AKP kadınlara açtığı savaşı çocuklarla sürdürüyor!

AKP Hükümeti çocuğa yönelik cinsel istismar ile ilgili tepki çeken yasal düzenleme inadından vazgeçmiyor. Çocuk istismarı ile ilgili veriler ortada; Türkiye Avrupa’da 1’inciliği kaptırmıyor. Üstelik pandemiden sonra tüm dünya için tablo karanlık. “İstismara af” düzenlemesi meşrulaşması anlamına geliyor. Af ile ilgili tek savunması “mağdur aileler” olan AKP hükümeti binlerce çocuğun yaşadıklarından da bir kez daha sorumlu olacak. Kadınlar, kurum temsilcileri her koldan “çocuklardan vazgeçmeyeceklerini” belirterek, yasanın geçmesine asla izin vermeyeceklerini dile getiriyor. AKP, inatla bu çağda “makbul kadını” yaratmak için kadınlara açtığı savaşı çocuklarla sürdürüyor!

Sarya Deniz

Haber Merkezi - Türkiye’de çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarına her geçen gün bir yenisi daha ekleniyor. Üstelik Covit-19 pandemisi ile birlikte kapanmanın yaşandığı ülkede tüm dünyada olduğu gibi kapalı kapılar ardında yaşananları bilmek zorlaştı, hatta imkansız. Hal böyle olunca istatistiklerde de veriler düşmüş gibi yansıyor. Ancak gerçek, çetelelerin çok üstünde. Bu sadece bir yorum değil. Tüm dünya da uluslararası kuruluşların da ortak fikri. Hatta Birleşmiş Milletler özellikle ülkeleri uyarıyor ve durumla ilgili acil önlemler alınmasını istiyor.

Bu ısrar niye?

Evlerin dışı kadar içinin daha tehlikeli olabileceğini belirten uzmanlar, özellikle online eğitime geçişle birlikte çocukların daha global bir tehlike ile karşı karşıya olduğuna dikkat çekiyor. Özellikle bu dönemde, yaşamın her alanında ilk “gözden çıkarılan” kız çocukları, “evlilik” tehdidi ile de karşı karşıya. Ancak Türkiye’de uzun zamandır yürütülen tartışmalar, bekletilip zamanı ve fırsatı kollanarak getirilmeye çalışılan düzenlemeler çocukları korumaktan çok uzak. Çocukların korunması bir yana onları direkt tehlikenin ve bitmez bir karanlığa bırakmanın nasıl bir izahı olabilir? AKP hükümetinin son günlerde yeniden tartıştırdığı çocuğun cinsel istismara maruz bırakılmasında somut delil aranması ya da kendisini istismar eden hatta hamile bırakan kişi ile evlendirilmesi, faillerin affedilmesi ile ilgili inadı nereden kaynaklanıyor? Ülkede bunca kadın ve çocuk örgütü, Meclis’teki milletvekilleri “hayır; olmaz” derken bu konudaki ısrar neyin nesi?

Somut delil koşulu travmayı artırır

En son AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Mayıs 2019'da açıklanan "Yargı Reformu Strateji Belgesi" çerçevesinde hazırlanan dördüncü yargı paketi ile ilgili çalışma gündeme geldi. Yargı paketi ile katalog suçlardan tutuklamalara "somut delil" kriteri getiriliyor. Buna göre çocuğun cinsel istismarı suçu da katalog içinde yer alıyor. Cinsel istismar, taciz ve saldırıyı anlatmakta ifade etmekte güçlük çeken çocuklar nasıl “somut” delillerle yaşadıklarını “ispat” etme sorumluluğunu taşıyabilirler. Öte yandan bunun “ispatı” kısmı zaten çok derin bir tartışmayken. Üstelik cinsel istismar ve taciz vakalarında, vücutta delil olmayabiliyor. Uzamanlar, çocuğa yönelik cinsel istismar vakalarında somut delil koşulunun getirilmesinin hak ihlalleri ve yaşanan travmaları daha da arttıracağını vurguluyor.

