“Her yer 1 Mayıs alanı olacak”

Pandemi gerekçesiyle 1 Mayıs’ın yasaklanmasına tepki gösteren DİSK Ankara Kadın Komisyonu Temsilcisi Nevin Kızılöz, “1 Mayıs afişlerimizi, pankartlarımızı binalarımıza, işyerlerimize, evlerimize, sokaklara, meydanlara asmaktan, taleplerimizi duyurmaktan asla geri durmayacağız. ‘Biz Buradayız ve Yeni Bir Dünyayı Ellerimizle Kuracağız’ sloganıyla evleri, işyerlerini, sokakları 1 Mayıs alanı haline getireceğiz.” dedi.

ZEYNEP AKGÜL

Ankara-  “1 Mayıs afişlerimizi, pankartlarımızı binalarımıza, işyerlerimize, evlerimize, sokaklara, meydanlara asmaktan, taleplerimizi duyurmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.” diyen DİSK Ankara Kadın Komisyonu Temsilcisi Nevin Kızılöz ile 1 Mayıs’a dair taleplerini ve 1 Mayıs’ta nasıl bir yol haritası izleyeceklerini konuştuk.

• 1 Mayıs yol haritanız nasıl olacak?

‘Biz Buradayız ve Yeni Bir Dünyayı Ellerimizle Kuracağız’ sloganıyla, evleri, işyerlerini, sokakları 1 Mayıs alanı haline getireceğiz.  Zor günlerden geçiyoruz; emeğin baskı altına alındığı, sefalet ücretlerinin dayatıldığı, sendikal hak ve özgürlüklerin saldırıya uğradığı, işsizliğin rekorlar kırdığı, demokratik kazanımlarımızın yok sayıldığı, sosyal devlet mekanizmalarının yetersiz kaldığı, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü bir dönemdeyiz. Ama eşitlikten, emekten yana demokratik bir ülke yaratma mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz.

• Bu yılın 1 Mayıs teması ve öne çıkan talepleri nedir?

Üretim ve hizmetin devam ettiği tüm işyerlerinde işçilerin aileleriyle birlikte aşılanmasını, ücretsiz izin zulmüne son verilmesini, İşsizlik Sigortası Fonu’nda biriken paraların bu süreçte işsiz kalan işçiler için kullanılmasını, fonun işverenlere teşvik olarak aktarılmasından vazgeçilmesini, sendikalaşma hakkı önündeki engellerin ve grev yasaklarının kaldırılmasını, asgari ücretin vergi dışı bırakılmasını istiyoruz.

“Milyonlarca insan virüsün kucağına atılıyor”

• Salgın döneminde işçi ve emekçiler getirilen kısıtlamalardan muaf tutularak, çarkların başına gönderildiler ve ya hastalıktan ölmek ya da işsiz kalmak ikilemine sıkıştırıldılar. Bu sıkıştırma Covid-19’un artış rekorları kırdığı şu günlerde de devam ediyor. Bu konu ile ilgili neler söylemek istersiniz?

Hükümet; kaynak yok diye milyonlarca insanı virüsün kucağına atarken, yandaş müteahhitler ihaleler almaya devam ediyor. Yine yandaşlara yaptırdığı garanti kapsamındaki köprü, otoyol, havaalanı, şehir hastaneleri için milyonlarca lira bu şirketlere aktarılmaya devam ediliyor. Dolayısıyla milyonlarca işçinin ve kadınların ölüm ile virüs arasında tercih yapmak zorunda bırakılması iktidarın sınıfsal tercihiyle doğrudan ilişkilidir.

• 1Mayıs’ta alanlarda olmamak işçi ve emekçilerin hak arama, mücadele etme yönelimini de zayıflatan, geriye çeken bir tutum olarak değerlendiriliyor. Bu konuda neler söylemek istersiniz?

Sadece 1 Mayıs’ta değil işçi sınıfının, işçi kadınların diğer hak gasplarına karşı sokakta olmaması da sınıfı demoralize etmekte ve mücadele azmini kırmaktadır. Ancak pandemi sürecinde özellikle hükümetin adına tam kapanma dediği son kararda olduğu gibi işyerinde çalıştırıldığı halde kendi bayramı olan 1Mayıs kutlamalarının yasaklanması, mutlak suretle işçiler arasında tartışılmaktadır. Bunun iyi anlatılması tepkiyi örgütlemenin aracına dönüşmesini sağlayabilir.

“İşsizliği önlemek mücadeleyi yükseltmekle mümkündür”

•  Ekonomik, sosyal ve siyasal boyutlarıyla çağın en temel sorunlarından biri olan kitlesel işsizlik sorununun pandemi sonrasında çok daha ağırlaşması, bu sorunla hangi yol ya da araçlarla mücadele edilebileceğini ya da edilmesi gerekliliğini bir kez daha gündeme getirdi. Peki, sizce işsizlikle nasıl mücadele edilebilir?

İşsizliği yenmek için dünya genelinde güçlü bir şekilde örgütlenip, mücadeleyi yükseltmekle mümkündür. Devletlerin planlı yatırıma yönelmeleri ve tam istihdam sağlamalarıyla mümkün olabilir. Türkiye için yapılacak şey sanayinin yanı sıra tarıma dönüş teşvik edilerek, insanların kendi topraklarında tarım ve hayvancılık yapmalarını sağlamak, inşaat ağırlıklı dönüşü olmayan yatırımların yerine üretime dayanan politikalar izlenmeli.

“Kadınları evde tutma politikaları izleniyor”

COVID-19 sürecinde dünya genelinde kadınların ev içi mesaisi ve kadına yönelik şiddet artarken, araştırmalara göre kadınlar erkeklere kıyasla daha fazla istihdam kaybına uğradı. Bu süreçte neden kadınlar daha fazla istihdam kaybına uğradı?

Son yıllarda kadın istihdamındaki azalmanın en önemli nedeni istihdama katılmasından dolayı devletlerin yaşlı, çocuk bakımı için yatırım yapmak ve huzurevi, kreş gibi bakım tesislerini kurmak zorunda kalmasıdır. Bu nedenle devletler bu yükten kurtulmak için, kadınları mümkün olduğunca evde tutma politikaları izlemektedirler. Böylece evde kalan kadın bir yandan, yaşlı ve çocuk bakımı ev işleri yaparken diğer yandan ise evde iş yaparak, aile bütçesine katkıda bulunmak olanağına sahip olmaktadır. Elbette sermaye de sürdüreceği emeğe ulaşma imkânına sahip olmaktadır. Salgında kadınların omuzlarına yıkılan hane içi iş ve bakım yükü artıyor, kadına yönelik şiddet tırmanıyor. Kadınlar bir yandan işsizliğin, bir yandan pandemide yaygınlaşan esnek çalışma biçimlerinin ve güvencesizliğin hedefi haline geliyor.

“Milyonların sağlığı yok sayılıyor”

•  Son olarak “tam kapanma” sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sermayenin ve patronların çıkarları için, akıl, bilim ve milyonların sağlığı yok sayılıyor. Açık alanlarda nefes almamız yasaklanıp kapalı ortamlarda çalışmaya zorlanıyoruz. Ne pahasına olursa olsun ‘çarklar dönecek’ inadıyla, insan yaşamını piyasaya kurban eden bir anlayışla ve aşı tedarikindeki başarısızlıkla göz göre göre hastalanıyoruz, ölüyoruz ve tükeniyoruz. Böyle salgın mücadelesi olmaz’ diyor ve yaşam hakkımızdan vazgeçmiyoruz.