İstanbul Sözleşmesi yanıtı: Tek yetki Cumhurbaşkanı’nda!

Danıştay 10. Dairesi Başkanlığı’na sunulan cevap dilekçesinde, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin TİP’in yürütmenin durdurulması talebiyle açtığı davanın reddedilmesi gerektiği öne sürüldü. Dava haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulunurken tek yetkinin de Cumhurbaşkanı’nda olduğu ifade edildi.

 

Haber Merkezi - Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP), Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Resmi Gazete’de yayınlanan kararıyla çekilmesine karşı açtığı davaya cevap geldi.

Cevap dilekçesi  Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürlüğü’nden Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü Hakkı Susmaz imzasıyla hazırlandı.

Dilekçede; Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme kararının “devlet menfaati”ni ilgilendirdiği öne sürülerek yargı yolunun kapalı olduğu belirtildi. Dava konusunun dış ilişkiler çerçevesinde ele alınması gerektiği belirtilen dilekçede, sözleşmenin feshedilmesinin Cumhurbaşkanı’nın yetkisinde olduğu savunuldu.

Dilekçede şu ifadelere yer verildi:

"Düzenlemenin mahiyeti gereği ya da Cumhurbaşkanı’nın Devletin başı sıfatıyla yaptığı ve Devletin yüksek menfaatini ilgilendiren işlemlerine karşı yargı yolunun kapalı olduğuna kuşku bulunmamaktadır.

Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı, kategorik olarak dış ilişkiler çerçevesinde tesis edilen ve münhasıran Cumhurbaşkanının yetkisine tabi bir işlem olup, yargı denetimi kapsamında görülmesi mümkün bulunmamaktadır.

Belirtilen sebeplerle, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesi hakkındaki 19.03.2021 tarihli ve 3718 sayılı Karar'ın iptal davasına konu edilmesi hukuken mümkün değildir. Dolayısıyla, işbu davanın bu yönden evleviyetle reddi gerekmektedir."

Davanın reddi istendi

Dilekçede ayrıca TİP’in İstanbul Sözleşmesi’nin iptaline ilişkin açtığı davanın parti tüzel kişiliğiyle ilgisi olmadığı da savunuldu.

Dilekçede 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 3'üncü maddesi gerekçe gösterilerek şu ifadeler kullanıldı:

“Dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti bakımından Feshedilmesine ilişkin olup, Karar'ın Parti tüzel kişiliğini ilgilendiren meşru ve güncel bir menfaat ilişkisi bulunmadığı gibi, Parti tüzel kişiliği üzerinde sonuç doğurması da mümkün değildir.

Kaldı ki mezkûr Sözleşme, içeriği itibarıyla iç hukukta doğrudan uygulanabilen bir niteliğe sahip olmayıp Sözleşmede yer alan ilkeler, taraf ülkelerin iç hukukunda yaptığı düzenlemeler ile hayata geçirilen niteliğe sahiptir. Bu durumda, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararı'nın davacı siyasi partinin tüzel kişiliğine ait Menfaatlerine bir tesiri bulunduğu söylenemez. Belirtilen sebeplerle, davanın öncelikle ehliyet yönünden reddi gerekmektedir.”

Yetki savunması

Dilekçede ayrıca Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, Cumhurbaşkanına, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” adı altında düzenleme yapma yetkisinin tanındığı vurgulanırken, milletlerarası antlaşmaların feshinin Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile düzenlendiği belirtildi. Bu kararnamelerin Cumhurbaşkanına belirli konularda “ilk elden düzenleme yapma yetkisi” verdiği kaydedildi.

“Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerinde de belirtildiği üzere, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin en önemli özelliklerinden biri Cumhurbaşkanına ‘Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ adı altında düzenleme yapma yetkisinin tanınmasıdır. Bu Kararnamelerin en belirgin özelliği ise Cumhurbaşkanına belirli konularda ilk elden düzenleme yapma yetkisinin verilmiş olmasıdır. 

Cumhurbaşkanı, yürütme organının diğer düzenleyici işlemlerinden farklı olarak, herhangi bir kanuna dayanmadan ya da yasama organının onayı olmadan Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri yoluyla düzenleme yapabilmektedir. Bu doğrultuda, Anayasa'nın 104'üncü maddesinin on yedinci fıkrasının birinci cümlesinde, Cumhurbaşkanının, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarabileceği hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu Anayasa hükmü ile yürütme yetkisine ilişkin olmak kaydıyla Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarma konusunda Cumhurbaşkanına genel bir yetki verilmiştir.”

Cumhurbaşkanlığının dilekçesinde ayrıca milletlerarası antlaşmaların fesih sürecinde TBMM’nin bir işlemine ihtiyaç duyulmadığı, antlaşmayı sona erdirme yetkisinin Cumhurbaşkanında olduğu belirtildi.

Danıştay 10. Dairesi Başkanlığı’na sunulan cevap dilekçesinde, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin TİP’in yürütmenin durdurulması talebiyle açtığı davanın reddedilmesi gerektiği öne sürüldü. Dava haksız ve hukuki dayanaktan yoksun bulundu.