Çocuklar yaşadıklarını anlattılar ama yetmedi

Ancak daha yasalaşmadan kimi davalar da “somut delil” koşulunun arandığı haberleri medyaya yansımaya başladı. İzmir’de öğretmeni tarafından 10 yıl önce cinsel istismara uğrayan C.G.’nin davasında İzmir Bayraklı Adliyesi 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi “çocuk istismarı” ve “kişiyi hürriyetinden mahkum bırakma” suçlarından tutuksuz yargılanan sanık M. E. hakkında beraat kararı verdi. Bir önceki celsede mütalaasını açıklayan iddia makamı sanık hakkında istediği beraat talebini geriye dönük verilen ifadelerin yeterli somut delil olmayacağı gerekçesiyle istemişti. Bu olayda tanıklar vardı. Çocuklar istismarı ve tüm detaylarıyla anlatmışlardı. Sanık olayla ilgili olarak bir gün bile tutuklu kalmadı.

İstinaf mahkemesi fark etti

İstanbul’da Nisan ayında görülen bir davada 10 yaşındaki yeğenine cinsel istismarda bulunduğu iddiasıyla yargılandığı davadan 30 yıl hapis cezası alan T.A. isimli erkek, 4 yaşındaki kızına karşı yargılandığı cinsel istismar davasından ise beraat etti. Beraat gerekçesi somut delilin olmayışıydı. Ancak karar İstinaf mahkemesi tarafından “Yeğenine karşı işlediği aynı suçtan mahkumiyeti var” gerekçesiyle bozuldu.

Cinsel istismar failine beraat kararı!

Yine İstanbul’da kayınbiraderinin 11 yaşındaki kız çocuğunu istismar ettiği iddia edilen Özcan B. hakkında, “Cebir ve tehditle 12 yaşından küçük çocuğun cinsel istismarı”, “Cinsel amaçla cebir tehdit veya hile kullanarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” iddiasıyla dava açıldı. Duruşma 26 Mayıs’ta Bakırköy Adliyesi 10. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü. Tutuklu yargılanan sanık Özcan B. iddiaların maddi delille desteklenmeyen soyut iddialar olduğu gerekçesiyle beraat etti ve tahliye edildi. Duruşmada psikolog, bilirkişi olarak dinlenmişti ve çocuğun baskı altında olduğuna dair bir gözleminin olmadığını, çocuğun beyanına itibar edilmesini engelleyebilecek bir durumu tespit etmediğini dile getirmişti.

Vakalar sürekli artıyor

Adliyelerde verilen kararlar elbette bunlarla sınırlı değil. Örnekler her gün bültenlere düşüyor. Esasen AKP hükümeti 2016 yılından bu yana çocuklarla ilgili tepki çeken düzenlemeleri yargı paketlerine taşıyor. Çocuk yaşta evlilik yaşının düşürülmesi, evlilik yoluyla cinsel istismar faillerinin affı gibi konular ısrarlı gündemlerinden. Af tartışmaları beraberinde işleyen cezasızlık süreci vakaların artışını da beraberinde getiriyor. The Economist’in 60 farklı ülkede yaptığı araştırmaya göre, Türkiye’nin çocuklara yönelik istismar ve cinsel suçların engellenmesine yönelik puanı 100 üzerinden 56.7. Uluslararası kuruluşlar üstelik bu rakamların pandemi ile birlikte daha karmaşık olduğunu hatırlatıyor.

Oranlar dehşet verici

Türkiye’de Adalet Bakanlığı’nın istatistikleri bile baz alındığında çocukların nasıl bir karanlıkta yaşadığını anlamak mümkün. 2012-2019 arasında Ceza Mahkemeleri’nde çocukların cinsel istismarı suç ve karar sayılarının yüzde 29 düzeyinde arttığı görülüyor. Bu artış sadece açılan dava sayısındaki oranı veriyor. Nüfusa dayalı artış oranı ya da adli makamlara bildirilen tüm vakaları kapsamıyor. Adalet Bakanlığı’na göre 2012’de çocuğun cinsel istismarı davalarındaki suç sayısı 17 bin 589 iken 2019’da sayı 22 bin 689 olmuş. Çocuk İstismarı ve İhmali ile Mücadele Derneği’nin 2020 yılında yayınladığı geniş kapsamlı rapora göre, 2014 ve 2017 tarihleri arasında çocuk istismarı yüzde 67.9 gibi dehşet verici bir oranla arttı. Bianet’in 2020 çetelesine göre sadece son bir yılda erkekler 265 çocuğa cinsel istismara maruz bıraktı. Bu verinin basına yansıyan haberler üzerinden elde edildiğini hatırlatalım. 2021 yılının ilk beş ayında ise 65 çocuk erkekler tarafından istismar edildi. Cinsel istismar suçlarının sadece yüzde 5’lik bir kısmı ortaya çıkarılabiliyor. Bu durumda her 100 vakadan 95’i gizli bir şekilde kalıyor.

