Fas’da siyasetçi kadınlar şiddet ve tehditle karşı karşıya
Fas’da siyasetçi kadınlara dönük şiddet her geçen gün artıyor. Siyasetçi ve aktivist kadınlar, kadınlara yönelik siyasi şiddetin, ayrımcılık ve insan hakları ihlali olarak suç sayılması gerektiğini savundu.
HANAN HARITE
Fas– Fas’taki kadınlara karşı şiddetin her biçimi giderek artıyor. Faslı kadın hakları savunucuları, kadın seçilmişlerin karşılaştığı şiddetin amacının onları siyasi katılımlarından alıkoymak olduğunu belirtti.
Kuzey Afrika'da kadınlara yönelik siyasi şiddet, sadece kadınların katılımının veya siyasetten dışlanmasının ötesine geçerek, cinsel taciz, fiziksel saldırı, korkutma, iftira ve kişisel yaşamlarının ihlali gibi boyutlara ulaştı.
Özellikle son aylarda Fas'ta, kadın politikacılara yönelik şiddet olayları arttı. Bunlardan biri, Tanger-Tetuan-El Hoceima bölgesi parlamenteri Rafia Mansouri'nin, eski parlamenter ve İstiklal Partisi'nin eski grup başkanı Nureddin Midyan'a karşı mahkemeye başvurup, ona hakaret, tehdit ve şantaj suçlamasında bulunmasıdır. Diğer bir olayda ise, Rashidiye bölgesinin bir belediye başkanından sözlü şiddet gören bir danışman oldu.
Ayrıca, Faslı bir kadın bakanın da bir Fransız iş insanı ile çekilmiş olduğu iddia edilen bir fotoğrafı yayımlanmış, fakat fotoğraftaki kadın, Faslı bakanla benzerlik göstermemektedir. Bakan, bunun kişisel itibarına yönelik kasıtlı bir kara propaganda olduğunu belirterek, bu durumun belirli çıkar gruplarının bir intikam ve hedef gösterme stratejisi olduğunu ifade etmiştir.
‘Kadınlara yönelik siyasi şiddet sistematik hale gelmiştir’
Siyasi aktivist Kabira Shater, kadınlara yönelik siyasi şiddetin sistematik hale geldiğini ve bu sorunun yalnızca Fas'a özgü olmadığını, Tunus ve Ürdün gibi diğer ülkelerde de benzer şiddet biçimlerinin görüldüğünü belirtti. Ayrıca Kabira Shater dijital medya üzerinden kadın siyasetçilere yönelik doğrudan tehditlerin arttığını ifade ederek, “Bu tehditler yalnızca siyasi işler ile ilgisi olan kişiler tarafından yapılmıyor, çoğunlukla da kadınlara cinsiyetçi yaklaşan herkes tarafından yapılıyor” dedi.
Arap parlamentolarından birinde, farklı bir görüşü olduğu için bir erkek parlamenter tarafından hakarete uğrayan bir kadın siyasetçinin örneğini veren Kabira Shater sözlerine şöyle devam etti: “Bu durum 400 yıldır süregelen kültürel bir şiddet ve Kuzey Afrika ve Ortadoğu'daki erkek egemen toplum yapısının bir yansımasıdır. Toplumda kadınların ikinci plana itilmesi ve erkeğin kadın üzerinde egemenlik kurma anlayışı hala geçerlidir.”
‘Siyasi partilerde kadınlara şiddet uyguluyor’
Kabira Shater, Fas hükümetindeki çoğu yetkilinin liberal bir düşünceye sahip olduğunu ancak kadınlara yönelik yaklaşımın çoğunlukla örtülü bir şiddet içerdiğini kaydederek, “Bunun en büyük örneği hükümetin 31 bakanından sadece 7'sinin kadın olmasıdır. Ayrıca siyasi partilerde kadınlara şiddet uyguluyor, örneğin bir siyasi parti sorumlusu bir kadın politikacıya hakaret etti kadın yıllardır o partide bulunuyordu ancak istifa etmeye zorlandı” diye belirtti.
Kadınların siyasette daha fazla temsil edilmesi gerektiğini savunan Kabira Shater, kamu politikalarının Faslı kadınların deneyimlerine öncelik vermesi gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Seçim listelerinde kadınların yer almasını sağlamak için iki cinsiyetin dengeli şekilde temsil edilmesi gerekiyor. Siyasi irade varsa bu sorun rahat çözülebilir ve kamu politikaları topluma doğru örnekler sunabilir.”
‘Şiddetle kadın parlamenterler siyasetten uzaklaştırılmaya çalışılıyor’
Diğer yandan, siyasi aktivist Leila Bouho, kadınların özellikle dijital medyanın etkisiyle çok sayıda şiddet biçimine maruz kaldığını ifade ederek, kadınlara yönelik siyasi şiddetin, ayrımcılık ve insan hakları ihlali olarak suç sayılması gerektiğini savundu.
Leila Bouho, "Kadınlara yönelik siyasi şiddet, cinsel taciz, fiziksel saldırı, korkutma ve iftira gibi birçok farklı biçimde ortaya çıkmaktadır ve her zaman ayrımcılık temellidir" diyerek, bu tür şiddetin hızla arttığına dikkat çekti. Leila Bouho şiddetin kadın parlamenterlerin veya hükümetteki kadınları siyasetteki katılımlarından caydırmayı amaçladığını belirtti.
Leila Bouho, bu tür şiddetin kadınların onurlarını zedelediğini ve haklarını ihlal ettiğini, amaçlarının onları siyasi yaşamdan dışlamak olduğunu vurgulayarak şöyle konuştu: “Ayrıca, kadın siyasetçilere yönelik saldırılar, toplumdaki yerleşik erkek egemen zihniyetle beslenerek, birçok kadının siyasete katılmaktan kaçınmasına yol açıyor. Bu da kadınların toplumsal, siyasi ve ekonomik durumları üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor.”
‘Caydırıcı yasal düzenlemelere ihtiyaç var’
Fas'taki 103/13 sayılı kadınlara yönelik şiddetle mücadele yasasında, kadınlara yönelik siyasi şiddeti de kapsayacak şekilde bir değişiklik yapılması gerektiğini ifade eden Leila Bouho, “Caydırıcı yasal düzenlemeler olmadıkça, bu şekilde şiddetle mücadele edilemez” dedi.
Leila Bouho, kadınlara yönelik siyasi şiddetin, kadınların özgürleşme ve güçlenme yolundaki en büyük engellerden biri olduğunu belirterek, “Kadınlar siyasetteki temsilini arttırmalı eşitlik kültürü yayılmalı ve toplumsal cinsiyetle ilgili yanlış kalıpların değiştirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.