Mizgîn Aksu: Devlet ve erkekler neye saldırıyorsa orayı tutmalıyız
HDK’nin düzenlediği "Erkek Egemenliğine Karşı Direniş ve Mücadele Yöntemlerimizi Konuşuyoruz" başlıklı konferansının gündemlerini, çıktılarını ve mücadele yöntemlerini anlatan HDK Kadın Meclisi üyesi Mizgîn Aksu, “Devlet ve erkekler neye saldırıyorsa orayı tutmamız gerek” diyerek, kadınların daha çok biraraya gelmesi gerektiğini söyledi.
İstanbul - HDK’nin düzenlediği "Erkek Egemenliğine Karşı Direniş ve Mücadele Yöntemlerimizi Konuşuyoruz" başlıklı konferans 4-5 Aralık tarihlerinde gerçekleşti. Konferansın ardından HDK Kadın Meclisi üyesi Mizgîn Aksu ile konferansın çıktılarını ve mücadele yöntemlerini konuştuk. İki günlük konferansta kadın emeği, kadın yoksulluğu, şiddet, göçmenlik, erkek egemenliği gibi başlıkların konuşulduğunu belirten Mizgîn Aksu, konferansa katılan Kürt kadın hareketi, sosyalist feministler, birey kadınlar gibi tüm bileşenlerin kendilerine ödevler çıkardığını, “her yapının kendi yorumlama ve mücadele yöntemiyle bir çıktı aldığını” ifade etti. “Neoliberal politikalar yüzünden toplam bir yoksulluk var ama kadın yoksulluğu da bunun önemli bir parçası” diyen Mizgîn Aksu, görünmeyen emek, yaşlı bakımı gibi alanlarda kadınların doğrudan etkilendiğini kaydetti.
“Erkek şiddetinin geldiği boyut tartışıldı”
Şiddetin en öne çıkan başlıklardan olduğunu belirten Mizgîn Aksu, hem erkek şiddetinin hem de devlet şiddetinin geldiği boyutların tartışıldığını vurgulayarak şöyle konuştu: “Bir ev içi şiddet, mahalle baskısı söz konusu. Ama aynı zamanda klasik anlamda erkek şiddetinden ziyade toplumun şiddet biçimi de dönüştü. Kadınlar artık psikolojik, ekonomik şiddeti, sokak tacizlerini konuşuyor. Sokakta yürürken tanımadığın bir erkeğin şiddetine maruz kalabiliyor kadınlar.”
“Dünyada kaybeden bir erkeklik var”
“Hem Türkiye’de hem dünyada kaybeden bir erkeklik var” diyen Mizgîn Aksu, “Kendi güçlerinden, imtiyazlarından geri çekilmiş bir erkeklik var ve erkekler saldırı halinde. Erkeklik gücünü kaybediyor ve bunun farkında. Bu nedenle şiddeti de artıyor, bu gücünü yeniden kazanmak istiyor ama kadınlar da buna karşı mücadele ediyor. ‘Hayır’ diyen, başkaldıran tüm kadınlara karşı bir şiddet söz konusu. Sokaktaki herhangi bir erkek artık kendi karşısında duran bir kadını bir düşman, gücünü elinden alacağını bildiği bir kadın olarak tartışıyor ve sadece evin içerisindeki kadın değil, tüm kadınlar onun için artık bir korku unsuru. Korkuyor” ifadelerinde bulundu.
“Sınır tartışmaları da erkekliğe dair”
Irkçılık ve milliyetçilik ile erkekliğin yeniden kendini ürettiğini, göçmenlik söz konusu olduğunda aynı erkek egemenliğin ilk önce kadınları yerinden ettiğini, şiddete tacize maruz bıraktıklarını ifade eden Mizgîn Aksu, güncel “sınır” tartışmasının sadece ülke sınırı mahiyetinde değil, toplumun her alanında kadınların bir sınır içerisine kapatılması anlamında da tartışıldığını kaydetti. Mizgîn Aksu, “Sınır, vatan, toprak… Mekanın sahibinin erkekler olduğu ve istedikleri her şeyi yapabilecekleri, o mekanda kimin var olup olmayacağını, o mekanı nasıl kurmak ve kontrol etmek istediklerini erkekler belirliyormuş gibi bir tartışma var. Bu yüzden de kendilerinin olmayan hiçbir şeye oralarda yaşam hakkı vermiyor. ‘Ya makul kadın olarak burada olabilirsin, bu toprakta bu vatanda yaşabilirsin, değilsen seni sınır dışı ederim’ diyor” şeklinde konuştu.
“Devlet ve erkekler neye saldırıyorsa orayı tutmamız gerek” diyen Mizgîn Aksu, beden politikasının da doğurmak üzerinden sürdüğünü kaydetti. Mizgîn Aksu, kapitalizmin iş gücü, savaş için kadınların doğurmasına ihtiyaç duyduğunu ama kadınların artık buna itiraz ettiğini ifade etti.
“Kürdistan’daki özel savaş politikaları tüm kadınları etkiliyor”
Kürdistan’daki özel savaş politikalarının da Kürdistan ile sınırlı kalmadığını kaydeden Mizgîn Aksu, “Orada yürütülen her savaş politikası tüm kadınları etkiliyor. Militarizm oradan kendini besliyor. Kürdistan’daki bir saldırı oradaki erkeklere inanılmaz bir rahatlık sağlarken, şiddetini artırırken, o erkekler daha sonra dönüp İstanbul’a geliyor. O şiddeti, o ‘her şeyi yapabilirim’ halini hangi şehre giderse yanında götürüyor. Bu da Türkiye’deki tüm kadınları etkiliyor” diye konuştu.
Kadınların mücadelesinin tüm toplumsal mücadelelere örnek olduğunu, “kadın mücadelesi kadar bir soruna karşı ortak hareket eden başka bir hareketin olmadığını” belirten Mizgîn Aksu, kadın mücadelesinin toplumsal tepkileri de dönüştürdüğünü ifade etti ve “Daha çok biraraya gelmeliyiz, mücadele yöntemlerimizi birbirimize aktarmamız ve buradan kendimize bir yol çizmemiz gerekiyor” dedi.