Türkiye daha öncede Şengal’e yönelik benzer saldırılar yaptı. Kuzey ve Doğu Suriye Fırat bölgesi Yasama Konseyi Eş Başkanı Fewziya Ebdi, yaşananları ajansımıza değerlendirdi.
Êzidî toplumuna yönelik gerçekleştirilen 74. soykırımı nasıl değerlendiriyorsunuz?
İnsanlık tarihi ile Kürt tarihine yönelik bir araştırma yapıldığında görülecektir ki; en çok Êzidî toplumu katledilmişi ve fermanlar yaşamışlardır. Êzidî toplumu 74 ferman gördü. Kuşkusuz eski ve şimdiki tarih aynı değildir. İçinde bulunduğumuz yüzyılda teknolojik gelişmeler yaşanmış ve yüzlerce insan hakları örgütleri kurulmuştur. Bu nedenle yaşanan katliamların bütün dünyanın görmesi gerekirdi. Êzidî toplumu 2014 yılında IŞİD tarafından 74’üncü ferman ile karı karşıya kaldı. Bu katliamlar ile Êzidîleri bitirmek istediler. Bu ferman sırasında kaçırılan çok sayıda kadının akıbeti hala belli değil.
Şengal kurtarıldıktan sonra Êzidîler nasıl bir yol izledi?
Vahşi fermanın ardından Şengal kurtarıldı. Êzidîler kendini örgütleyerek, kendi özerk sistemlerini oluşturdular. Bu örgütlülükle birlikte Şengal’de hiçbir gücün artık kendilerine yönelik bir ferman gerçekleştirmesine izin vermeyeceklerini duyurdular. Ancak bu sefer Şengal, Türk devletinin bombardımanlarına maruz kalıyor. Türk devletinin Irak ve Güney Kürdistan hükümeti egemenliği altında bu kadar saldırı yapmaya hakkı yok. Bugün Irak’ın bir anayasası var. Irak anayasasında her ulusun devlet tarafından korunma hakkı vardır. Ancak bugün Türk devleti, Irak’taki yurttaşların yasa, söz ve haklarını ihlal ederek saldırmaktadır. Êzidîler bu gerçeklikle kendi öz savunmalarını kalıcılaştırdılar. Irak ve Güney Kürdistan hükümeti bölgedeki yasa, sınır, toprak ve yurttaşlarına sahip çıkmalıdır.
Şengal IŞİD’ten kurtarıldıktan sonra KDP ve Irak arasında anlaşma yapıldı. Diğer yandan da Türkiye zaman zaman operasyonlarını sürdürüyor. Bu anlaşmalar ve operasyonlar hangi temel üzerine yapıldı?
Saddam Hüseyin düştükten sonra ABD Irak’a girdi. Bu durumun ardından Irak’ta hala büyük çelişkiler yaşanmaktadır. IŞİD ve diğer çete gruplarının Irak’a yerleştiklerini gördük. Bütün bunlara rağmen Irak, resmi bir devlettir. Anayasa, bakanlık ve meclisleri var. Burada Şiiler, Sünniler, Kürtler ve Araplar yaşamaktadır. Kısacası Irak'ın her anlamıyla kendini oluşturduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle Irak ordusunun 2014'te Şengal’i savunması ve koruması gerekirdi. Kendi anayasasına göre bile gitsek Êzidîleri koruması gerekirdi. Ayrıca Pêşmerge Bakanlığı’nın göreviydi. Ancak Musul ve diğer yerlerin saatler içinde IŞİD’in kontrolüne geçtiğini gördük. Silah, asker ve pêşmergeler olmasına rağmen çetelere karşı bir savaş yürütülmedi. Her iki gücün de IŞİD saldırısından memnun olduğunu söylemiyoruz ancak görevlerini ve misyonlarını yerine getirmediklerini söylüyoruz. Halkı katliamdan koruyabilirlerdi ama yapmadılar. Bugün Şengal halkı devlet tarafından değil diğer Kürt, Kuzey ve Doğu Suriye güçleri ile Şengal halkı sayesinde özgürleştirildi. Bu nedenle Êzidîlerin görüş ve tutumlarını değiştirmeleri çok normaldir. Şengal kurtarıldıktan sonra Irak'ın onun egemenliğini ele geçirmek istediğini görüyoruz. Ancak Şengal halkı, en zor zamanlarında özerkliklerini ilan ettiler.
