Kafe, bar ve restoranlar 1 yıldır yalnız

Birinci yılını tamamlamak üzere olan pandemi döneminde kapatılan kafe, bar ve restoran sahiplerinin artık dayanacak gücü kalmadı. Bir yıllık süreçte yaklaşık 7 aydır kapalı kaldıklarını belirten Gülper Ergün, çektiği kredilerle ayakta durmaya çalışıyor. Artık kendilerine yapılacak yardım veya açıklanacak paketlerden bir beklentisi olmayan işletmeci, “Kendi başımızın çaresine bakmayı maalesef bilmek zorunda kaldık.” diyor.

RÜYA HÜSEYİNOĞLU
İzmir- Restoran, lokanta ve kafeler, pandeminin en çok mağdur ettiği kesimlerden biri olarak dikkat çekiyor. Bu mekânlar uzunca bir süredir sadece gel al ve paket servis ile müşterilerine hizmet vermeye çalışıyor. Bu uygulamalar, işletmelerin kendilerini döndürmesi adına ne yazık ki yeterli olmuyor. Üstelik bütün işletmeleri gel al ve paket servis için uygun bir yapıya sahip değil. Kısıtlamaların başladığı ilk dönemden bu yana seslerini duyurmak adına yoğun bir mücadele vermelerine rağmen ne yazık ki pek çok işletme, sabit giderlerini karşılamakta zorluk çektiği için kapanmak durumunda kaldı. 
Mart ayı içinde kafe, bar ve restoranların kademeli olarak açılacağına dair bazı açıklamalar yapılsa da işletme sahipleri, sürekli borçlanmak zorunda kaldıkları bu dönemde toparlanmalarının pek kolay olmadığını düşünüyor. İzmir Bornova’da 25 kişinin geçimini sağladığı “Buenas“ isimli işletmenin sahibi olan Gülper Ergün ile sektörün bu dönemde yaşadığı zorlukları, kendi hikâyesi özelinde konuştuk. 
“Resmen yok sayıldık”
İzmir Bornova, özellikle üniversite öğrencilerinin yoğun olarak yaşadığı bir bölge. Pandemi ile beraber öğrencilerin büyük ölçüde kendi memleketlerine dönmesi, öte yandan işletmelerin çeşitli kısıtlamalarla karşı karşıya kalması, Bornova esnafını oldukça mağdur etti. “Büyükpark” bölgesinde yer alan Buenas isimli mekânı son 4 senedir işleten Gülper, 3 aydır kapalı olduklarını aktardı.
“Toplamda 16 yıldır işletmecilik yapıyorum. Son 4 yıldır da Buenas isimli işletmeyi çalıştırıyorum. Burada pandemiden önce toplam 35 kişi çalışıyordu. Pandemi sonrasında ise 25 kişiye düştük. 3 aydır da kapalı olarak beklemedeyiz. 4. aya girdik. Son 1 yıl içinde 6-7 ay kadar kapalı kaldık. Olanları anlamaya çalışıyoruz. Dünyanın her yerinde olan bir salgın bu, biz de elbette yaşayacağız; ancak bizim kafe, bar ve restoran sektörünün günah keçisi ilan edilmesi çok sıkıntılı bir durum. Resmen yok sayıldık. Bazı arkadaşlarımız gelen yardımlara takıldılar. Burası kapalıyken bile vergiler, faturalar gelmeye devam etti.  Biz kapatıldık ama kapalı mekâna hala stopaj vergisi gelmeye devam ediyor. En azından bunların durdurulması gerekiyordu.“
“Açıklanan paketlerden yararlanamadık”
Devletin bu dönemde kendilerine yeterli düzeyde destek olmadığını söyleyen Gülper, aynı süreçte AVM ya da kapalı spor salonları gibi yerlerin açılmasının ise anlamsız bir durum yarattığını vurguluyor.
“Bizim dışımızdaki yerlerin açık olduğunu görmek elbette üzücü. Tüm bunlar yaşanırken çıkıp ‘Biz önlem alıyoruz’ denmesi, bana mantıklı gelmiyor. Devlet kendimize bıraksa; kredileri, vergileri, faturaları, kiraları durdursa en azından erteleyebilse belki bir nebze nefes alabilecektik. Ne ben ne çevremdeki herhangi bir işletme sahibi arkadaşımız açıklanan paketlerden yararlanamadık. Bir takım kriterler konuldu her zaman. ‘Devlet daha ne yapsın, her gün bir paket açıklıyor’ deniyor ama biz alamıyoruz. Peki biz kimiz o zaman? Biz çalıştığımızda sonuçta bizim ortağımız. Kazandığımızın 3’te birini devlet alıyor.”
İşletmeler borç yüküyle kapanıyor
İşletme sahiplerinin mekânlarını yüklü bir borç yüküyle kapatmak zorunda kaldıklarını ifade eden Gülper, tüm bu zorluklara rağmen yetkililerin kayıtsız kaldığını belirtiyor.
“Bu yerler sadece kapanmakla kalmıyor. İnsanlar belki de hayatları boyunca ödeyemeyecekleri bir borcun altına giriyorlar. Yılların emeği var bu işin içerisinde. Aileleri var bu insanların. Bu kadar kayıtsız kalınması gerçekten çok üzücü. Biz de bol bol borç yapıyoruz bu dönemde. Kredi çekiyoruz ve bu kredilerin faizleri de çok yüksek. En azından düşük faizli krediler verilebilirdi. Biz dayanabileceğimiz kadar dayanmaya çalışıyoruz. Çalışanlarımızın yarısı kısa çalışma ödeneğinden yararlandı, yarısı yararlanamadı. Yine bu ödeneği almak için de kriterleri sınırlandırmışlar. Kapatıldığı gün sigortalı olan elemanların hepsinin bundan yararlanabilmesi gerekir.”
“Başımızın çaresine bakmayı bilmek zorunda kaldık”
Kapılarını da mutfaklarını da kendi olanaklarıyla çalışanlarına açmaya çalışan Gülper, her şeye rağmen öz kaynakları ve ikili ilişkileri sayesinde, kendi aralarında hala büyük bir dayanışma oluşturabildiklerini söylüyor.
“Kendi imkanlarımızla dirensek de artık daha fazla da dayanacak gücümüz kalmadı. Sonuçta açılınca da sorunlarımız birden çözülmeyecek. Bir sürü borç ve gıda enflasyonu ile açılacağız. Fiyatları çok arttıramayız. İnsanların alım güçleri de ortada. Diğer yandan biz zam yapmazsak, bir sürekliliğimiz olmayacak. Artık bıçak kemiğe dayanmış durumda. Bizim gibi işletmelerin ortak hareket etmeye çok fazla ihtiyacı var; çünkü karşımızda büyük tekeller var. Onlar her şekilde ayakta kalabiliyorlar. Bizim gibilerin ayakta kalabilmeleri için dayanışma şart. Kimseden artık yardım beklediğimiz yok. Kendi başımızın çaresine bakmayı maalesef bilmek zorunda kaldık.”