İşgal altındaki Serêkaniyê'deki zindanda işkence gören kadın anlatıyor- 2

Serêkaniyê Askeri Disiplin Cezaevi’nde gördüğü işkenceleri anlatan bir kadın, cezaevinde çok sayıda masum insanın kaldığını belirterek, insan hakları örgütlerine ve uluslararası kuruluşlara acil çağrıda bulundu.

SORGUL ŞÊXO

Haseke – Türk devletinin 9 Ekim 2019 tarihinde Kuzey ve Doğu Suriye’nin Serêkaniyê ve Grê Spî kentlerine yönelik başlattığı işgal harekâtına ilişkin iki bölüm olarak hazırladığımız dosyamızın ikinci bölümünde Serêkaniyê’deki Askeri Disiplin Cezaevi’nde bir süre tutuklu kalan güvenlik nedeniyle ismini paylaşamayacağımız bir kadının yaşadıklarına yer veriyoruz.

’20 gün işkence gördüm’

6 Şubat 2020 tarihinde tutuklanarak 1 yıl 6 ay 18 gün cezaevinde kaldıktan sonra serbest bırakılan Serêkaniyêli kadın, maruz bırakıldığı insanlık dışı uygulamaları anlattı. Türk devletinin saldırıları olunca şehri terk etmek zorunda kaldıklarını ancak ortalık sakinleşince evindeki eşyaları almak için şehre döndüğünü aktaran kadın, şunları ifade etti:

“O sırada Türk MİT ve çeteleri evimize gelip YPG istihbaratına mensup olduğum bahanesiyle beni tutuklayıp sorgulamaya başladılar. Sorguda bana işkence ettiler. Sorguda yer alanlar Türk MİT ve çete görevlileriydi. 13 saat boyunca sorguya çekildim. Kafamı suya sokup çıkarıyorlardı. Sonra çete görevlileri işkence yapıyordu. 20 gün işkence gördüm. İstedikleri şekilde ifade vermem isteniyordu.”

‘2 ay boyunca ışıksız bir hücrede tutuldum’

MİT ve çete görevlilerin istediklerini söylemediğini anlatan kadın, “Nefesim kesilene kadar suda tutuyorlardı. Yemek, su gibi hiçbir ihtiyacımı vermiyorlardı. 2 ay ışıksız bir hücrede kaldım ve her yer karanlıktı. Üzerimdeki baskıyı artırınca yalanlarını gerçeğe çevirmemi bekliyorlardı. Bana ‘terörist’ deyip istihbarata yönlendirdiler. Türk MİT ve cezaevindeki çete görevlileri beni gözetliyorlardı. 9 ay bu durumda kaldım. Sonra bana tekrar ‘YPG’li olduğunu söyle’ diyorlardı. Bu şartı koştular bana. Benden bazı isimleri vermemi istediler ve vermem durumunda serbest bırakılacağımı dile getirdiler” diye konuştu.

İddia ettikleri suçlamalara ilişkin kanıt istediğini aktaran kadın, şöyle devam etti: “’Kanıtlarınızı getirin böyle bir şey varsa cezaya hazırım’ dedim. Bütün yöntemleri denediler ama başaramadılar. ‘Böyle kalacaksınız sizi rahat bırakmayacağız’ dediler. Sonra aniden gelip ‘sizin hakkınızda belge topladık’ diyorlardı. Bana kimliğimin fotoğrafını gösterdiler ancak ben bunun bir belge olamayacağını söyleyerek suçlamalarını reddettim. Sonrasında işkenceye yine devam ettiler.”

‘Türk devletinin yalan haberlerini dünya görmeli’

Türk devletinin yalan haberlerini dünyanın görmesi ve tanımasının önemli olduğunu dile getiren kadın, "İşkence sırasında bir erkeğin sesini duydum. Serêkaniyê’de bir olay olmuş ve bu erkekte o sırada olay yerindeymiş. Bu erkeği de getirip işten ettiler. Video çekip onu yalan beyanda bulunmaya zorladılar. Sonra o erkeği suçsuz yere öldürdüler. Ölüm tehdidi altındaki birçok kişi bu tür videolara konuşmak zorunda kaldı ve hepsi yalana zorlanan beyanlardı” dedi.

‘Hol Kampı’ndan getirilen kadınlar hapse atıldı’

IŞİD ile Türkiye arasında önemli bir bağlantı noktasına dikkat çeken kadın, şunları aktardı: "Bir buçuk yıl sonra bu cezaevine kadınlar getirildi. Tutuklu kadınların bir kısmı masumdu. Hol Kampı’ndan kadınlar getirilip hapse atıldı. Kadınlar DAİŞ’liydi ve yanımıza bile yaklaştırmadılar. Bizi birbirimizden ayırdılar. Dört gün sonra Türkiye'ye götürüldüler. Türkçeleri çok iyi kadınlardı. İstediklerini aldılar, işkence ve sorgulama olmadı. Türk MİT’i beni Ankara’ya götürmeyeceklerini söyledi. Cezamın 30 yıl olacağını, bu cezaevinde kalacağımı belirttiler. Sadece hakkımda tutanak düzenlendi ama fotoğraf, video ve diğer bilgiler olmadığı için beni Türkiye'ye götürmediler. Çoğu yalan beyanda bulunuyorlardı ama ben yalan söylemedim. Onların isteklerini hep reddettim. MİT, ‘size yaptıklarımızı kimseye söylemeyin ve işkenceden bahsetmeyin’ diyordu.”

‘5 bin dolar ödendikten sonra cezaevinden çıktım’

Cezaevinden çıktıktan sonra hala kontrol altında tutulduğunu anlatan kadın, "Ailemden biri 5 bin dolar ödedikten sonra cezaevinden çıktım. Hala beni takip ediyorlar ve nereye gidersem gölge gibi peşimdeler. Hala dışarıda olduğuma inanamıyorum. Özgür olmak ve özgürce nefes almak şu an benim için bir mucize” dedi.

‘Serêkaniyê cezaevlerinde çok sayıda masum insan var’

İnsan hakları örgütlerine ve Birleşmiş Milletler’e (BM) başvuruda bulunduğunu söyleyen kadın, şu çağrıda bulundu:

“Serêkaniyê cezaevlerinde çok sayıda masum insan var. Baskı altındalar ve videoları çekilerek yalan beyanda bulunmaları için zorlanıyorlar. İnsan hakları örgütleri ve uluslararası kuruluşlar artık ellerini vicdanlarına koymalı ve gerekeni yapmalıdır. Bu duruma bir çözüm bulmalılar. Oradakilerin durumu benden daha beter. Bir umutla bekliyorlar. O kabustan kurtulmaları için birtakım kuruluşların el uzatmasını umuyorlar. Geç kalmayın ve gidin oraya.”

Bitti….