Avrupa 1’incisi

Gelelim çocuk yaşta yaptırılan evliliklere. Yani AKP’nin çocukları evlendirme inadına. Evlilik denilemez. Cinsel istismar suçlarının bir kısmını da çocuk yaşta yaptırılan evlilikler oluşturuyor. Bu tip evlilikler için açılan yaş büyütme davalarının sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Resmi verilere göre 2018’de 16 yaşında evliliğe izin için toplamda 13 bin 651 dava açıldı. 2010 ve 2020 yılları arasında toplamda 482 bin kız çocuğu evlendirildi. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den bugüne dek toplamda 441 bin çocuğun doğum yaptığı kayıt altına alındı. Sadece 2006 ve 2017 seneleri arasında çocuğa yönelik istismar suçlarından yargılanan kişi sayısı tam tamına 159 bin 263! Birleşmiş Milletler'in projeksiyonlarına göre, hiçbir şey yapılmadığı takdirde 2030 yılı itibarıyla dünyada 150  milyon kız çocuğu 18 yaşından önce evlenmiş olacağı öngörülüyor. Türkiye, 202 ülkenin yer aldığı 18 yaşından önce evlenen çocuk oranları listesinde yüzde 14,7 oranı ile 87. sırada. Avrupa’da birinciliği kimseye kaptırmıyor.

Kayıtlara geçenler

TÜİK istatistiklerine göre 2020 yılında toplam evlenme sayısı 487 bin 270. Toplam evlenen kız çocuk sayısı ise 13 bin 14 olarak kayıtlara geçmiş durumda. 25 Şubat 2021 tarihinde yayınlanan evlenme istatistiklere göre ise 2020 yılında 16-17  yaş grubundaki kız çocuklarının yaklaşık yüzde 88’i kendilerinden 4 ilâ 33 yaş büyük erkeklerle  evlendirildi. Bu istatistikler resmi olmayan evliliklerle ilgili bilgi vermiyor. Nüfus idaresine bildirilmeyen  resmi olmayan çocuk evlilikleri TÜİK kayıtlarına geçemiyor. Bu çocuk evlendirme rakamlarının  aslında çok daha yüksek olduğu düşündürüyor.

İHD raporuna göre 440 bin çocuk doğum yaptı

İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) İstanbul Şubesi Çocuk Hakları Komisyonu'nun 2018 raporuna göre 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı. Aynı rapora göre, 15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti. Af yasalaşırsa mesela bu 15 çocuğun kendilerini istismar eden erkeklerle evlendirilmeleri anlamına geliyor.

Sözleşmenin feshinden sonra hamle 

Birleşmiş Millet Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne göre devlet, çocuğu her türlü istismar, ihmal ve şiddete karşı korumak ve buna yönelik önleyici mekanizmayı oluşturmak ile yükümlü. Anayasa’nın 41. maddesine göre devlet her türlü istismara karşı çocuklara yönelik koruyucu tedbirler almalı. Yani anayasada bu madde varken af düzenlemesi aynı zamanda anayasaya da aykırı uluslararası sözleşmelere de. Ve tabi af yasa tasarısı İstanbul Sözleşmesi’ne de aykırıydı. Ancak sözleşmenin kaldırılmasının hemen ardından tartışmaların alevlenmesi tüm kesimlerce manidar bulundu. Çocukların erken yaşta evlilikleri, Türk Ceza Kanunu kapsamında çocuk istismarı suçunu oluşturuyor. Eğer düzenleme geçerse bu istismarın meşrulaşması anlamına geliyor. Af ile ilgili tek savunması mağdur aileler olan AKP hükümeti binlerce çocuğun yaşadıklarından da bir kez daha sorumlu olacak. Kadınlar, kurum temsilcileri her koldan “çocuklardan vazgeçmeyeceklerini” belirterek, yasanın geçmesine asla izin vermeyeceklerini dile getiriyor. AKP, inatla bu çağda “makbul kadını” yaratmak için kadınlara açtığı savaşı çocuklarla sürdürüyor!