Dünyaya sığdırılmayanlar: Mülteciler
20 Haziran Mülteciler Günü’nde yerinden edilen milyonlar insanlık dışı koşullarda yaşama tutunmaya çalışıyor.
Haber Merkezi- Bugün 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü. İlk kez 2001 yılında Birleşmiş Milletler Mülteci Sözleşmesi’nin 50’nci yılında kutlandı. 20 Haziran tarihi mültecilerle ilgili farkındalık yaratmak için kutlanıyor.
Dünya genelinde 82,4 milyondan fazla kişinin evlerini terk etmek zorunda kaldığı biliniyor. Mültecilere ev sahipliği yapan ülkelerden biri de Türkiye. Türkiye’de 4 milyon mülteci yaşıyor. Bu rakam kayıt altına alınabilen insanların sayısı. Yerlerinden edilenlerin yarısından fazlasını kadınlar ve çocuklar oluşturuyor. Üstelik göç yollarında yaşananlar insanlık dışı. Ancak kimse bu yollarda ve sonrasında yaşananları, kayıpları görmek istemiyor ya da görmezden geliyor.
“Barışı sağlamaya niyetleri yok”
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiseri (UNHCR) Filippo Grandi, yayımladığı mesajında “Dünya liderleri barışı sağlayamıyor ya da sağlamaya niyetleri yok gibi görünürken bunun bedelini giderek daha fazla sayıda yerinden edilmiş insan ödüyor” ifadelerini kullandı ve özellikle yerlerinden edilen kadın ve çocuklara dikkat çekti.
UNHCR verilerine göre, son üç yılda bir milyona yakın çocuk “sürgün hayatında doğdu. Bu çocuklar her türlü istismara açık ve korumasız. Çocuklar en temel haklarından uzak büyüyor. Filippo Grandi,Grandi siyasetçilere seslenerek, “Bugün, Dünya Mülteciler Günü politikacılara; çatışmaları, krizleri önlemek ve çözmek için daha fazlasının yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu net bir şekilde hatırlatma işlevi görmelidir. Aynı zamanda ırkları, milliyetleri, inançları veya diğer özellikleri ne olursa olsun insanları koruma zorunluluğunu, bölünmeyi ve nefreti körüklemek yerine sesini yükseltmeye ve adaletsizlikle mücadele etmeye olan gereksinimi ve başkalarını suçlamak veya mağdurları yermek yerine krizlere pragmatik ve kalıcı çözümler bulmak için kararlı olmaları gerektiğini” ifade etti.
Türkiye’de sıkışanlar
Türkiye’yi bir geçiş noktası olarak gören mülteciler, burada sıkışıp kalıyor. Suç örgütlerinin suiistimaline maruz kalıyor. Ege denizi, Meriç nehri onlarca mültecinin yaşamının sona erdiği noktalar. Türkiye’de kalmak zorunda olanlar ise barınma, beslenme, eğitim gibi sorunları ciddi boyutlarda. Çalıştırılan mülteciler kayıt altına alınmıyor. Düşük ücretlere güvencesiz istihdam ediliyorlar. Özellikle Suriyeli kadınlar ve kız çocukları ile ilgili kaygılar biraz daha üst boyutta. Çünkü çocuklar ve kadınlar cinsel sömürüye maruz kalıyor, satılıyor, zorla evlendiriliyorlar. Şehirlerde kalan mültecilerle ilgili gettolaşmalar yaşanıyor. Yükselen ırkçılık, iktidar politikaları özellikle Suriyeli mültecileri hedef haline getiriyor.