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik operasyonları farklı gerekçelerle devam ediyor. Sizce Türkiye’nin Şengal’e yönelik operasyon gerçekleştirmesinin ardında yatan neden nedir?
Türk devletinin gerekçeleri bellidir. Her zaman ‘terörist’ ve Özgürlük Hareketi bahanesiyle Güney Kürdistan’da kendini var ediyor. Bu hareketler uzun süredir bölgelerdeler. Birbiriyle ilişkileri var. Geçtiğimiz 10 yıl içinde Türk devletinin amacı sadece bu değil. Türk devleti 21’inci yüzyılda yok olmanın eşiğinde. Lozan Antlaşması da bitiyor. Bu nedenle Türk devleti, eskiden Osmanlı’nın elinde olan Halep'ten Kerkük ve Şengal’e kadar olan yerleri geri almak istiyor. Dolayısıyla bu tür bahanelerle işgal hattını kendisine açmaya çalışıyor. Türk devletinin Şengal’i bombalaması ve diğer şehirlerin yanı sıra sivillerin de hayatını kaybetmesi sonucundaki saldırıları, Türk devletinin büyük bir planı olduğunu gösteriyor.
Bu ay içinde IŞİD çeteleri Kerkük’te pêşmergeye saldırdı. KDP’nin Türk devleti ile anlaşmaları bu saldırılara etki ediyor mu?
Bu çetelerin kimi devletler tarafından yönetildiği artık bilinen bir şey. Pêşmergelere yönelik saldırıyla bir mesaj verilmek istendi. Bununla kendi istediklerine göre hareket edilmediği mesajı verilmek istendi. Türk devleti Kürdistan bölgesi de dahil olmak üzere bütün tarafları kendi etkisi altına koymak istiyor.
IŞİD ve Türkiye’nin Şengal başta olmak üzere tüm bölgeye yönelik tehditleri sürüyor. Bu tehditleri nasıl değerlendirmek gerekir?
IŞİD çeteleri kendilerini yeniden buralarda örgütlemekte ve tehditleri de sürüyor. Güney Kürdistan, Suriye çölü ve birçok yere bile saldırdılar. Bu çeteler bir amaç için örgütlendirildiler. Bütün güvenlik ve savunma güçleri dikkatli olmazsa IŞİD tehlikesi sürecektir. Çatışmalar küresel düzeyde devam ediyor. Şu ana kadar istikrar sağlanamadı. Çeteler kuruluş amacına ulaşamadı. Rusya, ABD, İran ve Türk devleti de henüz amacına ulaşamadı ve kriz çözülemedi.
Operasyonlar karşısında sizin tutumunuz nedir?
Şengal’e yönelik günlük saldırılara ilişkin, Özerk Yönetim ve Kobanê halkı olarak bu saldırıları kabul etmiyoruz. Türk devleti aynı saldırılarını bize yönelikte gerçekleştirmektedir. İşgal edilen yerlerde yakınımızda bulunuyor. Günlük tehditlerle karşı karşıyayız. Eyn İsa, Til Temir, Minbic, Til Rifet gibi yerlerde savaş ve tehditler sürüyor. Şengal ve bize yönelik tehditler aynı. Türk devleti varlığını bizim yokluğumuzda aramaktadır. Türk devleti bizleri, Güney Kürdistan hükümetini kendisine yönelik bir tehlike olarak görmektedir. Türk devletinin Güney Kürdistan’daki çıkarları hala olduğu için bir şey yapmıyor. Bu temel üzerine Türk devletinin planları görünüyor. Til Rifet’an Efrin’e ve Kerkük ile Musul’a kadar işgal etmek istiyor.